Güneydoğu’da ilk kez “seçimlerin güvenli bir biçimde yapılmayacağı” gerekçe gösterilip bazı mahallelerde oy kullanılmaması yönünde kararlar alınıyor. Pazartesi günü okulların açılması gerekiyor. Güneydoğu’nun birçok ilçesinde, köyünde “güvenlik” nedeniyle öğretim başlayamayacak. Havaalanı güvenlik nedeniyle kapatılan bir ülkede “Terörü bitirdik” diyenlere nasıl inanalım? Terörü daha da tırmandırmak isteyen bölücü örgüt ve yandaşları ilkokullardan sonra lise ve üniversiteleri de karıştırmanın planlarını yapıyor. Seçim geriliminden yararlanmak istiyorlar. Ülkemizi bu hale getirenlere yazıklar olsun.

GİDİŞ GÜNÜ GİZLİ TUTULUR

Güneydoğu’da görev süresini tamamlamış olanlar memleketlerine bir an önce gitmek ister. Ama “Benim askerliğim bitti” deyip gidemezsiniz. Çünkü yol güvenliği olmadığı için gidişlere izin verilmez. Bir yakınınızın gelip sizi götürmesine de izin verilmez. Komutanlar da haklı. Askerliğini kazasız-belasız yapıp tezkeresini alan gencin memleketine dönerken teröristler tarafından yolu kesilip kaçırılmasından, öldürülmesinden korkarlar. O yüzden “Hadi oğlum askerliğin bitti, güle güle git” diyemezler.
Bunun için belli günlerde konvoy yapılır. Bu gidişin günü-saati çok gizli tutulur. Konvoyun gidiş tarihini komutanlar bilir, tezkereye, izne gidecek olanların her an hazır olmaları istenir. Konvoy çıkmadan önce askerler bazı kritik yerleri denetim altına alır, helikopterle “kep görevi” yapılır. Yani konvoyun geçiş güzergahı kontrol altında tutulur. Yollara önceden patlayıcılar döşendiği için “yol güvenliği” yok. Konvoyun yola çıkması da alabildiğine sıkıntılı oluyor. Her an “kötü bir haber alınacağı” endişesi yaşanıyor. Hain yapacağını yapmış, asfalt serilmeden tonlarca patlayıcıyı döşemiş. Sonra üzerine asfalt serilmiş. Üstelik bunu yapan yol müteahhitleri devletten milyonlarca lira para kazanmış. Şimdi onlardan hesap sorulmayacak mı? Yanlarında çalıştırdığı kişilerin yaptıklarından onların habersiz olmasının olanaksız olduğu söylenmeyecek mi?

EŞYALARI ZATEN UNUTTULAR

Askerlerin bir kısmına “bayram izni” veriliyor. Ama adı “bayram izni” oluyor. Çünkü izne çıkan asker güvenlik nedeniyle askeri birliğinden ayrılamıyor. Tezkere alan asker, bölgede görev süresini doldurup başka kente ataması yapılan polisler bulundukları yerden alınmadıkları için orada bekliyorlar. Ne zamana kadar bekleyecekleri de belli değil.
Size içimi yakan bir olayı daha anlatayım. Güneydoğu’nun kritik ilçelerinde görev yapan kaymakam, hakim, savcı görev süresini doldurduğunda eşyalarını gönderemiyor. Terör örgütünün baskısı altındaki yöredeki kamyoncular “Arabamızı yakarlar” diyor ya da eşyaların kat kat fazlası tutarında yol parası istiyorlar.
O yüzdendir ki, kaymakam, savcı, hakim eşyalarını götüremiyor. Rica-minnet helikopter ayarlanabilirse yanına küçük bir valiz alabiliyorlar. Bu durum yalnız onlar için değil diğer kamu görevlileri için de geçerli...
Ne yapsın Güneydoğu’da görevli olan tezkere almış da dönemeyen, tayini çıkmış da ayrılamayan askerimiz, kamu görevlilerimiz? Devlet kendilerini adeta oralarda unutmuş. Onlar da acaba özel helikopterle oradan alınmaları sağlanabilir mi diye bazı şirket yöneticilerini arıyorlar. Bunun da imkansız olduğunu öğreniyorlar. Bizi arıyorlar “Ne olacak bizim halimiz?” diyerek...

HULUSİ PAŞA BU İŞİ ÇÖZER

Biliyoruz, Güneydoğu’da bulunan helikopterlerle askerler olay bölgelerine götürülüyor, getiriliyor. O helikopterlerin önceliği bu. Buna orada bulunan da saygı duyar. Ama bu ülkenin kaynakları bu kadar yetersiz mi? Örneğin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ya da diğer komutanlıkların helikopterlerinden birkaçı sadece asker ve kamu görevlilerinin havaalanlarına götürülmesinde kullanılamaz mı?
Bu pekalâ yapılır. Ama bunun organizasyonundan sorumlu bir birim oluşturulmalı. Bir helikopter 14 kişi alıyor. Tezkere alan, bayram iznine giden askerleri belli yerlere götürmek Genelkurmay Başkanlığı’nın bir organizasyonuyla zor bir şey değil. Şırnak’ta, Hakkari’de, Şemdinli’de, Yüksekova’da görev yapanlarla konuştum, hepsi açıkçası unutulmanın umutsuzluğunu yaşıyor, devlete olan kırgınlıklarını saygılı bir dille anlatıyor.
Bu devlet, Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’ne havaalanı yaptı. Ama bölge “güvenli” olmadığı için açılan havaalanını iki ay sonra kapattı. Acaba o alana askeri uçaklar indirilip izne gitmek isteyenleri ailelerine kavuşturmak sizin için bu kadar zor mu sayın Hulusi Akar Paşam? Düzenli ve güvenli bir organizasyonun yapılması, evlatlarını davul-zurnayla askere gönderen aileleri de sevindirir, Güneydoğu’nun o kritik ilçelerinde görevli kamu görevlilerinin devlete olan güvenini, bu sıkıntılı günlerin de aşılacağı konusundaki umutlarını artırır.