Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin’e gitti ya, ziyaretinin iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere odaklanması bekleniyormuş. Olmayan hükümetin Ekonomi Bakanı ve yaklaşık 100 işadamı da oradaymış!
Ülkede kan gövdeyi götürüyor, ortada hükümet yok, bizimkiler Çin seferinde... Hayırlara vesile olur inşallah...
Çin ile ticari ilişkilerin en başına dönelim, 1982 yılına... Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Çin ziyareti sonrası ekonomik açıdan çözümü bulmuştu; “Her Çinli’ye bir portakal satsak zengin oluruz.” Dâhice bir fikirdi... Kimse daha önce düşünmemişti!

İnadına aşk

Portakaldan gaza gelip 80’li yılların sonu ve özellikle 90’lı yıllarda, ihracat amacıyla Çin’e giden Türk iş çevreleri Çin’de iş yapmanın ve mal satmanın kolay olmadığını anladılar.
Gidiş o gidiş... Ülkeye mal satmaya giden Türk işadamlarının hemen hepsi, Çin piyasasındaki malların ucuzluğu karşısında, ihracatçı olarak ayrıldıkları Türkiye’ye ithalatçı olarak döndüler.
Bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin’den; “Çin şu an Uzak Asya’daki en büyük, dünyada ise Almanya ve Rusya’dan sonra üçüncü büyük ticari ortağımızdır. 2002 yılında 2 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmimizin 2014 yılında 28 milyar doları bulmasından memnuniyet duyuyoruz” diye açıklama yapıyor.

İlişki durumu: Karışık

Peki, nesine memnun oluyoruz? Bizi mutlu eden ne? Söylediği 28 milyar dolarlık ticaret hacminde onlar bize 25 milyar dolarlık mal satarken biz onlara 3 milyar dolarlık mal satıyoruz.
Başka bir deyişle, Türkiye Çin’e sattığı her bir dolarlık mal karşılığında bu ülkeden yaklaşık 8 dolarlık mal satın alıyor.
Buna ticari ortaklık falan denmez. Siz gittiğiniz bakkala, manava, “o benim ticari ortağım” mı diyorsunuz? Ticaret tek taraflı olunca nasıl ortak olunuyor? Bariz adamların müşterisi olmuşuz işte...

Tatlı küçük yalancılar

Ufaktan da olsa adamlar bizden ne alıyor? Maden cevherleri, tuz, kükürt, taş, çimento; inorganik kimyasallar... Yani hammadde... Gerisini kendi üretiyor zaten... Gidip neyin ticaretini geliştireceksin Çin’le?
Belli ki ziyaretin amacı ekonomik olamaz. “Türkiye’nin füze savunma sistemini size verdik diye Amerika bize kızdı!”, “Uygur Türkleri ne olacak?” ya da “Suriye’de Esad’ı desteklemekten vazgeçin” demeye gittik falan da denmez şimdi...
O zaman; “iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler” de, geç... Kim uğraşacak? Yerse!