Akp’yle cemaat imam nikahlıyken sakal bırakıp, umreye koşanlar, şimdi Atatürk posteri asıp, utanmasalar kalpak takacaklar.

*

Gençler soruyor haliyle...
Nasıl oluyor da oluyor?

*

Aslında bunun cevabı sadece bir kelimedir ama...
Üç kitaptan oluşur.

*

Esir şehrin insanları
Esir şehrin mahpusu
Yol ayrımı

*

Kemal Tahir üçlemesidir.
Tee 1956’da yazdı.

*

Esir şehrin insanları... İşgal altındaki devletin, yiğit evlatlarıyla verdiği milli mücadeleyi anlatır. Birinci dünya savaşının hemen sonrasıdır, Osmanlı yenilmiştir, İstanbul işgal edilmiştir. Romanın kahramanı Kamil bey, konaklarda büyümüştür, çünkü padişahın vezirlerinden birinin oğludur, zengindir, Avrupa’da yüksek tahsil yapmıştır, yabancı lisanlar bilir, savaş sırasında İspanya’dadır, önce biraz ortalığın durulmasını bekler, ancak, sonra bakar ki bu işin durulacağı filan yok, tası tarağı toplar, yurda döner, İstanbul’a gelir, savaşın getirdiği yoksulluk Kamil beyi ve ailesini de vurur, mal varlığını satsa, kime satacak, ortalık yangın yeri, işsiz güçsüz beş parasız kalır, bir dostu aracılığıyla bir gazetede iş bulur, gazetenin sahibi milli mücadeleye destek verdiği için hapistedir, gazetenin yazarları hep kuvvacı’dır, gazete aynı zamanda, Anadolu’ya gizli belge taşıyan örtülü bir istihbarat ağının parçasıdır. Kamil bey el bebek gül bebek büyümüştür ama, karakterli adamdır, bana ne demez, direnişe kayıtsız kalmaz, çalıştığı gazete sayesinde milli mücadele hareketine katılır, ateşten gömleği giyer, günler akıp giderken, maalesef, Anadolu’ya gönderilecek bir evrağın teslimi sırasında yakalanır, işgal güçleri tarafından tutuklanır. O anda öğrenir ki, gazete sayesinde tanıştığı ve milli mücadeleci olarak bildiği pek çok kişi, aslında Osmanlı hafiyesidir, bildiğin haindirler, işgalcilere gammazlamak için aralarına sızmışlardır. Kamil bey dürüsttür, namusludur, yurtseverdir, araya girenlerin ısrarına rağmen milli mücadeleye sadakatini korur, kimseyi ihbar etmez, yedi sene hapse mahkum olur.

*

Esir şehrin mahpusu...
Kamil bey hapistedir. Memleketin kurtuluş mücadelesi sürerken, kendi kurtuluş mücadelesiyle başbaşa kalır. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demediği için, vatan direnişine katıldığı için, itle uğursuzla aynı koğuşa atılır. Ailesi bile sırtını döner, kendin ettin kendin buldun demeye getirirler. Kamil bey, hayatının bu en zor döneminde, bir zamanlar ait olduğu toplum kesiminin gerçek yüzüyle karşılaşır, yakın arkadaş bildikleri aramaz sormaz, aman bulaşmayalım, onun yüzünden bizim başımız da derde girer diye selamı sabahı keserler. Kişisel menfaat için vatanı satmakta mahsur görmeyen, memleket elden gitmişken hâlâ cüzdanını doldurmaya çalışan, işgalcilerin gözüne girmek için yatağına bile girmekten çekinmeyen, çürümüş, kokuşmuş, işbirlikçi insanlar görür Kamil bey... Güce nasıl taptıklarını, paraya nasıl tamah ettiklerini, ne denli çıkarcı, ne denli şuursuz, ne denli puşt olduklarını görür.

*

Yol ayrımı... Cumhuriyet’in ilk yıllarını anlatır. Kamil bey özgürdür artık, milli mücadele kazanılmıştır, Türkiye kurtulmuştur, tehlike geçmiştir. Memlekette ne kadar tescilli yavşak, ne kadar kaypak, ne kadar dönek, ne kadar fırıldak varsa, hepsi anında millici olur! Daha üç gün önce işgalcilerin kıçını öpenler, en büyük Atatürkçü olur. Zor zamanlarda masanın altına saklananlar, biz şöyle direndik böyle direndik filan diye, kahraman olurlar. Vatan için ağır bedeller ödeyen Kamil bey gibilerin hayatı kayarken, omurgasızlar baştacı edilirler.

*

100 sene önce böyleydi.
100 sene sonra aynıdır.

*

Kamil beysen, ömrün boyunca eziyet çeken adamsın.
Yavşaksan, her devrin adamısın.

*

Ve aslında, Türkiye’nin başına gelen tüm felaketlerin... Silahlı-silahsız işgallerin, devleti ökse otu gibi saran tarikatlerin, emperyalist maşası casus cemaatlerin, “the darbe”lerin, yolsuzlukların, hırsız siyasilerin, suratına tükürsen yarabbi şükür diyen yandaş işdünyasının, soyuyorsa beni soyuyor diyen gönüllü cehaletin, gelene ağam gidene paşam diyen hacıyatmaz bürokrasinin, aydın ihanetinin, kiralık gazetecilerin, hepsinin sebebi... Bu ülkede bazı şeylerin hiç değişmemesinin temel sebebi, işte bu “ikiyüzlülük”tür.