Asssange “Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın 2012 yılında gizli bir anlaşma yaparak, Suriye Devlet Başkanı Esad’ı devirme konusunda mutabık kaldıklarını” iddia etti. Bu konuda ellerinde Suudi Arabistan kaynaklı belgeler olduğunu öne sürdü.
* * *
Şu işe bakar mısınız?
Türkiye, kendisini Sünni İslam’ın hamisi sayan ve önce Suriye, sonra da İran olmak üzere Şii hakimiyetindeki devletleri haritadan silmeyi kafaya koyan mezhepçi Suudi Arabistan ve Katar’la gizli anlaşma yapıyor, ama bundan Meclis’in haberi olmuyor!
Aynı şekilde Suudi Arabistan ve ortakları, Yemen’deki Husileri Aden Körfezi’nin stratejik noktalarından uzak tutabilmek için bombalar yağdırıyor, Türkiye de yine onların yanında yer alıyor!
Savaş ilanı anlamına gelebilecek bu çok vahim gelişmeler Meclis’ten kaçırılıyor!
Yani bir bakıma Meclis’in yetkisi gasp ediliyor!
* * *
Sevgili okurlarım,
Hepimiz yeni Meclis’ten çok şey bekliyoruz.
Tarafsız dış politika uzmanlarına göre üzerine gidilmesi gereken en önemli iki konuyu, bu gizli anlaşmalar oluşturuyor.
Örneğin;
1- 2012’deki “Beşar Esad’ı Devirme” anlaşmasından sonra ülkemize Suudi Arabistan ve Katar’dan kaç nakliye uçağı gelmiştir?
2- Bu uçaklar ne taşımıştır? Kargolarda ne vardır?
3- Uçakların Esenboğa Havalimanı’na getirdiği yükleri kimler teslim almıştır?
4- Bu teslimat sırasında MİT ve kamyonları devreye girmiş midir?
5- Ünlü “MİT TIR’ları Dosyası”ndaki silahlar bu yolla mı edinilmiştir?
* * *
Haydi yüce Meclis,
Al sana teknik detaylara girmeden yazdığım bomba gibi bir soruşturma konusu.
Göster iradeni, kur komisyonu.
Assange’ın yeni belgeler açıklamasını bekleme...
Bu gizli anlaşmaları ve hangi nedenlerle milli iradeden kaçırıldıklarını çıkar ortaya.
Gasp edilen yetkini al AKP’nin elinden...
Müjdat Gezen “Yalandan Kim Ölmüş”ü tiyatroya taşıyor...
İnsanın hayatında güvenle sırtını dönüp, okyanuslara açılabileceği kişiler olmalı.
Ama onları bulmak zordur. Bazen koskoca bir yaşam geçer, aranan o dost bir türlü bulunamaz. Dost sandığınız, karşılıksız sevgiyle yüreğinizi açtığınız bazılarıysa, adeta bir yaz meltemi gibi, arkalarında hiçbir iz bırakmadan hayatınızdan gelip geçerler...
Ne mutlu bana ki gerçek arkadaşlığın tüm zorlu sınavlarından geçmiş, güven imbiklerinden süzülüp gelmiş böyle bir dosta sahibim.
Hem de çocukluk yıllarımdan bu yana, yani kendimi bildim bileli...
O, yaşayan en eski arkadaşım, iyi günde, kötü günde hep yanımda hissettiğim kadim dostum; Müjdat Gezen...
* * *
Sevgili Müjdat bir gün arayıp “Uğur senin bütün kitaplarını tarayarak, yaşanmış en güzel anekdotlardan oluşan bir oyun yazmak istiyorum” dedi. Hiç düşünmeden “Hepsi senindir, ne yapmak istersen yap” dedim.
Çalışkanlığına ve üretim enerjisine hayran olduğum dostum bir yıl emek vererek “Yalandan Kim Ölmüş”ü oyunlaştırdı.
Böylece seksendokuz karakterden oluşan, onlarca yaşanmış olayla akıp giden ve kah güldüren, kah ağlatan bir tiyatro eseri ortaya çıktı.
Ben de okurken bazı yerlerde çok güldüm, bazı sahnelerde ise uzun uzun düşündüm.
“Yalandan Kim Ölmüş” yeni sezonda seyircisiyle buluşuyor.
Yarım asır boyunca ekranı paylaştığım Müjdat bu oyuna çok emek verdi.
Emeğine, yüreğine sağlık diyor, başarılar diliyorum.
* * *
Dün büyük Vefalı, büyük aktör Kemal Sunal’ın 15. ölüm yıldönümüydü.
Twitter hesabımdan paylaştığım “Evlerimize girip, 7’den 70’e hepimizi güldürdün. Sana bir kahkaha borcu olanlar, her 3 Temmuz’da sevgiyle anacaklar” şeklindeki mesajım birkaç saat içinde rekor düzeyde paylaşıldı. Çünkü onun filmleri, gerilmiş ve gülmeye hasret kalmış topluma “gülebilmek ne güzel şeymiş be kardeşim” dedirtiyor. Ayrıca Müjdat’la birlikte Vefa Lisesi’ndeki bir etkinlikte çektirdiğimiz fotoğrafımız da takipçilerimizin arşivinde unutulmaz bir anı olarak yer aldı.
Nur içinde yat sevgili dostum.