TBMM Genel Kurulu'nda dün 'Kandil' tartışması yaşandı. Gündem dışı söz alan CHP Tunceli milletvekili Gürsel Erol, partisinin ‘Tunceli yürüyüşü’nün ardından yaptığı konuşma nedeniyle PKK'li Mustafa Karasu’nun kendisini ‘hainlikle’ suçladığını, “bedel ödemesi ve yargılanması gerektiğini” söylediğini öne sürerek şöyle devam etti: “Yani bunun Türkçesi; ‘Yakaladığınız yerde infaz edin’. Doğru bildiğim hiçbir şeyden taviz vermem. Pervin Buldan’ın gözaltına alınmasını bu kürsüden eleştiren bir milletvekiliyim, ilinde bir öğretmenin öldürülmesiyle ilgili siyasi tavır koyan bir siyasetçiyle ilgili bir örgütün ölüm kararını vermesi hâlinde, şimdi bana söyleyin faşist kim? Şimdi, HDP’li milletvekillerinden şunu rica ediyorum; ben dün nasıl bu kürsüde sizin dokunulmazlıklarınızın kaldırılmasını eleştirdimse, tutuklu yargılanmanızı eleştirdimse ve size karşı yapılan muameleleri eleştirdimse sizden de cesur ve cesaretli bir şekilde bu kürsüye gelip benim hakkımdaki ölüm emrini eleştirmenizi istiyorum. Eğer, bu Parlamentonun saygınlığını, bu Parlamentonun itibarını ve milletvekillerinin itibarını koruyacaksak o zaman hiçbir ayrım yapmamamız lazım. Ben kendi ilimde her ilçeye gidemiyorum, her ilçeye gidemiyorum, can güvenliğimle ilgili sorunlarım var.”

 

'KANDİL'DE SENİNLE İLGİLİ NE KONUŞULDUĞUNU SANA ANLATACAĞIM'


Erol’un HDP’ye çağrısına yanıt veren Önder ise şunları söyledi: “Şahıs olarak sadece sizin değil herhangi bir seçilmişin, onu da bırakın herhangi bir yurttaşın, bir askerin, bir polisin, bir devlet görevlisinin, bir ana babadan gelen, bırak onu bu dünyada nefes hakkı olan, yaşayan her canlının tırnağına gelen bizim gözümüze gelsin. Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum. Kandil’de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu’nun, Rıza Altun’un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim. Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı.
İl başkanınız var ya sayın il başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. O yaptı, dur ben de elime bir kap alayım, yetişeyim. Bunlar halkın gözünden kaçmıyor. Sen kime buradan fort atıyorsun? Senin kıratını da, kalibreni de Dersim halkı da biliyor, Türk halkı da biliyor, bütün ülke de biliyor. Kimler seni aradı, kimler seni teşvik etti, bunlar yarın öbür gün çıkacak. Bizim ne demokratik siyaset ilkemizi ne demokrasiye sadakatimizi ne onurumuza düşkünlüğümüzü sen imtihan edecek bir yerde değilsin. ‘Cesaretin varsa’ dedin ya, ardından kendi kendini tekzip ettin. Evet, ben bu ülkenin her yerine gittim. Kimi yerinde güllerle karşılandım, kimi yerinde linç edildim. Linç edildiğim zaman da gitmekten beri kalmadım. Sen kendi ağzınla bize cesaret dersi vermeye çalışıyorsun, kendi ağzınla kendi seçim bölgende bazı yerlere gidemediğini söylüyorsun. Bu ne lahana bu ne turşu? Senin tırnağına gelen benim gözüme gelsin. Nereye gidemiyorsan, nereden korkuyorsan beni çağır, şu fukara bedenimi sana eğer siper etmezsem şerefsizim. Çağır beni, sen nereye gitmek diliyorsan bu memlekette ve korktuğun için gidemiyorsan ben senin önüne bedenimi siper ederim. Sen üç dört ihale kaygısıyla buralardan bir şey devşirmeyi umuyorsan vallahi bu zillete değmez. Bana bak aslanım, cesaret bahsinde… Bizim cesaretimizin zekâtı seni Aslan Yürekli Richard yapar, sen boş ver, geç onu.”

[caption id="attachment_1947567" align="aligncenter" width="880"]Meclis'in dünkü oturumunda HDP'li Önder ile CHP'li Erol arasında 'Kandil' tartışması yaşandı. Meclis'in dünkü oturumunda HDP'li Önder ile CHP'li Erol arasında 'Kandil' tartışması yaşandı.[/caption]

'SİZİNLE BİRLİKTE NECMETTİN ÖĞRETMENİN MEZARINA VE AİLESİNE ZİYARETE GİDELİM'


Erol da Önder’e “Haddini bil. Yalan yanlış şeyler söyleme. Nişantaşı’nın barlarında eğlenmeye benzemez bu. Sırrı bey iyi bir senarist. İyi senaryo yazıyor. Sizinle birlikte Necmettin öğretmenin mezarına ve ailesine ziyarete gidelim” şeklinde tepki gösterdi.

