31 Aralık 2014’te dolar 2.32 TL imiş. 31 Aralık 2015’te ise 2.92 TL olmuş. Yani doların fiyatı yüzde 26 artmış. Yıllık enflasyon (TÜFE) ise aynı dönemde yüzde 8.8 olmuş. Siz ona yüzde 9 deyin. Demek ki; Türkiye genelinde “Tüketici Fiyatları” dolar cinsinden yüzde 15 (1.26 /1.09 eksi 1) düşmüş. Yani, geliri dolar olanlar için hayat ucuzlamış. Şimdi diyeceksiniz ki; vatandaş dolarla para kazanmıyor ki, bu hesap doğru olsun. Peki, madem vatandaş dolarla para kazanmıyor, niçin bundan 5 yıl önce, kişi başına milli gelirimiz dolarla üçe katlandı denince mutluluktan havaya uçmuştuk? Şimdi fiyatlar dolar cinsinden düştü denince niye sevinilmiyor?

TÜRK LİRASI YUMUŞAK PARADIR


Dünya çapında kabul gören paralara (para birimlerine) döviz deniyor. Bunun İngilizcesi “Hard Currency”dir. Kelimesi kelimesine Türkçe’ye çevrilirse “Sert Para Birimi” demek gerekir. Eğer bazı paralar “sert” sıfatına layık görülüyorsa, bazılarına da “yumuşak” demek yanlış olmaz. Tam bu noktada iktisada ilgi duyanlara çok önemli bir mesajım var. Parasal İktisat (Monetary Economics) kuramları, ulusal parası “sert” olan ülkelerde geliştirilmiştir. Bu sebeple, iktisat kitaplarında yazılı kurallar, bizim gibi yumuşak paralı ülkelerde “ters çalışır”. Yumuşak para birimli ülkelerde ekonomilere “sert para” yön verir. Mesela Türkiye’de TL değil, dolar “ölçü” birimidir. Bu yüzden yatırım kararları, doların fiyatı ve faizine göre alınır. Şu farkı iyi belleyin: Ulusal parası döviz olan ülkelerde yüksek faiz ekonomiyi yavaşlatırken, parası döviz olmayan ülkelerde yüksek faiz, ekonomiyi hızlandırır. Çünkü döviz olmayan ulusal paraya yüksek faiz uygulamak, o ülkeye dışarıdan döviz girmesini sağlar. Dövizin bollaşması finansman maliyetini (faiz artı kur farkı) düşürür. Yatırımlar yapılabilir olur.

AVARA KASNAK KURAMI


Yukarıda anlattığım sebep-sonuç ilişkisine “Avara Kasnak Kuramı” adını takmış bulunuyorum. Eskiden fabrikaların muharrik gücünü buhar makinesi sağlardı. Buhar makinesinden çıkan dönme hareketi, tezgâhlara “kayış-kasnak” ile aktarılırdı. Kayış-kasnak sisteminde, dönmenin yönü değiştirilmek istenirse araya bir “avara” (boş) kasnak konurdu. Aynı şey dişli kutularında da vardır. Hareket veren dişli, saat istikametinde dönerse temas ettiği dişliyi, saat istikametinin tersine döndürür. İki dişlinin aynı yönde dönmesi için araya “boş” bir dişli konur. Türkiye’de de yatırım finansman maliyeti, TL faizi yükselince düşer; TL faizi düşünce, artar.

MERKEZ BANKASI, FAİZ SİLAHINI ÇEKMELİ Mİ?


Cari açık diye kronik bir meselemiz olduğunu inatla görmezden gelen iktisat yorumcuları, Merkez Bankası’na, faizleri artırmadığı için verip veriştiriyorlar. Şöyle bir savları var: “Döviz fiyatının yüksek olmasının ekonomiye verdiği zarar, yüksek faizin verdiğinden fazladır”. Öyleyse diyorlar: Faiz yükselsin ki, döviz ucuzlasın. Döviz ucuzlasın ki, enflasyon düşsün. Bu öneride teknik bir hata yok. Ama model “sürdürülebilir” değil. Türkiye bunu çok denedi. Her seferinde döviz bitti, ardından ani ve büyük devalüasyon oldu. Düşürülmeye çalışılan enflasyon da patladı. Çok geriye gitmeyelim. 2001 Şubat ayının öncesini ve sonrasını hatırlamak yeter.
Son söz: Faiz sopasıyla inen dolar, faiz arsızı olur.