Ekonomi yeniden hastanelik oldu. Ameliyat masasında yatıyor. Doktorlar şaşkın haldeler. Nereden neşter vurulacağını, nereye nasıl dikiş atılacağını henüz kararlaştırmış değiller.
Ya bırakacaklar!
Dolar gittiği yere gidecek.
1 dolar 3 TL.
TL’den kaçış durmazsa.
1 dolar 3.5 TL olacak.
Büyük zam dalgası gelecek.
Şirket batışları olacak.
Banka sarsıntıları yaşanacak.
Ya da bırakmayacaklar.
Bu kadar yüksek devalüasyonu toplum yapımız kaldıramaz, halk Saray’a yürümeye kalkabilir diye düşünecekler.
Dayanacaklar faizi.
Faizler yükselecek.
Faizler yükselince.
1 dolar 2.35 TL’ye inecek.
Ekonominin iki seksen uzandığı ameliyat masasında doların yeniden 2.35’e gerileyebilmesi için faizlerin yükselmesi gerekiyor. Faizler yükselince de bugün TL’lerini dolara çevirip giden “Sıcak paracılara yine düğün bayram”  olacak.  O zaman yine dolarları getirip yüksek faizden TL tahviline yatıracaklar.

* * *

Büyük ekonomist geçinen Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık döneminde, hem yüksek faize kızıyor gibi görünüp aslında yüksek faiz vererek, ekonomiyi bugünkü hastanelik duruma getirdi.
Uyguladığı model şuydu:
Faiz artıyor.
Sıcak para geliyor.
Sıcak para gelince.
Döviz ucuzluyor.
Döviz ucuzlayınca.
İthalat artıyor.
Türkiye bol ithalat yapıp, kendi ürettiğinin 2 katını sıcak para sayesinde tüketiyor. Halk ucuz Çin mallarıyla bayram ediyor ve “çalışıyor Tayyip” diye alkış üstüne alkış, oy üstüne oy sunuyor.
Fakat ihracat yeterince artmıyor.
Yapısal değişim olmuyor.
İhracat az artıyor. İthalat daha hızlı büyüyor. Türkiye, yerli yüksek katma değerli ürün ihracatına geçemiyor. Cari açık büyüyor. Cari açık büyüyünce; açığı kapatmak için daha fazla sıcak paraya ve daha yüksek faize ihtiyaç duyuluyor. Yani Tayyip Erdoğan, kendisine o süslü, pahalı, sefil sarayı yapabilmek ve o saraya cumhurbaşkanı seçilebilmek için ekonomiyi faiz kolik hale getirdi.

* * *

Bile bile getirdi.
Bilmemesi mümkün değil. Çünkü o yılların iktidar koalisyonu olan DSP’ye, ANAP’a, MHP’ye bedel ödetip,  Tayyip Erdoğan’ın 3 aylık partisi AKP’yi iktidara taşıyan 2001 krizi “ekonominin faiz kolik” yapılmasından çıkmıştı. Şimdi, “faizi keselim (düşürelim) Türkiye uçsun” diyor.
Ya kara cahil!
Ya kapkara cahil!
Yapısı faiz koliklikle çürümüş bir yapıda faizi indirince
İnşaat yapma ve inşaatları satma sektörünün yeniden canlanacağını düşünüyor.

* * *

Yangın aslında büyük.
Saray’da yüksek panik.
Tayyip Erdoğan’ı her gün mutlu etmek için yayınlanan Sabah Gazetesi, Bakan Ali Babacan ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı “faiz lobisinin adamları” ilan etti. Yani bu besleme gazetenin yazdığına göre Ali Babacan, Tayyip Erdoğan’ı yıkmak için faiz lobisi ile işbirliği yapıyor.
AKP’de çatlama var.
Saflaştılar.
Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan dün “Büyük Usta” dedikleri Tayyip Erdoğan’a haddini bildirme süreci başlattı. Tayyip Erdoğan ise aniden Abdullah Gül’e gül atmaya başladı.
Bekleyin.
Daha neler olacak!

Arsayı al dedi aldım!

Eski Bakan Erdoğan Bayraktar, dolar kutuları ile TÜRGEV bağışları olayı patlayınca istifa etmesini isteyen Tayyip Erdoğan için “sen ne söyledinse ben onu yaptım...” demişti.  Eski Bakan’ın aile şirketi 2013’te İstanbul Koşuyolu’nda 42 milyona aldığı kupon bir arsayı, kentsel dönüşüm alanı içine sokup 114 milyon TL değere (kentsel rant) ulaştıracak bir inşaat alanına dönüştürdü.  Erdoğan Bayraktar,  “Bu arsayı al dedi, ben de aldım” dese  “sadece söyleneni yapan bakan çizgisine” ters düşmemiş olur(!)