Her olaydan sonra sosyal medyayı kapatmaya başladılar...
Twitter, Facebook açılmıyor...
“Tık” yapamıyoruz o zaman...

*

Orası; gazete, televizyon falan değil, doğrudan toplumun kendisi...
“Tık”ımızı kes, fısıltı yayını başlar, işte komşu balkondan balkona “200 kişi ölmüş ama ambara saklamışlar” diye bağırır...
Oysa sosyal medyada bir palavranın ömrü 10 dakikadır, doğrusu gelir...
Yok “Bana küfrediyorlar” dersen...
Çıkıp balkondan bağırsak daha mı iyi?

*

Sosyal medyayı kullananların sayısı Türkiye’de 41 milyon...
Gazeteler, SÖZCÜ gibi birkaçı dışında, tümü iktidara teslim... Olmadı, el koyup bir kayyum atayarak yandaş yapmak olası...
Ama sosyal medya deli-dolu bir yer, asla yandaş-yalaka yapılamaz...
Baktılar ki “tık”lar ile başa çıkılamıyor...
O zaman erişimi durduruyorlar...
Kimse “tık” yapmasın diye...

*

“Tık” korkusu şuradan geliyor:
Mısır’da, Tunus’ta, Yunanistan’da, keza bizim Gezi direnişinde, insanlar sosyal medya üzerinden haberleşip bir anda meydanları doldurdular...
Kalabalıklar o denli büyüktü ki
gaz, cop para etmedi...
Korkulan bu...
“Tık”ın gücü...

*

Önce “Bana tık yapanı ben de hapishaneye tık’arım” denildi...
Ama bu ülkede namussuzlar kadar namuslu insanlar da vardı ve gerekli gördükleri anda “tık” yapmaktan vazgeçmediler...
Hırsızlıklar tık’landı...
Rezillikler tık’landı...
Yalan-dolan tık’landı...
Zulüm tık’landı...
Mazlumların çığlıkları tık’landı...
Başa çıkılacak gibi değildi, tümden kapatmaya başlardılar işte tık’ımızı...

*

Tık’tan korkar hale geldiklerine göre...
Bu “tık”ların gücünü siz düşünün...
Herkes bunlara “tık”lasın bence...
Tık’ır tık’ır gidene kadar...