ANALİZ

Televizyon ekranlarından ve gazetelerden izliyorsunuzdur. Güney illerimizdeki sınır kapıları bayram ziyareti için ülkelerine gitmek isteyen Suriyelilerle dolu. Akın akın ülkelerine gidiyorlar. Geri dönmüyorlar, sadece bayram tatili yapmak ve yakınları ile hasret gidermek istiyorlar.
Bayramdan sonra aynı şekilde geri dönecekler.
Peki, bu nasıl oluyor?
Bu insanlar ülkelerindeki “kan ve vahşet” yüzünden kaçmamışlar mıydı? Zalim Esad (Esed) bu insanların üzerine bomba yağdırıyor, sağ kalanları işkenceden geçirmiyor muydu?
Haberimiz olmadan Suriye’de galiba bayram ateşkesi ilan edildi. Zalim ve katil Esad kaçan halkına “Gelin bayramda yakınlarınızı görün, onlarla helalleşin” falan dedi herhalde ki bizdeki Suriyeliler pür neşe Suriye’ye gidiyor.
Ayrıca insanın aklına ister istemez şu da takılıyor. Buradaki Suriyeliler akrabalarını, yakınlarını görmek için Suriye’ye gidiyorsa demek orada yaşayabilenler var. İyi de onlar zalim ve katil Esad’ın bombalarından, işkencelerinden nasıl kurtulmuşlar. Ya da onların kaçanlardan ne farkı var ki hiçbir eziyete uğramadan yaşamlarını sürdürebiliyorlar?
Bir savaştan, kan ve zulümden kaçanlara elbette kucak açmak vicdani görevimizdir. Ki bunu bugüne kadar hakkıyla da yaptığımıza inanıyorum.
Ama Suriyelilerin alay eder gibi “bayram ziyareti” yapıp sonra da geri dönecek olmaları bizi “salak yerine koymak” değildir de nedir?
Eğer Türkiye’deki Suriyeliler ülkelerindeki yakınlarını görmek için oralara gidip gelebiliyorlarsa demek ki güvenlik sağlanmıştır artık. O halde Suriyeliler neden kendi vatanlarında kalmazlar da yine bize dönerler?
Anlaşılan Suriyeliler için Türkiye’de yaşamak daha cazip. İktidar da belli ki Suriyelilerin kalmasından rahatsız değil. Çünkü artık vatandaşlık işlemlerine de hız verildi, her vatandaş Suriyeli aynı zamanda potansiyel AKP seçmeni demektir.
İktidar biraz daha fazla oy almak için Türkiye’nin sosyolojik dengelerini bile bozmaktan çekinmiyor.

BUNU YAZMAK GEREK

Dedenizin tapulu malıysa gidip alın o zaman


Son zamanların modası Osmanlı padişahı Abdülhamid’in torunları olarak ortaya çıkanların “eksantrik açıklamalar” yapmaları. Genç bir kadın çıkmıştı torun olarak, AKP propagandası yapmak için günlerce ekranlarda gezdirilmişti.
Yine Abdülhamid’in torunu olarak ortaya çıkan Orhan Osmanoğlu , Konya’da Meram Belediyesi’nin “Abdülhamid Han’ın İzinde Atiyye-i Seniyye” projesinin kapanış programına katılmış.
Sultan Abdülhamid’in Gazze ve Kudüs’ün etrafında bulunan birçok toprağı kendi parasıyla satın aldığını söyleyen Osmanoğlu, şöyle konuşmuş; “Filistin’den toprak alma 1880’lerde başladı. Sultan, Gazze’ye çok önem verdi. Bunu sadece Filistin’de değil o coğrafyadaki birçok yerde yaptı. Halep’in kuzeyi ve El-Bab Sultan Abdülhamid’in tapulu malıdır. Bizim elimizde bazı belgeler var o kadar hassas yerleri satın almış ki Sultan, Kudüs’ün etrafının neredeyse tamamını almış. Musul ve Kerkük’ü Lozan da kaybettik ama tapuları hala Sultan Abdülhamid’in üzerinedir.”
Ne demek istiyor bu 4’üncü kuşak torun Orhan Bey? Halep’in kuzeyi El Bab dedesinin tapulu malıymış. Madem öyle “Musul ve Kerkük’ü Lozan’da kaybettik” diyerek iktidara yaranacağına gitsin Esad’a “Ver toprağımızı işte tapusu” desin.
Osmanlı elbette geçmişimiz, hatasıyla sevabıyla bizim tarihimiz ve elbette hepsini sahipleniriz, ama son zamanlarda “torun” sıfatıyla ortaya çıkanların bu saçmalıkları insanı ister istemez öfkelendiriyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Sertap Erener o başkan AKP’li olsa aynı tepkiyi verir miydi?


