Türkler ve Türkiye, dünyada hiçbir millet ve devletle, Almanlar ve Almanya ile olduğu kadar yakın ve derin ilişkide değildir. Almanya’da 3 milyona yakın Türk yaşamaktadır. En az üçte biri Alman pasaportu taşımaktadır. Bunların bir kısmı üçüncü nesildir. Türk asıllı Alman olmuşlardır. Zaten de bunun daha fazla böyle olması gerekirdi. İnsanlar hayatları boyunca bir ülkede “misafir işçi” yani yabancı olarak yaşayamaz. Ama herkesten önce kendisi, kendini “yabancı” olarak konumlandırmamalıdır. Bu, bireysel gelişmeyi engelleyen bir durumdur. Alman Parlamentosu’nun aldığı kısaca “1915 olayları bir soykırımdır” kararı, başka hiçbir devletin aynı yönde aldığı karara benzemez. Bu gerçeği, içimiz kan ağlasa da bütün çıplaklığıyla görmeye ve ona göre davranmaya mecburuz. Kaldı ki; Almanlar bu olayda kendilerinin de suçlu olduğunu aynı karar metninde açıkça kabul ettiler. Bu kararı Hristiyan kültürünün “günah çıkar, rahatla” geleneği çerçevesinde anlamak da mümkündür.

EN YANLIŞ SAVUNMA: SİZ DE YAHUDİLERİ ÖLDÜRDÜNÜZ


Maalesef bizim kendimizi savunma kültürümüzde “tencere dibin kara, senin ki benden kara” paradigması hâkimdir. Alman Parlamentosu’nun kararına karşı “Ama siz de Yahudilere soykırım uyguladınız” demek, aslında suçlamayı kabul etmektir. Şunu mu teklif ediyoruz? “Tamam, kabahatliyiz, ama siz de beterini yaptınız; biz sizin ayıbınızı görmeyelim, siz de bizimkini görmeyin”. Kaldı ki Almanlar Yahudi soykırımı yaptıklarını inkâr etmiyorlar. Onların tek sahtekârlığı “soykırımı Almanlar değil, (sanki gaipten gelen ve harp bitince geldiği gibi gaibe dönen bir kavim olan) Nazi’ler yaptı” demeleridir. Aynı yöntemi bize de öneriyorlar “Bu kötülüğü TC değil Osmanlı’nın Jön Türkleri yaptı” deyin rahatlayın diyorlar. CHP zihniyeti hatta Atatürk yaptı deselerdi AKP bu öğüdün üstüne atlardı. Tepkimizi, biz 1915’i böyle görmüyoruz, ama siz öyle görüyorsanız, sizin de kararınıza değil ama karar alma hakkınıza saygı duyarız, dedikten sonra ortaya koymalıyız.

ERMENİ TEHCİRİ, SOYKIRIM OLMASA DA ÇOK BÜYÜK BİR FACİADIR


Selçuklular zamanından beri Ermenilerle Türkler bir arada yaşamıştır. Kanıtları ortada duran gayrimenkul varlıklarına bakılırsa, Ermenilerin “Kişi Başına Milli Geliri” aynı yörede yaşayan Türklerin gelirinin en az üç katı, serveti de on katıdır. Ermeniler özellikle Tanzimat sonrasında Osmanlı devlet yönetimine de katılmıştır. Mesela PTT Müfettişi Yetvart Zohrap 1838’de Londra Büyükelçisi olmuştur. Ermeni İsyanı, büyük devletlerin, Osmanlı Devleti’ni parçalama stratejisinin sadece bir projesidir. Ama bu facia “gövdeye isyan eden sol kolun, sağ kol tarafından kesilmesi” gibidir. Canı fena yanan ve bir uzvunu kaybeden Osmanlı Devleti’dir. 100 yıl sonra Almanların böyle bir karar alması, aslında bugünlerde Güneydoğu’da yaşananlara karşı bir “tavır koyma” ve yarına dönük bir mesajdır.
Son söz: Gerçekçi dış politika, gerçekleri görerek yapılır.