Gelin de damat da en mutlu günlerinin tarihe “utanç düğünü” olarak geçmesini istemezlerdi. Yazık damada, yazık geline. Sözüm onlara değil.
Büyüklerine.
Babalarına.
Amcalarına.
Meclis Başkanı’na.
Eski Cumhurbaşkanı’na.
Gidici Başbakan’a.
Genelkurmay Başkanı’na.
Şehit sayısının 8’e çıktığı gün; Genelkurmay Başkanı şehit cenazesine katıldıktan sonra Cumhurbaşkanı kızının “şatafat-gösteriş-kibir-para-zenginlik sarmalına batmış” nikahına katılmak zorunda kaldı.
Genelkurmay Başkanı!
Şehidim var.
Gelemiyorum.
Diyebilirdi.
Diyemedi.
Hayatın gerçeği; “şehidimiz için acı çekmek de var, Cumhurbaşkanı’nın devlet düğününe dönüştürdüğü kızımız ile oğlumuzun düğününde mutlu olmak da var” demeyi tercih etti.
En utanılası etiket!
Meclis Başkanı’na yapıştı.
23 Nisan günü şehitlerimiz var diyerek Meclis’te kutlama yapmayı ertelemişti.
8 şehidin verildiği ve 8 şehidin her birinin “ceylan gibi kız çocukları, kız kardeşleri, eşleri acılar içinde tabutlara sarılırken” Meclis Başkanı düğüne nikah şahidi olarak güle oynaya katıldı ve kızın babasından “ben kızımı Ceylanım diye severdim...” nutukları dinleyip, alkışladı.

*  *  *

Meclis Başkanı!
23 Nisan günü akıl etmişti.
Şehitlerimiz var.
Kutlama yapamayız demişti.
Düğün günü aklı tutuldu.
Akıl edemedi.
Bir özür yazısı yazsın.
Şehidimiz var.
Ben nikaha gelemiyorum.
Desin.
Diyemedi.
Meclis Başkanı, bunu akıl edebilseydi; o gelinle damadın nikah gününün tarihe “utanç düğünü olarak” geçmesini önleyebilirdi. Ne bileyim ben! Meclis Başkanı’ndan “Şehidimiz var. Nikaha gelemem” yazısı alınca Cumhurbaşkanı da “kibrinin-gururunun-büyüklenmesinin esiri olmaktan bir an kurtulur” nikah törenini erteledik, gençler evlerde aile arasında gösterişsiz evlensinler diyebilirdi.
Yazık geline!
Yazık damada!
Büyükleri kibir küpüne düşmüş!

*  *  *

6 bin 500 davetli, en pahalı elbiselerini giydiler, en lüks arabalarına bindiler. Polisin vatandaşa yasak koyduğu yollardan nikaha koştular. Protokolde yeri olanlar da devletin sivil helikopterleri yeterli olmayınca askeri helikopterlere binip nikaha yetiştiler. Protokol listesinden gelenler o kadar çoktu ki, nikah imzalarının atıldığı platformun çökme tehlikesi geçirdiği gazetelerde yazıldı. Hiç birinin aklına; “23 Nisan günü şehitlerimiz var diye Meclis’te bayram kutlaması yapılmadı, 8 şehidimiz var bu nikah ertelensin ya da ben bu nikaha gitmiyorum” demek gelmedi.
Utanç düğünü oldu.
En utanmazlar, nikaha davetli gazetecilerdi.
Gelinin “baş örtüsü mücadelesi” verdiğini ballandıra süslüye yazarak ve damadın Milli Görüş kökenli mühendis babasına yağcılık yaparak Cumhurbaşkanı’nın gözüne girmeyi hedeflediler.
Takılar ne oldu?
Yağcı kalemler!
Takıları yazamadı.

SÖYLEŞİ


Bahçeli’nin bitişi! Adaletin tükenişi!


Vatandaş olarak biz adalete bakarız! Aynı adalet farklı karar veriyor. Mahkemenin biri MHP Kurultayı’nın toplanacağına, mahkemenin diğeri toplanamayacağına karar veriyor. Adaletin tükenişi! MHP’nin son kurultayında delegeler Devlet Bahçeli’yi genel başkanlığa seçmişlerdi. Aynı delegeler şimdi kurultay toplayıp genel başkanlarını değiştirmek istiyorlar, Bahçeli kurultayı toplamaktan kaçıyor. Bahçeli’nin bitişi!