AKP 13 yıl önce 2002 yılında iktidara geldi.
Karşısında güçlü bir muhalefet olmadığı için 13 yıldır, boş sahada tek başına top oynuyor, boş kaleye goller atıyordu.
İlk defa 7 Haziran seçimlerinde tökezledi ama düşmedi, hâlâ birinci parti!
MHP’nin dolaylı desteği sayesinde hâlâ iktidarını devam ettiriyor...
MHP’nin iktidar olmak gibi bir isteği, böyle büyük bir hedefi yok. Hep küçük kalmak istiyor! Bu yüzden, AKP’yi değil, CHP’yi kendisine rakip görüyor ve CHP’nin “Ak” dediğine “Kara” diyor!
MHP’nin en sıkışık anlarda AKP’ye destek olmasının sebebi herhalde bu!

* * *

2003 yılında Türkiye’nin dış borcu 129.5 milyar dolardı.
Bugün geldiğimiz noktada devletin dış borcu 400 milyar doları geçti. Yani üç mislinden fazla artmış.
1923 yılından bu yana, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borçlanmanın yaklaşık iki buçuk katı... Müthiş bir borç toplamı!
Ulusun, gayrı safi milli hasılaya göre tasarruf oranı yüzde 19 iken, bu rakam yüzde 14’e düştü.
İhracatımızla ithalatımız arasındaki fark aleyhimize büyüdükçe büyüdü.
İşsizlik arttı ve ülkenin çözülmesi zor, kronik bir hastalığı haline geldi.
Türk insanı, bedava dağıtılan kömüre, kuru fasulyeye muhtaç hale getirildi...
Muhalefet partileri, bütün bu olumsuz göstergeleri halkımıza yeteri kadar anlatabilseydi, bugün halimiz böyle olmazdı.
Şimdi erken seçim gündemde... Milletin, kasım ayında bir kez daha sandığa gitme ihtimali yüzde 90...

* * *

Muhalefet partileri yine birbirlerine çelme takarlarsa iktidar partisinin ekmeğine yağ sürerler.
AKP yeniden tek başına iktidara gelir!
Bence muhalefet partileri şimdiden seçime hazırlanmaya başlamalı. Bu defa gerçekleri tüm çıplaklığıyla insanlara anlatılmanın ve onları ikna etmenin yolları aranmalı.
AKP’nin koalisyon görüşmeleri nafile turlardır. Bir sonuç çıkmaz!
Beştepe Sarayı’nın sakini koalisyon değil, erken seçim istiyor! Davutoğlu onun isteğinin dışında hiçbir şey yapamaz!
Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli daha fazla oyalanmasın.
AKP’nin tuzağına düşüp, değerli zamanlarını, leyleklerin ömrü gibi lâklâkla geçmesinler!
Kendilerine de, ülkeye de yazık ederler!

Âkil insanlar!

Kerametleri kendilerinden menkul “Âkil İnsanlar Heyeti” İstanbul Arnavutköy’de, Boğaz manzaralı lüks bir lokantada toplantı yapmış...
Teröre çözüm aramışlar!
Basına kapalı olan toplantıyı aktör Kadir İnanır düzenlemiş... Amaç, yeniden başlayan terörü durdurmakmış...
Silahlar derhal susmalı” diyorlarmış!
İki tarafa da sesleniyorlarmış: Hem Türk Silahlı Kuvvetleri, hem de PKK...
Yaa siz kimsiniz ki çağrı yapıyorsunuz? “Emriniz olur” deyip silah mı bırakacaklar?
Seçimden önce AKP’ye âlet olarak kent kent dolaşıp halka, teröristlerin iyi (!) insanlar olduğunu anlatmadınız mı? PKK’nın silah bırakacağını söyleyip halkı kandırmadınız mı?
Şimdi hangi yüzle insan içine çıkıyorsunuz?

* * *

Akıllı” anlamına gelen “Âkil”lerin toplantısına, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de tepki gösterdi. Başta, sinema oyuncusu Kadir İnanır olmak üzere “Âkil” denilen insanları hedef alan Devlet Bahçeli şöyle dedi:
Artist, şimdi kalkmış televizyonda reklam yapıyor, keçiler diye... (Ve diğerleri) Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlar. Bu insanlar, bu tür senaryolara alışıktır... Hal böyle olunca, küresel güçlerin emperyalistlerin yazmış olduğu senaryoyu oynayacak insanlara ihtiyaç vardır. Bunları da buldular, çıkardılar. Bir çözüm türküsüdür, devam ediyor. Türk Milleti böyle zehirleniyor!

Te­bes­süm

Politika nedir?

Burhan Felek üstadımız “Politika, insan içine düşmektir” der ve şu hikâyeyi anlatırdı:
Adamın biri bir bahar günü, her türlü ağaçlar, çiçekler ve meyvelerle dolu bir bahçede güzellikler içinde dolaşırken, ayağının dibinde bir inilti duymuş. Bakmış, bir insan pisliği... “Sen kimsin, nesin, neden inliyorsun? Bu kadar güzel bahçede şu kötü halinle ne işin var? diye sormuş.
Pislik cevap vermiş:
“Ah efendiciğim, sormayın. Ben daha iki gün önce şu gördüğünüz ağaçtaki nefis şeftalilerden biriydim.”
Adam merak etmiş:
“Eeee...”
“Ee’si şu efendim; insan içine düştüm, böyle oldum!”

Günün Sözü

İmkânsızı başarmak için, düşünülmeyeni düşünmek gerekir!