Arapça kökenli “Berrak” sözcüğünün güzel Türkçemizde karşılığı birden çoktur: Temiz, duru, açık, güzel, aydınlık. Resmî işlemlerde, özel yaşamda zorunlu sınırlamalar, ahlâk gerekleri dışında hesap verir dürüstlük ve doğrulukta olmak, kimseden gocunup kaçınacak bir durumu olmamak, bulanıklıktan uzak bulunmak anlamında kullanılır. Okurlarımızdan kimileri, duyarlıkları ve güvenleri nedeniyle olacak, karıştırıcı, dedikoducu kimilerinin bizimle ilgili söylentilerinin yayılmasını önlemek için mektupla uyarıda ve öneride bulunuyorlar. Devletten aylık alan birisi olmamıza karşın “Büyük zenginlik içinde olduğumuz, ailelerimizin kısıtlı koşullarıyla bağdaşmayan varlıklarımızın bulunduğu, kuşku veren bir yaşam sürdürdüğümüz” anlatılıyormuş. Susmak, saçmalıkları kabûl sayılır.

GERÇEKLER

Babam emekli öğretmendi. Ondan hiçbir şey kalmadı. Annem ev kadını idi. Ondan da bir şey kalmadı. Eşim emekli öğretmen, ona da ailesinden bir şey kalmadı. Oturduğumuz ev, eşimle ikimizin 40 yılı aşan çalışmalarımızın sonucu tek çatımızdır. Yazlığımız, başka bir taşınmazımız yoktur. Kitaplarımdan ve görevlilerin kullandığı, on yıl sınırında, yaşlı Renault marka bir taşıt aracından başka bir taşınır malım, aldığım emekli aylığımdan başka hiçbir yerden bir kuruşluk gelirim yoktur. Yazılarımdan para almadığım gibi kitaplarımı da Atatürkçü gençlere bıraktım. Lüks yerlere gitmiyorum. Birçok çağrıya, karşılık veremeyeceğim için, olumlu yanıt veremiyorum. Banka işlemleri devletin denetimine açık. Aylıktan başka bir param olsaydı davul zurna ile duyururlardı. Benim gerçek zenginliğim yakınlarım, arkadaşlarım ve dostlarımdır.
Veresiyeyi ve borcu sevmem. Mal, mülk edinmek peşinde olmadım. Herhangi bir edinimi, gözden kaçırmak için, yakınlarımın üzerine geçirtmedim. Ayakkabısının altı delikken, daha sonra “Yüzüğünden başka bir şeyi olmadığını” söyleyerek yoksunluğunu anlatırken birden dünyanın en zenginleri arasında gösterilenlerle onlar gibi olanlara yönelmek yerine benim düzenli, özenli, özverili yaşamımı karalamak için dedikodu üretenlere erdem yolunu gösteriyorum. Ulusuma, yetkili makamlara her zaman hesap vermeye hazırım. Ankara Barosu’nun (1972-1974), Türk Hukukçular Birliği’nin (1974-1979), Anayasa Mahkemesi’nin (1991-1998), Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (1998-2000), Türk Hukuk Kurumu’nun (2000- 2002) başkanlıklarını yaptım. Her yerden araştırılabilir.
Daktilo kullanmayı sürdürüyorum. Ne yazlığımız var, ne devre mülkümüz. Namuslu ve şerefli insanlar yalan söylemez, yalan yaymaz. Okurlarımıza saygı gereğiyle de olsa kendim için yazmak zorunda kaldığıma üzgünüm, bağışlanmamı ve anlayışla
karşılanmamı diliyorum. Övünmeyi ve öğüt vermeyi değil, örnek olmayı yeğlerim. Övünmek olarak algılanmasın:
Suçlanamaz biriyim,
Alnım açık, yüzüm ak.
Karlı dağlar gibi
Nereden bakarsan bak!
SÖZCÜ yazarlarının AK SÜTÛN tepkilerini gönlüden destekliyor, halkımızın iyi değerlendireceğini umuyorum.

KUTLAMA

5 Eylûl Cumartesi saat 10’da Türkiye Barolar Birliği’nin düzenlediği Adalet Yılı Açılış Töreni avukatların üst örgütü Birlik salonunda yapılacaktır. RTE’ ın başbakan iken anlamsız tepki göstermesiyle değiştirilmesini sağladığı Yargıtay Yasası’ndaki geriye değişiklik nedeniyle Birlik Başkanı’nın açılışta konuşması engellenmiştir. 1991 ve 1992 yıllarında olduğu gibi Birlik ayrı toplantı düzenleyerek onursal görevini yerine getirmiş olacaktır. Bu nedenle bir sözümüzü yineliyoruz: Adalet devletin, savunma da adaletin temelidir.