Ünlü sanatçı Sertap Erener geçtiğimiz günlerde Çatalca Belediyesi’nin bir etkinliğinde sahne aldı. Erener sahne ile seyirciler arasında geniş bir boşluk olduğunu görerek buna tepki gösterdi ve halkı yanına çağırdı.
Çatalca’nın CHP’li belediye Başkanı Cem Kaya ise sahneye çıkarak bu boşluğun güvenlik gereği olduğunu belirtti ve Sertap Erener’in kendi davetlileri olduğunu bu nedenle kurallara uyması gerektiğini söyledi.
Erener ise bunun üzerine seyirciyi “sahneye çıkmaya” davet etti. Belediye Başkanı’ndan da sahneyi terk etmesini istedi.
Bana göre belediye başkanı güvenlik konusunda fazla hassasiyet göstermiştir.
Buna karşı Sertap Erener’in tutumu da nezaketten çok uzaktır.
Ancak şunun cevabını çok merak ediyorum; “Sertap Erener eğer belediye başkanı CHP’li değil de AKP’li olsa aynı nezaketsizliği ve cesarete gösterebilir miydi?”
Hiç sanmıyorum. Çünkü AKP’li bir belediye başkanı Sertap Erener’in sözlerinden sonra asla o sahneden inmez sanatçıyı yaka paça indirtirdi. Ayrıca yandaş medya da anında Sertap Erener hakkında yıpratma, karalama yayını ile “Bu kadını artık hiçbir belediye sahneye çıkarmasın” kampanyası başlatırdı. Bunu herhalde Sertap Erener de biliyordur ve başkan AKP’li olsa asla bu riske girmezdi. Ama başkan CHP’li olunca nazik davranacağını ve sahneden ineceğini biliyordu mutlaka. Bu nedenle çok rahat hareket edebildi.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Dur CHP; bu ne öfke biraz sakin olun


Yandaş yalaka medya CHP’nin Çanakkale’deki Adalet Kurultayı’na katılanların, gece içki içtiklerini yazmış. Vay efendim şehitlerin yattığı bu kutsal topraklarda nasıl içki alemleri yapılırmış. CHP de fena halde korkuya kapılmış. İçki içenlerin derhal partiden ihraç edileceğini açıklamış.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan şöyle demiş; “Kendini bilmez birkaç kişinin, Çanakkale şehitlerimizin aziz hatırası ve Adalet Kurultayı’nın ruhuna tamamen aykırı bu davranışı kuşkusuz bin bir emek, güçlük ve fedakarlıkla kurultaya katılan binlerce vatandaşımızı ve bizleri derinden yaralamıştır. Alkol aldığı tespit edilen bu üç kişi derhal kamp alanından çıkarılmış, bir daha girişleri yasaklanmıştır. Ayrıca parti üyelikleri de tespit edilen bu kişilerin ihraç işlemlerine başlanmıştır.”
Tamam anladık daha başından “bu etkinlikler sırasında içki içilmeyecek” diye yasak konmuş. Ama üç dört kişi her şey bittikten sonra bu yasağı çiğnemiş. Yandaş yalaka medya da bunu dile dolamış.
Bu kadar panik yapmanın alemi var mı? Sırf yandaş yalakalar saldırdı diye şehitler edebiyatına sığınmak CHP’ye yakışır mı? Üç tane partiliye sanki Kabe’de içki içmiş muamelesi yapılması herkesin önünde hakaretler yağdırılması ne kadar ayıp. Madem kurultay boyunca içki içmek yasaktı, içki içenlere gereken ceza elbette verilir ama böyle davul zurna ile olur mu? Ayrıca CHP yöneticileri farkında mı bilemiyorum, saray sivil darbe yaparak Türkiye’nin tapusunu tamamen üzerine geçirdi. İçki içenlere gösterilen tepkinin yüzde biri henüz bu darbe karşısında gösterilmedi.

Bana iki gün izin lütfen


Herkes bayram tatilinde. Ama biz yine buradayız. Bayramda da sizlerden ayrı kalmayacağım. Ama bayramdan önce iki gün izin istiyorum sizlerden. Çarşamba ve perşembe günleri bu köşede yazım olmayacak. Cuma günü zaten kendi haftalık izin günüm. cumartesi günü yine birlikte olacağız.
Şu havalar soğumaya başlamadan önce kızımla birlikte başbaşa üç gün daha geçirmek istiyorum.