Büyük sanatçı, gerçek aydın, cesur yurttaş Levent Kırca dün toprağa verildi.
Üç aydır hastanede yatıyordu, kanser her yanını sarmıştı ama o çok cesurdu ve “Ölümden korkmuyorum, ben adam gibi ölmesini bilirim” diyordu.
Yakınları onun büyük bir stres ve üzüntü içinde olduğu için karaciğer kanserine yakalandığını söylüyor.
AKP iktidarına muhalif olan Levent Kırca’nın oyunları televizyonlarda yasaklanmış, mali durumu bozulmuştu. Üzerinde ağır bir baskı vardı. Hakkında dava üstüne dava açılıyor ve sanatçının hapsi isteniyordu. Böyle bir strese kim dayanabilir ki?

* * *

5’inci Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda Levent Kırca’ya “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verilmişti. Fakat o ağır hastaydı.
Sanatçı, ödülünü alması için oğlu Oğulcan Kırca’yı Bodrum’a gönderdi.
Oğulcan, tören sırasında, babasının yazdığı mektubu okudu... Kırca’nın hayatta yazdığı son mektuptu bu... Sanatçının mektubundan çok anlamlı bazı satırlar şöyle:

* * *

“Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötülükler çoğaldıkça kanıksanır.
İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir?
1974’te TRT ile girdim hayatınıza. O günden bu yana bayağı bir zamanınızı aldım. 41 yıl... Teşekkür ederim size, anılarınızda bana yer verdiğiniz için...
Güzel şeyler paylaşabildiysek sizinle, ne mutlu bana...
... Birlik olup hayatınızın senaryosunu değiştirin ki, filminiz de iyi olsun. Dik durun. Adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet etmesine müsaade edin.
Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle..
Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, hoşça kalın!”
Bunlar onun son mektubu, son cümleleriydi... Nur içinde yat sevgili Levent Kırca...

Müge Anlı ve magandalar!


ATV’de ilgiyle izlenen “Tatlı Sert” programının sunucusu Müge Anlı bir programında şöyle isyan etti:
“Bu trafik magandaları beni deli ediyor! Bir yayaya yol vermek için arabayı yavaşlatıyorum, arkamdaki otomobil küfreder gibi ‘daaat’ diye korna çalıyor. İnsanın siniri bozuluyor. O anlarda ‘Annem beni iyi ki erkek olarak doğurmamış’ diye dua ediyorum!”
Programın renkli kişilerinden biri olan ünlü avukat Hüseyin Rahmi Özkan, Müge Anlı’nın sözlerini:
“Müge Hanım, o zaman seni karakollardan ben bile toplayamazdım.” diye tamamladı.
Program, esrarengiz cinayetleri ve kayıp olaylarını çözerken böyle esprili konuşmalara da sahne oluyor.
İlgiyle izliyoruz, çünkü “Tatlı Sert”te, yurdumuzun İstanbul’dan uzak köşelerindeki insanlarımızı da tanıma imkânı buluyoruz.
Evlenmek uğruna yığınla başlık parası verip de haince aldatılan erkekler, kaçırılan, kaybolan kızlar, cinayete kurban giden insanlar... Bu programda hayat önünüze geliyor. Ben şahsen çok ders alıyorum.

Bir ağaç katliamı daha!


Bodrum Gündoğan’dan bir mektup var.
Cennet Evler’de oturan Beyza Üntuna, Gündoğan’daki ağaç katliamını anlatıp, Emekli Büyükelçi Pulat Y. Tacar’ın,
- Bodrum Belediye Başkanlığı’na,
- Bodrum Kaymakamlığı’na,
- Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na,
- Orman ve Tarım müdürlüklerine gönderdiği şikâyet dilekçesinin kopyasını yolladı.

* * *

“Gündoğan, Kızılburun Caddesi 408. Parsel’de bulunan 60-70 yıllık zeytin, gürgen, yabani, armut ve daha çok çeşitli ağacın katliamını gözlerimiz yaşlı izledik. Doğa katlediliyor, rant uğruna doğal zenginliklerin imhası yürekleri buruyor.” diyen Emekli Büyükelçi Pulat Y. Tacar:
“Beldemizde büyük imar yolsuzlukları ve mimari hatalar yapıldı. Bu gidişe ‘Dur’ diyen birilerinin bulunmasını gereğine inandığım için bu şikâyet dilekçesini yazmaya cesaret ettim. Sayın yetkililer, şikâyetimi takdirlerinize sunuyorum.” diyor.

* * *

Umut iyi bir şeydir ama Sayın Büyükelçi sanırım boşuna umut ediyor.
Yardımını bekleyerek başvurduğu görevlilerin, onun bu şikâyetine aldırış edeceğini sanmıyorum. Yanılırsam, yine bu sütunda onlardan özür dilemesini de bilirim. Fakat eminim ki kılları bile kıpırdamayacaktır.
Ne yazık ki güzel ülkemiz bu halde ve bu daha iyi günlerimiz!

Gü­nün Sö­zü


İyiler asla düşmansız olmaz! Kötünün kendi belâsı kendine yeter!