İTHALAT ÜLKESİ OLDUK
Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi verileri, bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin tarımsal üretim arazilerini hızla kaybettiğini ve artık tarımda tam bir ithalat ülkesi olduğunu ortaya koydu.
Verilere göre, 2015-2016 üretim dönemi itibarıyla buğday ve arpada ülke olarak kendi kendine ‘yeterlilik oranı’ iyi durumda bulunuyor. Aynı şekilde mısır, çavdar ve patateste de tehlike sınırına yakın olmakla birlikte yeterlilik seviyesinin üzerine çıkıldı. Ancak bu ürünler dışındaki neredeyse tüm tarımsal ürünlerde adeta tehlike çanları çalıyor. İthalatı kaçınılmaz hale gelen ürünlerin başında yeşil mercimek geliyor. Yeterlilik oranında yüzde 100’lük değer, kendi kendine yeterli olunduğunu gösteriyor. Yeşil mercimekte bu oran yüzde 43.1’e kadar düştü. Dolayısıyla Türkiye’nin yeşil mercimekteki açığı kapatabilmesi için bu yıl yüzde 57’ye yakın oranda ithalat yapması gerekecek. Yeterlilik oranı pirinçte yüzde 69.9, ayçiçeğinde yüzde 78.9, kırmızı mercimekte yüzde 81.6, kuru fasulyede yüzde 82.6, şekerde yüzde 94.4, nohutta yüzde 98.1 düzeyinde bulunuyor. Kuru baklagillerde genel yeterlilik oranı ise yüzde 86.7 ile tehlikeli düzeye inmiş durumda. Türkiye 2002 yılında, bu ürünlerin büyük bölümünde kendi kendine yetecek düzeyde üretim yapıyordu.
Tarım alanları rant alanı oldu
Türkiye’de tarımsal üretim alanları hızla geriliyor. Gayrimenkul rantının öne çıkması, tarım arazilerinin gerilemesine yol açtı. 2002’de 41.2 milyon hektar olan tarım alanı 2016’da 38.4 milyon hektara, kuru baklagillerin ekilebilir alanı da13.6 milyon dekardan 7.1 milyon dekara düştü. Kuru baklagillerin üretimi ise 1.5 milyon tondan 1 milyon tona geriledi.