Tayyip Erdoğan’a muhalif olduğumu ve onu, yanlış icraatleri nedeniyle sürekli olarak eleştirdiğimi  tüm okurlarım bilir.
Ancak bu defa Erdoğan’ın “Ermeni soykırımı iddiaları karşısındaki tutumuna” aynen katılıyor ve söylediği sözler için “Ağzına sağlık” diyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli’de yaptığı konuşmada, Türkiye’nin soykırımı tanımasını isteyen Avrupa Parlamentosu’na çatarak:
“Türkiye’de yaklaşık 40 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ermeni var. Bir de ülkemizde misafir ettiğimiz, Ermenistan’dan kaçıp gelen Ermeniler var. Biz onlara zulmettik mi? Biz onlara evsahipliği yapmıyor muyuz? Yaa siz, bunları görmüyor musunuz be vicdansızlar? Nasıl olur da bu açıklamaları yaparsınız?” diye parladı.
* (Bilgi notu: Ermenistan’dan gelip, Türkiye’de kaçak olarak çalışan 100 bin civarında Ermeni olduğu belirtiliyor.)

* * *

Erdoğan, “sözde Ermeni soykırımı” konusunda söylediği sözlerde haklıdır.
Soykırım iddialarının tanınmasını isteyen Avrupa Parlamentosu da, Ermenistan’ın deve kinine sahip olan akılsız yöneticileri de, ahmakça kararlarla Türkiye’yi yıpratma çabalarında!
Bunlar  salak olmasalar, 100 yıl önce yaşanan bazı üzücü olayların yaralarını yeniden kaşıyıp, milyonlarca Ermeni’nin mutsuzluğuna sebep olmazlar!
Ne diyelim? Tümüne Allah akıl fikir versin!

* * *

Hristiyan dünyasını âdeta “Haçlı seferi”ne çağıran Papa’yı da, Ermenistan’daki insanların sefaletine sebep olan Ermenistan Cumhurbaşkanı’nı da şiddetle kınıyorum.
Onların kindar davranışları, Ermenilere daha çok zarar veriyor. Sırf kendi çıkarları için zavallı insanları ahlâksızca istismar ediyorlar! Irkçı, dinci, kafatasçı, din ve siyaset adamları yüzünden, milyonlarca kişi ıstırap çekiyor!
Bunlar, insan kılığına girmiş kan emiciler!
Hepsine lânet olsun!

Levent Kırca’nın başına gelenler!

Levent Kırca bir süre önce turne için Uşak’a gitmişti.
Dolu salonda başarıyla oynamanın mutluluğu içinde yattığı gecenin sabahında kan ter içinde uyandı...
Telefondaki otel görevlisi endişe içinde:
“Levent abi, lobide 4 polis bekliyor, seni götüreceklermiş!” dedi...
Polisler, Levent Kırca’yı alıp önce sağlık muayenesine, oradan da adliyeye götürdüler.
İşin içine sağlık muayenesi girince Levent Kırca biraz endişelendi:
“Ne var, ne oluyor? Suçum ne?”

* * *

Kırca, Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık yaptığı dönemde  “Camiye ayakkabılarıyla girdiler. Camide içki içtiler!” gibi sözlerinden rahatsızlığını dile getirmek için:
“Gençlerimiz camiye saygısızlık etmezler. Bu sözler gerçeği yansıtmıyor. Gençler arkadaşlarını ve kendilerini korumak için camiye sığınmak zorunda kaldılar. Kaldı ki, camideki din görevlisi de bu durumu yalanladı ve bunu söyleyince sürüldü.” demişti.
O zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan da bu yüzden ona dava açmıştı.

* * *

Levent Kırca “Peki, Tayyip Bey’in bana açtığı davayı kaybedersem ne olur?” diye sordu.
7 bin liraya yakın bir para cezası olabilirmiş. 11 ay hapis cezası da olabilirmiş. Ama...
Bu cezayı isterse mezarlık temizleyerek ya da adliye koridorlarını paspaslayarak geçirebilirmiş. Kırca:
“65 yaşındaki devlet sanatçısı Levent Kırca, adliye koridorlarında paspas yapacak. Yaparım valla! Tayyip Bey düşünsün. Hatta uygun görürse bu cezayı onun sarayını paspaslayarak da tüketebilirim. Bunlar bana madalyadır.” diyor.

* * *

Levent Kırca, Kadıköy Bahariye’de, şahsi gayretleriyle kurduğu “Levent Kırca Tiyatrosu”nda, cuma, cumartesi ve pazar günleri “Dımdızlak” adlı komediyi oynuyor ve izleyenleri gülmekten kırıp geçiriyor!

Te­bes­süm

“Referansınız nedir?”
Temel, müessesenin personel müdürüdür. İşler yoğun olduğu için kendisine yardım edecek bir “asistan-sekreter” aramaktadır.
İlk kez işe girecek genç bir hanım müracaat eder. Temiz giyimli, ses tonu ve konuşma tarzı iyidir. Genç kız hakkında olumlu kanaat edinen Temel:
“Referansınızı görebilir miyim?” diye sorar.
Kızcağız kızarır, bozarır, fısıldayarak cevap verir:
“Ama efendim, ya biri içeri girerse?”

Gü­nün Sö­zü

Ülkede yaklaşan felaketi önceden gören insanlar acısını iki kere çekerler!