Atı­lan ro­ket­ler; or­du­nun ver­di­ği as­ke­ri kar­şı­lık...
Çok uzun sü­re bu sar­mal, İs­ra­il ile Gaz­ze­’de­ki Ha­mas ara­sın­da ya­şan­dı, ya­şa­nı­yor.
AK­P’­nin dış po­li­ti­ka­sı sa­ye­sin­de, Or­ta­do­ğu­’nun bu bü­yük ça­tış­ma­sı­nın bir ben­ze­ri ar­tık bi­ze de ulaş­tı.
Ki­li­s’­te IŞİD ro­ket­le sal­dı­rı­yor, Türk Or­du­su obüs­ler­le kar­şı­lık ve­ri­yor.
Ki­li­s’­in “su­per­ma­n” ol­ma­yan Va­li­si Sü­ley­man Tap­sız, IŞİ­D’­in sal­dı­rı­sı­nın de­vam ede­ce­ğin­den o ka­dar emin ki, gö­rüş­tü­ğü CHP he­ye­ti­ne, sal­dı­rı­la­ra kar­şı kent­te ku­ru­la­bi­le­cek bir alarm sis­te­min­den bah­se­di­yor...
Ge­len is­tih­ba­ra­ta gö­re, kır­mı­zı-sa­rı alarm ta­nım­la­rı ya­pı­lıp, hal­ka bu ko­nu­da eği­tim­ler ve­ri­le­bi­le­ce­ği­ni an­la­tı­yor.
Tıp­kı İs­ra­il gi­bi...
İs­ra­il de Gaz­ze sı­nı­rın­da­ki kent­le­ri Aş­ke­lon ve Sde­ro­t’­ta ay­nı sis­te­mi Ha­mas fü­ze­le­ri­ne kar­şı yıl­lar ön­ce kur­du.
Okul­lar­da, ev­ler­de, has­ta­ne­ler­de, ka­mu­ya açık alan­lar­da du­ran du­va­ra ası­lı bir alet, İs­ra­il­li­le­rin de­yi­miy­le “be­epe­r” ara­cı­lı­ğıy­la, Ha­ma­s’­ın at­tı­ğı fü­ze­ler hal­ka du­yu­ru­lu­yor. Be­epe­r’­dan “Ro­ket atıl­dı. Kır­mı­zı alar­m” me­sa­jı ge­lir gel­mez 15 sa­ni­ye sü­re­si var in­san­la­rın. Her­kes, sı­ğı­na­cak bir yer arı­yor ken­di­si­ne.
Çok sa­yı­da sı­ğı­nak var ve halk bun­la­rın ye­ri­ni bi­li­yor. Me­se­la; 24 bin nü­fus­lu Sde­rot ken­tin­de yak­la­şık 5 bin sı­ğı­nak var.
Son bir­kaç ay için­de on­lar­ca fü­ze sal­dı­rı­sı­nın ol­du­ğu Ki­li­s’­te ise...
Alarm sis­te­mi­nin la­fı var ama he­nüz ken­di­si yok.
Sı­ğı­nak de­se­niz, o hiç yok.
Ki­li­s’­te alı­nan tek ön­lem, ken­te ek psi­ko­log gön­der­mek, zırh­lı am­bu­lans si­pa­ri­şi ver­mek.
Ta­bi­i bir de va­li­nin “Ab­dest­siz so­ka­ğa çık­ma­yı­n” uya­rı­sı...
AKP, “Or­ta­do­ğu­’da biz­den ha­ber­siz yap­rak kı­mıl­da­ma­ya­ca­k” di­yor­du...
Or­ta­do­ğu­’yu aya­ğı­mı­za ge­tir­di.
 

Almanya’ya askeri üs... Tarih tekerrürden ibaret mi?




Hepimizin okuduğu tarih kitaplarından...