HDP'li Önder ile CHP'li Erol arasında yaşanan tartışma Meclis tutanağına şöyle yansıdı:

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz önceki hatibe hak ettiği cevabı vereceğim ama ondan önce, yeri Meclis Genel Kurulu ve komisyon salonları olmasına rağmen, cezaevlerinde, cezaevi maltalarında volta atan başta eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ olmak üzere bütün vekillerimizi, bu memleketin üçte 1'inde "Halkın iradesi", "Halkın iradesi" lafını dilinden düşürmeyip, Dersim dâhil olmak üzere, bu memleketin üçte 1'inde yerel seçim sonuçlarını yok sayarak seçilmişlerine belediye encümen salonlarını değil, cezaevlerini adres gösterdiler. Oradaki bütün seçilmiş encümen üyesi, eş başkanlarımız, onları da selamlamak istiyorum. Yazdıklarından, çizdiklerinden, düşündüklerinden dolayı özgürlüğü gasbedilmiş, istisnasız bütün hak mücadelesi veren, mesleğini icra eden insanları da buradan selamlıyorum.

Şimdi, öncelikle Sayın Erol'a şunu söylemek istiyorum: Şahıs olarak sadece sizin değil herhangi bir seçilmişin, onu da bırakın herhangi bir yurttaşın, bir askerin, bir polisin, bir devlet görevlisinin, bir ana babadan gelen, bırak onu bu dünyada nefes hakkı olan, yaşayan her canlının tırnağına gelen bizim gözümüze gelsin.

Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil'de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu'nun, Rıza Altun'un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Kulise falan gerek yok, burada, burada buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Tamam.

Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı. İl başkanınız var ya sayın il başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. O yaptı, dur ben de elime bir kap alayım, yetişeyim. Bunlar halkın gözünden kaçmıyor. Sen kime buradan fort atıyorsun? Senin kıratını da, kalibreni de Dersim halkı da biliyor, Türk halkı da biliyor, bütün ülke de biliyor. Kimler seni aradı, kimler seni teşvik etti, bunlar yarın öbür gün çıkacak.

CHP'nin bu yaratıcı seçimini de kutlamadan geçemeyeceğim. Böyle bir günde… Efendim, beyefendi lütfetmiş, Pervin Buldan içeri alındığında şöyle böyle demiş. Onu demeyen kalmadı efendim. Hüner oralarda değil, hüner başka yerlerde; bu hikâyenin kalbi başka bir yerde atıyor. Bu tür ucuz işlere tenezzül etmeyin, sadece kendinizi ucuzlatırsınız. Bizim ne demokratik siyaset ilkemizi ne demokrasiye sadakatimizi ne onurumuza düşkünlüğümüzü sen imtihan edecek bir yerde değilsin.

"Cesaretin varsa" dedin ya, ardından kendi kendini tekzip ettin. Evet, ben bu ülkenin her yerine gittim. Kimi yerinde güllerle karşılandım, kimi yerinde linç edildim. Linç edildiğim zaman da gitmekten beri kalmadım. Sen kendi ağzınla bize cesaret dersi vermeye çalışıyorsun, kendi ağzınla kendi seçim bölgende bazı yerlere gidemediğini söylüyorsun. Bu ne lahana bu ne turşu?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bu bir münazara değildir. Kestikleri yerde, laf attıkları yerde baştan başlarım.Bakın, elimde kâğıt yok, herhangi bir nota bakmayacağım. Bu kürsüde İç Tüzük'ü suiistimal edecek hiçbir iş yapmadım, bugün de yapmayacağım. Derdimizi anlatacağız, bir savunma ve bugün olanlardan bağımsız bir şey değil bu.

Son söz, bu kadar şeyi hak etmiyorsun, senin tırnağına gelen benim gözüme gelsin. Nereye gidemiyorsan, nereden korkuyorsan beni çağır, şu fukara bedenimi sana eğer siper etmezsem şerefsizim. Çağır beni, sen nereye gitmek diliyorsan bu memlekette ve korktuğun için gidemiyorsan ben senin önüne bedenimi siper ederim. Öyle gelip burada, 2 Kürt vekilin devamsızlık gibi saçma sapan bir gerekçeyle bu Meclisten siyaseten tasfiye edilmesi arifesinde onunla ilgili konuşurken, hakiki bir il başkanının… Ki el hayâ vel iman, bizim genel başkanımız cezaevinden o kıratta bir açıklama yaptı. Sen üç dört ihale kaygısıyla buralardan bir şey devşirmeyi umuyorsan vallahi bu zillete değmez.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddinizi bilin Beyefendi. Haddinizi bilin, yalan konuşmayın!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Senin ceddin bu zillete tenezzül etmedi.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Sana yakışmaz bunlar. Yakışmaz bunlar sana. Haddini bil!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale edin.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil! Yalan yanlış şeyler söyleme. Konuşma!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin. Sonra söz gerekirse söz veririm. Lütfen…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - İki saattir bize dönüp konuşuyordun. Nasıl bir tahammülsüzlük bu? Sen iki saattir bize saydırıyordun.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Ben bugüne kadar bu Mecliste efendiliğimden ve saygımdan hiç taviz vermedim. Ama sahtekârlık ve yalancılık yapıyorsun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine! Otur yerine!

BAŞKAN - Sayın Erol, lütfen…

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Söylediğin her şey yalan. Senin gibilerden çok gördüm ben.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine!

BAŞKAN - Lütfen Sayın Erol…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Merak ediyorsan gel sana anlatırım.

BAŞKAN - Sayın Önder, siz de Genel Kurula hitap edin.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Nişantaşı'nın barlarında eğlenmeye benzemez bu. Haddini bil!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sen gel, ben sana anlatırım. Otur yerine!

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine!

BAŞKAN - Sayın Erol, lütfen… Lütfen, müdahale etmeyelim.

Sayın Önder, Genel Kurula hitap edin lütfen.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Cesaret bahsinde, sana aslanım…

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Cesaret iftira değildir.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bana bak aslanım, cesaret bahsinde…

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil, konuşmana dikkat et. Senin karşında başka kimse yok, haddini bil!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - …bizim cesaretimizin zekâtı seni Aslan Yürekli Richard yapar, sen boş ver, geç onu.

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Önder'in iddiaları üzerine kürsüye gelerek yanıt verdi.

Erol'un Meclis tutanaklarında yer alan yanıtı şöyle: Sayın Başkanım, biraz önce hatip Sırrı Bey'in konuşmasına yerimden müdahale ettiğim için bütün Genel Kuruldan özür diliyorum çünkü milletvekili seçildiğim günden bugüne kadar Meclis nezaket kurallarına özen gösteren birisi olarak davranışlarda bulunmayı tercih eden birisiyim. Oturduğum yerden ilk defa müdahale ettim, özür diliyorum, hatipten de özür diliyorum. Çünkü hatibin kişiliğini bir an unuttum. Sırrı Bey gerçekten iyi bir senarist, iyi senaryo yazıyor. Bununla ilgili de kendisi, tabii, geçmiş görevlerinden ve verilen sorumluluklardan dolayı Apo'nun FETÖ'ye ilk selam gönderdiği kişi, FETÖ'nün -rahatsızlığından dolayı- Sırrı Bey’in kendisine gazete ilanında teşekkür ettiği kişi.

Bizim bölgemizde en derin sorunlardan birisi itirafçılıktır yani eğer sizin karşıtınız birisi varsa, ondan korkuyorsanız, size karşı aykırı bir davranış gösteriyorsa sizin onun üzerinde yalan suçlamalarla itirafçı olup onu kontrol altına almanızdır.

Sırrı Bey, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri Kandil'de değil, ön seçimle belirlendi. O ön seçimle seçilen milletvekillerinden birisi de biziz. Kandil'de bizim adımız geçtiği zaman devletimize, milletimize, bayrağımıza bağlılığımızla geçer; ihanetimizle geçmez. Siz herhâlde ya adayları karıştırdınız ya isimleri karıştırdınız.

Ayrıca, biz sizi İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığınızdan da tanırız. Sizinle ilgili konuşulacak çok şey olursa kuliste ben de size çok şey anlatırım ama ben konuşmamda hiç kişisel bir yorum yapmadan, kişisel bir değerlendirme yapmadan siyasal bir değerlendirme yaptım ve milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasının da yanlış olduğunu, düşürülmesinin de yanlış olduğunu söyledim. Yani ben siyasal bir değerlendirme yaptım, ben kimsenin kişiliğiyle falan uğraşmadım ve benim kendi yaşamla ilgili, kaygımla ilgili bir endişemi paylaştım.

Ayrıca, ben bu Mecliste maaşını seçildiği günden beri öğrencilere burs olarak bağışlayan birisiyim yani maaşımı gidip Nişantaşı'nın, Taksim'in eğlence yerlerinde harcayan birisi de değilim, ben kimin ne olduğunu da biliyorum ama bunu bu boyutta değerlendirmek istemem. Kandil'de, Dolmabahçe'de. Siyasette nezaketin, hoşgörünün olması gerekir. Ben sizin kaygınızı anlıyorum çünkü 7 Haziranda Tunceli'den milletvekili seçilmemişti, 1 Kasımda elinizden milletvekilliğini Cumhuriyet Halk Partisiyle alan tek milletvekili benim. Ve biz, yürüyüşümüzle ve mitingimizle önümüzdeki dönem Tunceli Belediye Başkanlığını da alacağız. Sizin kaygılarınızı anlıyorum.

Cesaret, her yerde yürümek değildir. Bana demin dediniz ki: "Ben size göğsümü gererim." Peki, o kadar cesursanız sizinle birlikte Necmettin öğretmenin mezarını ziyarete gidelim ve ailesini ziyaret edelim.

Hepinize saygılar sunuyorum.