Atatürk düşmanlığı almış başını gidiyor. Sahte belgelerle, yalanlarla Atatürk sevgisini ortadan kaldıracaklarını sananların hevesleri kursaklarında kalacak ama her konuda konuşan bazı devlet yetkilileri, Atatürk’e hakaret edenler için “Siz ne biçim konuşuyorsunuz” demediği için bu kişiler televizyonlara çıkarılıyor, kin kusmalarına, düşmanlık yaratmalarına, toplumu ayrıştırmalarına yol veriliyor.
Atatürk’e, manevi kızına sözleriyle en büyük saygısızlığı yapanlarla ilgili cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunuluyor ama sonuç yok. Herkesin gözaltına alındığını bildiği sözde tarihçi, eski polis Süleyman Yeşilyurt gözaltına da alınmış değil. Atatürk’e hakaret edenler hakkında zamanında işlem yapılmış olsaydı, bu kişilerin televizyonda kin kusmalarının da önüne geçilmiş olurdu.

12saygibelge15cm

6 AY ÖNCESİNE GİDELİM

12 Kasım 2016 tarihinde Süleyman Yeşilyurt, bir televizyon kanalında konuşuyor. Atatürk ile ilgili sözlerinin hakaret, iftira, yalan ve aşağılayıcı olduğunu öne süren Güneydoğu gazisi Tarkan Yılgün, hem gazi, hem Mustafa Kemal’in askeri, hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak 24 Kasım 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulundu.
Bir sonuç çıkmayınca Adalet Bakanlığı üzerinden Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmek üzere 17 Nisan 2017 tarihinde Başbakanlık İletişim Başkanlığı’na dilekçe gönderdi. Süleyman Yeşilyurt’un, Atatürk’ü, manevi kızı Afet İnan’la sevgiliymiş gibi lanse ettiğini, bu hakaretin cezasız kalmaması gerektiğini belirtti ve şikayetini yineledi. Şikayetlerinden hâlâ sonuç almış değil.

“BÜYÜKLÜĞÜNÜ ETKİLEMEZ”

Yargıtay’ın önceki kararlarında, Atatürk’e hakaret edenlerle ilgili her Türk vatandaşının şikayetçi olabileceği, tazminat davası açabileceği, ceza davası açmaya taraf olabileceği yer alıyor.
Gelelim son olaya... Büyük Önder Atatürk’ün hayata gözlerini yumuşunun 75. yıldönümünde dinci bir gazeteye verilen ilanda Atatürk’ün hatırasına basın yoluyla hakaret edildiği gerekçesiyle Avukat Veysel Kırıcı’nın da aralarında bulunduğu 14 yurttaş şikayetçi oldu.
Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İlan Türk kamuoyu açısından ne kadar rahatsız edici, şoka uğratıcı olsa da, çok seslilik ve düşünce açıklama bağlamında, demokratik toplum açısından hakaret olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, bu şekilde tartışma konusu yapılmasının Ulu Önder’in büyüklüğünü etkilemeyeceği, aksine büyüklüğünün ortaya çıkmasını sağlayacağı anlaşılmakla suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” sonucuna vardı ve sanıklar hakkında beraat kararı verdi.

SUÇTAN ZARAR GÖRMEDİNİZ Kİ...

Bundan sonrası ise daha da ilginç... Onur Cingil, Oğuz Karataş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sağladığı olanaklarla avukat olan Veysel Kırıcı, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden kişilerin beraat etmesini Türk Milleti’nin evladı bir hukukçu olarak kabul edemediği için kararı temyiz ettiler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine Cumhuriyet Savcısı Atıf Moğulkoç imzasıyla 6 Nisan 2017 tarihinde Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığı’na gönderilen 2014/315561 sayılı tebliğnameyi okuyalım:
“Dosya incelendi. Sanıklara atılı bulunan ‘Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret suçundan doğrudan doğruya zarar görmeyen şikayetçinin, davaya katılma ve hükmü temyiz etme yetkisi bulunmadığından temyiz isteminin CMUK’nın 317. Maddesi gereğince REDDİNE...”

EMANETE SAHİP ÇIKTILAR

Savcılık tebliğnamesinde aynen böyle yazıyor. Avukat Veysel Kırıcı’nın anladığı da “Atatürk’e hakaret ettilerse sana ne! Suçtan zarar gören sen değilsin. Davaya da katılamazsın, temyiz de edemezsin!” oluyor. Kırıcı bize şunları anlatıyor:
“Atatürk’ün hatırasına hakaret edenlere karşı hukuki haklarını kullanmak her Türk vatandaşının olduğu gibi benim de hakkım ve hatta görevimdir. Bu görevi bana mevcut Anayasa’mız da vermektedir. Atatürk’e alenen hakaret suçundan dolayı doğrudan doğruya zarar gören, şikayetçi olma hakkı bulunan kimdir? Ata’mıza hakaret edenlerin cezalandırılmasını talep edebilmek için Ata’mızla nesep bağımız olması mı gerekmektedir? Şu an Ata’mızla nesep bağı olan hiç kimse hayatta olmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na göre Atatürk’e hakaret etmek artık serbest midir?”
Atatürk, Türk Milleti’nin maneviyatı, geçmişi ve geleceğidir. Ona yapılan hakaretten Türk Milleti’nin her bir ferdi zarar görür. Bu millet de emanete son nefesine kadar sahip çıkar. Bu da unutulmasın. Savcılığın tebliğnamesine karşın Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin nasıl bir karar vereceğini bekleyelim, görelim...