“1. Dünya Savaşı’na Osmanlı İmparatorluğu, Almanya ile müttefik olarak girdi. Almanya’nın yenik sayılmasıyla, Osmanlı da yenik sayıldı...” 
Osmanlı, Çarlık Rusyası ile savaş halindeydi.
Ve o dönemde Alman askerleri Osmanlı topraklarının her yerindeydiler.
Bugüne dönersek...
l Anti demokratik uygulamalar, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar nedeniyle, amaçladığı “değerli yalnızlık” seviyesine ulaşan Türkiye’nin, Batı’da neredeyse tek “dostu” Almanya.
l Düşürülen Rus askeri uçağı nedeniyle Türkiye, Putin Rusyası ile “savaş halinde” değil ama gerginlik çok büyük. Ve giderek de büyüyor.
l Ve şimdi Almanya’ya İncirlik’te üs veriliyor. Böylece, “IŞİD’e karşı uluslararası koalisyon çatısı altında” İncirlik’e savaş uçağı gönderen Almanya, artık kendine ait bir askeri üsse sahip olacak. Alman askerleri yeniden Anadolu’ya yerleşiyor.
Peki bunlar nasıl oldu?
Türkiye’nin “değerli yalnızlığını” doyasıya yaşadığı dönemde Türkiye’ye sık sık gelen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile gülümseyen pozlar veren; Alman basınının “1001 odalı Saray” diye dalga geçtiği Beştepe Sarayı’na bile giden Merkel, istediği her şeyi aldı.
Suriyeli mülteci anlaşması tamam. Anlaşma karşılığında Türkiye’ye mali yardım AB fonlarından yapılacak. Almanya’nın vereceği katkı, Alman ekonomisi ve mülteci harcaması gözönüne alındığında “devede kulak” bile değil.
Üstüne üstlük, Almanya İncirlik’te askeri üs de elde etti.
Almanya’nın buna karşılık Türkiye’ye “verdikleri” ise turistik seyahatlerde Türk vatandaşlarına vize muafiyeti ile Merkel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden Alman mizahçı için verdiği “yargılama izni”.
Durun daha bitmedi...
Almanya “verdiği” bu iki “tavizi” de geri almak üzere...
Almanya ve Fransa, Türkiye’ye tanınacak vize muafiyetinin, yürürlüğe girdikten sonra “anında kaldırılabilmesini” sağlayacak bir mekanizma için bastırıyor.
Almanya, Erdoğan’a hakaret eden Alman mizahçının yargılanmasına yol açan yasa maddesini hukuk sisteminden kaldırmak için de resmen çalışma başlattı.
Şimdi yazıyı bir daha okuyun...
20. yüzyılın başında “Almanya yenilince, Osmanlı da yenik sayılmıştı”...
21. yüzyılın başında, Almanya yenilmiyor. Ama Türkiye her alanda “yenik” duruma düşmek üzere...Almanlar belli ki tarihten ders alıyor.
Türkler ise...
Türkçe’de çok güzel bir deyim vardır:
“Aynı hamam, aynı tas...”
 

ANKARA FISILTISI



“Ahmet‘in yedeği var; Devlet’in yok”


 
İlk sosyal medyada ortaya çıktı. Ama hemen AKP’de kabul gördü.
AKP kulislerinde bugünlerde en çok bu cümle sarfediliyor:
“Ahmet’in yedeği var; Devlet’in yok...”
Kast edilenleri anlamak zor değil; Ahmet diye bahsedilen Başbakan Ahmet Davutoğlu.
Devlet ise... İlk çağrışımda “devlet mekanizması” gibi anlaşılsa da, aslında MHP lideri Devlet Bahçeli.
AKP’liler, Davutoğlu’nun Başbakanlık’tan ayrılması halinde de yerine parti içinden, üstelik Saray’a daha yakın duracak birinin kolayca çıkacağını, hem AKP liderliğini, hem de Başbakanlık görevini üstlenebileceğini düşünüyorlar.
AKP’yi asıl endişelendiren ise MHP’de olası bir lider değişimi. Özellikle Meral Akşener’in, yapılacak bir kongre ile MHP’nin başına oturması AKP’nin en büyük endişesi... Akşener ya da bir başka muhalif adayın MHP’nin başına geçmesi, Ankara kulislerinde “partinin oyunun en az yüzde 5, belki daha fazla artması” olarak görülüyor.
MHP’deki bu artışın ise AKP oylarından geleceği hesaplanıyor. İşte bu nedenle, tüm Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki gerilime, AKP’de olası bir lider değişimine odaklanmışken...
AKP’lilerin hepsi gözlerini MHP’ye çevirmiş durumda...
Ne diyordu o popüler AKP tekerlemesi...
“Devlet’in yedeği yok...”
 

Biz laiklik tartışırken...


 
Türkiye, TBMM Başkanı İsmail Kahraman sayesinde, geçen haftayı “laiklik” tartışarak geçirdi.

Bu tehlikeli tartışmanın, aklınıza hiç gelmeyen alanlarda sonuçları da oluyor.
Ankara’daki yabancı misyon temsilcileri, Batılı ülkeler, ciddi ciddi Türkiye’ye “yatırım yapılır mı, yapılmaz mı” sorusunu sormaya başladı.
Zengin Batılı ülkelerden birinin büyükelçisi, başka yabancı elçilerin de olduğu bir sohbette, aynen şöyle dedi:
“Artık ülkemin şirketlerinden gelen ‘Türkiye’ye yatırım yapmalı mıyız’ sorusuna, gönül rahatlığı ile ‘yapın’ diye yanıt veremiyorum. En büyük endişem ise, hukuk sistemi...”
Büyükelçi, bahsettiğinin dünyada çok sıkıntılı bir görüntü veren Türkiye’deki siyasi davalar olmadığının da altını özellikle çizdi:
“Benim söz ettiğim, mali konulardaki anlaşmazlıklar. Hukukun adil işlemediği bir ülkede, yabancılar nasıl iş yapsın?..”
Yabancılar artık Türkiye’de hukuka güvenmiyor.
Türkiye’deki yaşanan hukuk sıkıntısının etkileri bugüne kadar siyasette kendini gösterdi. Bundan sonra sıra ekonomide...