İşaretler gösteriyor ki AKP, 7 Hazi-ran’daki seçim öncesinde muhalefeti, özellikle CHP ve MHP’yi itibarsızlaştırabilmek için her yolu deneyecek.
Bu uğurda akıllara durgunluk verecek yöntemler devreye girecek.
Yandaş medya aracılığıyla iftira ve hakaret gırla gidecek, düzmece belge ve görüntülerle itibar katliamları yapılacak.
Tetikçilere operasyonların malzemelerini, ülkenin güvenliği için faaliyet göstermesi gereken devletin hassas kurumlarında oluşturulan “özel birimler” servis edecek.
Toplum yandaş medyanın yargısız infazlarına itibar etmediği ve istenilen sonuç alınamadığı takdirde, bu kez gözaltı ve tutuklamalara başvurulacak.
Yeni bir cadı avıyla, muhalif seçmen korkutulacak.
Sinyallere bakarsanız, kim vurduya gidenler bile olacak.
Daha da korkuncu, faili meçhul cinayetler düzmece kanıt ve tanıklarla, muhalefetin üzerine yıkılmaya çalışılacak.
Yetmedi mi?
“AKP iktidarını sürdürebilmek için her yol serbest” söylemi, bu ürkütücü seçim stratejisinin parolası haline gelecek.
Böylece Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en zor, en karanlık ve en kritik dönemini yaşayacak.
Bu gidişle sandığın seçmenin önüne gelmesi bile güçleşecek.
* * *
Zira birileri çok korkuyor.
İktidarı kaybettiğinde yargılanacağını görüyor.
Hırsızlık ve yolsuzluk iddialarının hesabını veremeyeceğini, Anayasa’yı askıya almanın kendisini nereye götüreceğini çok iyi biliyor.
O nedenle faşizmin ve diktatörlüğün resmen ilanı anlamına gelecek yasalara bile can havliyle sarılıyor.
Bunların bir an önce çıkarılmasını istiyor.
Talimatlı adamları da muhaliflerin başını tokmakla yararak, tekme tokat atarak, kadın erkek ayrımı yapmaksızın önüne gelene saldırarak oluşturdukları terör atmosferinde, faşizan yasaları oldu bittiye getirmeye çalışıyor.
* * *
Sevgili okurlarım,
Tüyler ürperten bu iddiaları ben söylemiyorum.
Bunları tarafsız gözlemciler, hukukçular ve Ankara kulislerini takip edenler söylüyor.
Demokrasiye gönül veren herkes, olup biteni ürkerek izliyor.
Sağduyulu yurttaşlar bu gidişin hayırlı bir gidiş olmadığını, sergilenen oyunun çok kötü sonla biteceğini hissediyor.
Bu nedenle endişeler giderek artıyor.
* * *
Peki muhalefet partilerinin bu tehlike karşısında ne yapması gerekiyor?
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!..
Demokrasiye gönül vermiş ve demokratik bilince sahip toplum kesimlerine sahip çıkmaları, askıya alınmış olmasına bakmadan, Anayasa güvencesi altındaki tüm hakları kullanmanın bir yurttaşlık ve demokrasi görevi olduğunu hatırlatmaları gerekiyor.
Programları birbirine benzeyen bölünmüş muhalefet partilerinin de seçimlere kadar savaş baltalarını gömüp bir çatı altında toplanmaları, giderek kaçınılmaz oluyor.
Kırgınlıklar, kısır hesaplar ve bunlara dayalı sudan mazeretler, demokrasiyi bekleyen büyük tehlike karşısında anlamsız kalıyor.
Tarih, muhalefet partilerine Cumhuriyet döneminin bu en karanlık, en ürkütücü sürecini aşma ve toplumu aydınlık yarınlara taşıma görevini veriyor.
* * *
Diyelim ki olmadı, tek çatı altında birleşme gayretlerinden sonuç alınamadı, güç birliği sağlanamadı.
O takdirde şaibeli ve her türlü demokrasi dışı yöntemin alabildiğine kullanıldığı seçimleri boykot seçeneği ne güne duruyor?
Parola: İktidarı sürdürebilmek için her yol serbest!..
Uğur Dündar
Yayınlanma: