Geçen yıl Adana’da gerçekleştirilen 23. Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film ödülünü kazanan yeni filmi “Koca Dünya”, yönetmenin dünyasına hakim olanlar için hiç de şaşırtıcı bir film değil. Yine görüntüleriyle, ince çalışılmış sesleriyle, iyi oyunculukları ve insanı düşünmeye iten sahneleriyle hemen izlenip unutulacak bir film değil kesinlikle.

Film yetimhanede büyüyen ve kardeş olduklarına inanan iki gencin, Ali ve Zuhal’in kendilerini tehdit eden her şeyden kurtulma çabalarını anlatıyor. Ali, Zuhal’i yanında yaşadığı tacizkâr ailenin elinden çekip alır ve birlikte doğaya sığınırlar. Ancak onlara bu koca dünyada kötülükten saklanabilecekleri pek fazla yer kalmamıştır!

koca_dunya_1

Ormanda yaşamaya başlayan Zuhal ve Ali için ilk günler güzeldir, doğayla başbaşa ve mutludurlar. Dış dünyanın tehlikelerinden uzaktırlar. Ama bir süre sonra özellikle Zuhal için doğa giderek daha da zorlayıcı bir hale gelmeye başlar. Ali çalışmak için gittiğinde Zuhal ormanda bir deliyle, bir keçiyle, yaşlı bir kadın ve onu arayan oğullarıyla, bir mandayla karşılaşır. Bunlar her ne kadar yönetmenin ısrarla bir şeyin metaforları olmadıkları söylense de, algısı açık seyirciler için yerlerini bulan masalsı buluşlar. Ali ve Zuhal’in hali de “Hansel ve Gretel”i çağrıştırmıyor değil zaten. Diğer yandan sonlara doğru akıllara “Külkedisi” de gelmekte. Hikayenin ilk perdesi, Ali’nin İstanbul’dayken bir fahişenin kollarında teselli arıyor oluşu, sonrasında da kasabadaki bir panayırda falcı kızla yakınlaşması da Yeşilçam melodramlarını çağrıştırıyor açıkçası.


koca_dunya_2

Çocukların kendilerine büyüklerden ve şehirden uzak bir yaşam kurma hayalleri ama diğer yandan dış dünyayla iletişim kurma gerekliliği başlıbaşına bir çelişkiyi işaret etmekte. Erdem önceki filmlerinde de bunun zorluğuna dikkat çekmiş bir yönetmen. “Koca Dünya”, tıpkı “Hayat Var”daki gibi bozuk aile içi ilişkilerin ve toplumsal baskının, gençlerin (hatta ergenlerin) tam da kendilerini bulma/keşfetme zamanlarındaki iç karmaşalarına nasıl katkıda bulunduğunu ve onları çıkışı bulma konusundaki karışıklıklarını/kayboluşlarını gösteriyor. Bu travmatik savruluşların bugünün Türkiye’sinin başlıca sorunlarından bir tanesi olduğunu günbe gün görmekteyiz. Kuşkusuz bu çılgın tekinsizlik içinde büyümek, zarar görmeden hayatta kalabilmek, sevgiye ve şefkate erişebilmek artık eskisinden çok daha zor. Bu koca dünyada zaten her birimiz böylesi bir arada kalmışlık hissi içinde, bir şefkat arayışında bulmuyor muyuz hiç kendimizi?

“Koca Dünya” Reha Erdem’in sinemasına alışık olanlar için gerçekten de tatmin edici bir film. Sadece güçlü temasıyla değil Erdem’in ikinci filminden itibaren aralıksız çalıştığı Florent Henry’nin olağanüstü görüntü çalışmasıyla da akıllarda yer edinecektir. Zuhal rolünde birkaç ay önce izlediğimiz “Tereddüt”teki oyunuyla da dikkat çeken Ecem Uzun ve Ali rolünde de ilk kez kamera karşısına geçen Berke Karaer’in performansları filmi güçlendirmekteler. Şahsen tek rahatsızlığım filmde çok fazla tekrar edilen tema müziği.  Sınırlı sayıda salonda gösterime çıkmış olsa da, izleyicileri düşünmeye sevk eden, hayal dünyası kuvvetli ve güçlü bir atmosfere sahip “Koca Dünya”yı has sinemaseverlere öneririm..

4 yıldız
Koca Dünya
Yönetmen: Reha Erdem
Oyuncular: Ecem Uzun, Berke Karaer, Melisa Akman
101 dakika, 13+

Şirinler’e yeni katılanlar var!

Belçikalı çizer Peyo’nun yarattığı çizgi roman kahramanları Şirinler, 1980’lerde popüler bir çizgi diziye dönüşmüş ve Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi büyük ilgi görmüştü. “Şirinler” hakkında yapılan tartışmalarla da ünlüdür. Bir köyde yaşayan ve farklı özelliklere sahip olsalar da birbirlerine çok benzeyen, aynı hayat standartlarına sahip küçük mavi yaratıklar oldukları için sosyalist bir ütopya olarak da okundu. Onları yoketmeye kararlı olan kötü büyücü Gargamel kapitalizmi simgelerken, onun şirinlerin arasına soktuğu, sarışın dişi şirine de kimileri için kadın korkusu anlamına geldi. Ancak Şirine, Şirin Baba (Karl Marx mı yoksa?) tarafından iyi bir karaktere dönüştürülmüştür yani ‘ehlileştirilmiştir’. Gelgelelim bazı sosyologlar da tam tersine “Şirinler”i tamamen ırkçı ve totaliter bir topluluk olarak yorumlamaktadırlar.

smurfHollywood iki sinema filmiyle yeni kuşağa, köylerinden uzaklaşan şirinleri modern çağın şehir ortamlarında geçen maceralarıyla sundular. Ancak bu üçüncü filmi tümüyle onların evreninde ve tamamen animasyon olarak oluşturmaya karar vermişler. Üstelik Şirine, bu hikayedeki tek dişi karakter de değil!

Şirinler çocuklar için hayli sevimli olan bu üçüncü filmde, Şirine sayesinde gizli bir şirin köyünün daha olduğunu keşfederler. Tabi ki Gargamel de bir süre sonra bu bilgiye erişir ve bildiğimiz kaçma kovalamaca yine başlar. Özellikle de asma köprüde ve nehirde geçen sahnelerin teknik başarısı göz doldurucu. Fotoğraf çeken böcek esprisi de çok komik.

Belki büyükler için fazla çocuksu gelebilir ama çocukların eğlenebileceği bir hikayesi ve akışı var filmin. Yeni katılan kız şirinler sayesinde kız çocuklarının da filme öncekilere göre daha çok angaje olabileceklerini söylemek mümkün. Tabi bu aynı zamanda satılacak daha çok oyuncak demek!  Yalnız, finale yakın bir sahnede Şirine’nin yaşadığı bir şey geçici bir üzüntü yaratabilir üzerlerinde, hazırlıklı olun.

3 yıldız
Şirinler: Kayıp Köy
Yönetmen: Kelly Asbury
89 dakika