Ergenekon’la başlayan kumpas davaları sürecinde zindanların cadı avı kurbanlarıyla dolduğu günlerdi.
Ünlü işadamı dostumla sohbet ediyorduk.
Çok sıkıntılıydı.
Durmaksızın göğsünü, omuzlarını, kollarını, kısacası ellerinin bedeninde ulaşabileceği her yeri kaşıyordu!
“Sorma” dedi. “Geçenlerde hukuk müşavirim acilen yurt dışına çıkmam gerektiğini söyledi. Aldığı duyuma göre cadı avında demir parmaklıkların ardına gitme sırası bana gelmiş!..”
Sordum:
- Peki suçun neymiş?..
“Ne olabilir? Hiç!..”
- Ya avukatına göre?..
“Ona göre savcı Zekeriya Öz’ün elinden gelse, İstanbul’un yarısını içeri atacakmış! Bana da cezaevindeki bazı komutanlarla eskiden gelen dostluğum nedeniyle kafayı takmiş. Sağda solda ‘Onlarla hâlâ görüşüyor’ diyormuş! Neden görüşmeyeyim? Hepsi yurtsever, Atatürkçü subaylar...’
Sustu. Bir süre duvardaki fotoğraflara baktı. ‘Onlarla çektirdiğim fotoğrafları bile kaldırmadım...”
Sonra bana doğru eğildi ve adeta fısıldayarak:
“Suçumu biliyorum! Suçum Atatürkçü olmak” dedi.

* * *

Vedalaşıp ayrıldık.
Birkaç gün sonra yurtdışından aradı.
“Avukatımın ısrarı üzerine direnemedim ve (....) geldim. Ama burada durmaya hiç niyetim yok. Havalimanında kelepçelenip doğruca Silivri’ye götürüleceğimi bilsem, ülkeme döneceğim” dedi.
Nitekim 10 gün içinde döndü!..
Şansına o tarihlerde süreç tersine dönmeye, cadı avının hızı yavaşlamaya başlamıştı. Böylece dostumun korktuğu başına gelmedi ve Ergenekon’un finansörlerinden (!) biri olarak cezaevine girmekten kurtuldu!..
(Benim yaşadığım korkunç cadı avı günlerini bir başka yazıya bırakıyorum)

* * *

Zindana atılmamıştı ama, aşırı stresten kaynaklanan hastalıkların pençesine yakalanmıştı.
Önce zona, ardından kalp krizi geçirdi...
Hâlâ sağlık sorunlarıyla boğuşuyor...

* * *

Son günlerde, FETÖ hainlerine yönelik operasyonlar kapsamında gözaltına alınanların ailelerinden çok sayıda e-posta alıyorum.
Eşler kocalarının, çocuklar babalarının FETÖ ile hiçbir ilgilerinin bulunmamasına rağmen iftira sonucu gözaltına alındığını öne sürüyorlar.
Kurunun yanında yaşın da yandığını, masum insanların cadı avına kurban gittiklerini iddia ediyorlar.

* * *

Doğrudur!
İçinden geçtiğimiz olağanüstü koşullarda bazı masum insanlar kumpaslara uğrayıp mağduriyet yaşayabilirler.

* * *

Dün bu soruşturmaları yürüten değerli bir savcıyla konuştum. Kılı kırk yardıklarını, yaşanabilecek haksızlık ve hukuksuzlukları asgariye indirebilmek için geceli gündüzlü çalıştıklarını söyledi.
Bir ayı aşkın süredir her gece birkaç saatten fazla uyumadıklarını belirtti.
Ayrıca en radikal FETÖ’cü temizliğinin yargıda yapıldığını, sıranın bağımsız, hukukun üstünlüğünün egemen olacağı ve herkesin güven duyacağı bir yargı anlayışının inşasına geldiğini ifade etti.
Vedalaşırken de “Biz yargı hükmü olmadıkça kimseyi suçlu ilan etmeyiz, ayrıca masum kişilerin cadı avına kurban gitmelerine de izin vermeyiz. Bağımsız yargı yaşla kuruyu ayırmak için gerekli...” dedi.

* * *

Yazıyı hazırlarken yukarıda bahsettiğim dostumu arayıp, izlenimlerimi aktardım.
“Adalet herkese lâzım. Geçmişte bana büyük acılar yaşatıp, ölümcül hastalıklara yakalanmama neden olan FETÖ’cülerin bile adil yargılanmalarını isterim. Allah bu zor soruşturmaları yürüten değerli savcı ve hakimlerimizin yardımcısı olsun...” dedi.
Telefonu aynı dilekleri paylaşarak kapattım.