Sevgili okuyucularım, bir devlet kuruluşu olan TRT, bütün kamu kurumları gibi iyice yozlaşmış ve aynen Diyanet gibi, siyasete dibine kadar bulaşmış durumda.
TRT yayınlarını izliyorsanız bunu mutlaka biliyorsunuz demektir.
AKP iktidarının arka bahçesi... Arka bile değil, ön bahçesi.
AKP’nin borazanı.
Bütün yayınları taraflı, tek yönlü.
Cumhurbaşkanına, başbakana, hükümete ve AKP’ye övgüler düzen, iktidarın bozuk gramofonu olarak görev yapan bir devlet kuruluşu.
Bütçesinin önemli bir bölümünü bizim vergilerimizden, elektrik faturalarında TRT payı adı altında ödediğimiz ve 40 milyon faturadan kesilen paralarla maaş ödüyor, yaptığı bütün yandaş alım ve ihalelerin parası bu kaynaklardan karşılanıyor.

*  *  *

Bu kurumun radyoları, televizyon kanalları ve internet sitesi var.
Tümü AKP’nin emrinde ve hizmetinde.
Televizyon kanalları arasında isimleri TRT ile başlayan Diyanet, Okul, Avaz, Arapça, Kürtçe, Müzik, Çocuk, Belgesel, Spor, Haber, bir sürü kanalı var.
Tamamı iktidar propagandasına alet ediliyor.
Üstelik propaganda çok cingözce, çoğu zaman açıktan, bazen de çaktırmadan yapılıyor.

*  *  *

TRT’nin bir de internet haber sitesi var. Burada şöyle bir başlık yer alıyor:
“Bugünkü gazete manşetleri.”
Bu bölümde 17 gazetenin birinci sayfalarına yer veriliyor. Gazeteler standart, hiç değişmiyor.
Sırasıyla veriyorum:
Yeni Şafak, Star, Sabah, Milliyet, Türkiye, Habertürk, Akit, Hürriyet, Akşam, Vatan, Milli Gazete, Takvim, Milat, Güneş, Zaman... (Toplam 15 gazete.)
Ve iki adet spor gazetesi.
(Zaman önceden yoktu. Fethullah’tan alınıp hükümete geçtikten sonra devreye sokuldu.) Hürriyet’i, Milli Gazete ile iki spor gazetesini bir miktar dışarıda bırakın, bu gazetelerin tamamı yandaş-havuz medyasının seçmece yayın organları.

*  *  *

Başka gazeteler adına konuşma yetkim yok.
Ama SÖZCÜ için konuşabilirim. SÖZCÜ her gün net 280 bin dolaylarında satan, diğer gazeteler gibi satışlarını yapay rakamlarla yüksek göstermeyen, daha fazla resmi ilan alabilmek için satış rakamlarına takla attırmayan tek gazete.
Marketlerde, taksi duraklarında, pazar yerlerinde, otobüs firmalarında beleş dağıtılan bir tek gazetemiz bile yok.
SÖZCÜ, iktidarın emir kulu değil. Her gün ortalama bir milyondan fazla kişi tarafından okunan, yandaş-besleme gazetelere her açıdan fark atan bir gazete.
O halde soralım:
TRT bu internet sitesinde yer alan yandaş gazeteleri hangi ölçülerle her gün yayına sokmaktadır?
Yanıtı bellidir:
İktidardan beslendikleri için!

*  *  *

Şimdi belki “Yaa kardeşim, kim takar TRT’nin internet sitesini! Kaç kişi girip de bakıyor” diyeceksiniz.
Haklısınız.
Benim derdim, bizim vergilerimiz ve her elektrik faturasında ödemek zorunda bırakıldığımız TRT payı paralarıyla beslenen bir kamu kurumunun, siyasete böylesine alet edilmiş olmasıdır.
SÖZCÜ’yü saf dışı bırakıyorlar çünkü bizden korkuyorlar. Yazılarımız ve haberlerimiz onları korkutuyor. Gerçeklerin ortaya çıkmasından, toplumun gözünün açılmasından endişe ediyorlar.
Bulmuşlar tek tabanca yandaş-beslemeleri, sadece onlar devreye sokuluyor.

*  *  *

Aynı durum Türk Hava Yolları için geçerlidir.
THY uçaklarında bütün yandaş gazeteleri bol miktarda bulursunuz ama SÖZCÜ hiçbir zaman yoktur! Her uçak seferinde yolcular ısrarla sorar:
“SÖZCÜ yok mu?”
Yanıt hep aynıdır:
“Efendim ne yazık ki kalmadı. Önceki seferimize binen yolcularımız alıp götürmüş!..”
Tamamen yalandır ama personel ne yapsın, onlara verilen talimat böyledir.
Sonra bazı kabin memurları ve hostesler kulağınıza içtenlikle fısıldar:
“SÖZCÜ bizim uçaklarda yasaktır!..”
Ve doğrusu budur.
TRT’de yasak, THY’de yasak!
İşte size Türkiye’de demokrasi ve fikir özgürlüğü!

Uğur Bayraktutan’ın önergesi

Sevgili okuyucularım, facebook sayfasında Atatürk’e hakaret eden, benim ölmüş anama söven Elvan Bal isimli devlet memuru imamın marifetlerini ve Diyanet’in bu sözde din adamını nasıl koruduğunu burada defalarca yazdım. Bundan sonra da yazmayı sürdüreceğim.
Diyanet Başkanı Mehmet Görmez’le birlikte bu sözde din adamları iktidarın has adamıdır. Biri ölmüş insanlara söver, Mehmet onları korur.
Diyanet’ten ses yok. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk, aradan aylar geçti, imam efendinin ifadesi dosyaya henüz girmedi! Bu durumda kimi kime şikayet edeceksiniz?
İmamın hakaretlerini ilk kez geçen yıl kasım ayında yazmıştım. Dün elime bir soru önergesi ulaştı. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan bu konuda kasım ayında iki ayrı önerge vermiş. Davutoğlu Ahmet tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığı’na birkaç gün önce verilen üçüncü önergeyi özetliyorum:

*  *  *

“Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı devletin kadrolu memuru olan Elvan Bal isimli şahıs devlet memurluğuna, hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına yakışmayacak ifadelerde bulunmuş ve kendi sosyal paylaşım sitesinde bunları açıklamıştı.
Bu durum ulusal basına yansımış ve konuyu geçtiğimiz kasım ayında iki ayrı önerge olarak şahsınıza sormuştum. Geçen süre içerisinde söz konusu imam hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Bu bağlamda;
Elvan Bal denilen imamı ne zaman görevden alacaksınız?
Konuyla ilgili soru önergelerime neden cevap veremediniz?”

*  *  *

Bu konu benim kişisel sorunum değildir. Ana avrat sövüp suç işlemekten çekinmeyen bir devlet memurunun Başkan Mehmet Görmez ve Diyanet’i yöneten iktidar ekibi tarafından nasıl korunduğunun, dinimizin bu kafalar tarafından nasıl kullanıldığının somut göstergesidir.
Diyanet bu tutumuyla, emrinde olan iktidar yandaşı bazı sözde din adamlarına mesaj vermektedir:
“Aynı şeyi siz de yapın. Biz arkanızdayız, hiç korkmayın!”
Diyanet doğrudan Başbakanlığa bağlı... Ve hiç kuşkum yok, Davutoğlu Ahmet bu üçüncü soru önergesine de yanıt veremeyecektir.
Merak ediyorum, biz onlardan biri için “O. çocuğu” yazmış olsaydık acaba ne yaparlardı!