Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek sözünde durup cumartesi günü istifa ederse, kendisini ve birilerini korumak adına bu istifanın gerçekleştiği düşünülecek. Karar değiştirip istifa etmezse, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediyeyi müfettiş kıskacına alacak. Gökçek müfettişlere karşı da mutlaka önlemini almıştır.
Belediye Meclisi toplantısına Gökçek yılda ya iki, bilemediniz üç kez katılır. O da bütçe sunumu ve faaliyet raporuyla ilgili oluyor. Konuşuyor, muhalefetin ne diyeceğini beklemeden hemen ayrılıyor. Katıldığı bir toplantıda CHP Grup Başkanvekili Doğan Yılmazkaya, Gökçek tam ayrılırken bazı örnekler sıraladıktan sonra “Fetullah Gülen ve onlarla bağlantılı şirketlere daha neler verdiniz?” dedi ve bunları açıklamasını istedi. İstifa ettirilen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Ne yaptımsa Başbakan’ın bilgisi dahilinde yaptım” demişti. Gökçek de bu konuda “Ne yaptımsa, Belediye Meclisimizin aldığı kararlar doğrultusunda yaptım” deyip geçiştirdi.

ASIL HİKAYE ŞİRKETLERDE

Toplantılara katılmadığı için tabii ki Belediye Meclis kararlarında Melih Gökçek’in imzası yok. Hakkında soruşturma açıldığında, “O kararda benim imzam yok” deyip kendisini savunacak. Aslında Gökçek’in özellikle imar konuları başta olmak üzere kritik hiçbir kararda imzası bulunmuyor. Bir soruşturma açıldığında bu Gökçek’i kurtarmaya yeter mi bilemeyiz.
Belediye Meclisi, yapılacak işlerin belediyeye bağlı şirketlere verilmesini kararlaştırıyor. Örneğin hafriyat işini verdiniz belediyenin ANFA şirketine. Belediyenin, kendi şirketine iş yaptırmasına CHP’liler de karşı çıkmıyor ama durum daha sonra öyle bir farklılaşıyor ki...
Örneğin, ANFA şirketinin aldığı iş, bu şirket tarafından Gökçek’in desteklediği Osmanlıspor’a veriliyor. Onlar da üçüncü şahıslara bu işi veriyor. İşte, olan da bundan sonra oluyor. Ankara’nın asfalt, kaldırım işlerini sadece ve sadece Söğüt İnşaat yapıyor. Çünkü şartname onlara göre hazırlanıyor ve başkalarının o işi alması şartnameye göre mümkün olmuyor.

SÖYLENTİSİ DE ÇOK OLUR

Melih Gökçek’in öyle ya da böyle zamanı dolmadan başkanlığı bırakacağı ya da bıraktırılacağına inanılıyor. O yüzden, Gökçek ailesiyle ilgili de değişik yerlere ihbarlar yapılıyor. Fetullah bağlantılı şirketlere verilen arsalar, sağlanan rantlar anlatılıyor. Söylentiler o kadar yaygın ki, sanırsınız tüm Ankara Melih Gökçek’in. Nerede kaç evi bulunduğundan otellerine kadar bir şeyler söyleniyor. Deniliyor ama bunların hiçbirinin kanıtı yok.
Dün bir meslek büyüğümüz, Osman Gökçek’in, babası için Dikmen Vadisi’nde “Kartal Yuvası” hazırladığını belirtti ve şunları aktardı:
“Dikmen Vadisi Projesi birinci etap başlangıcındaki ‘ikiz kule’leri birbirini bağlayan blokların köprü bağlantısında iki yıldır süren inşaat ve yenileme çalışmaları nihayet sona erdi. Bundan 3 yıl önce ‘Türkiye Gençlik Kulübü Federasyonu’ pankartları asılan ve gençler için kurslar düzenlenen ikiz kulelerin altındaki üç katlı mekanda, iki yıl önce inşaat çalışmaları başladı. Kuleleri bağlayan 200 metreye yakın köprü alanında yeni mekanlar yaratıldı. Isıtıcı donanımları inşaa edildi. Bu arada aynı alana 6 adet asansör yapıldı.
İnşaat boyunca belediyenin araçlarından zaman zaman yararlanıldığı gözlendi. En son olarak ise inşaatı tamamlanan ‘Kartal Yuvası’nı çağrıştıran bu mekana ulaşmak için yollar asfaltlandı. Belediye şirketi Metropol İnşaat A.Ş. önünden geçen yol bağlantısında ise park içindeki bazı ağaçların izinsiz kesildiği gözlendi.
Belediyeye bağlı Metropol İmar A.Ş.’nin sorumluluğundaki bu alanda Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in yaptırdığı bu yeni alan için milyonlarca lira harcandı. Harcanan paraların kime ait olduğu bilemiyorum.”

VAZİYET ALIYORLAR

Gökçek’e bu iddiaları sorup doğrulatmak mümkün olmuyor. Kısa süre öncesine kadar herkese cevap yetiştirmeye çalışan Gökçek, uzun aradan sonra dün gece attığı tweetle cumartesi günü istifa edeceğini duyurdu. Düne kadar etrafında pervane olanlar da, gidişata göre vaziyet almaya başladı.
Hele bir başkanlıktan istifa etsin ya da alınsın siz ondan sonra görün gümbürtüyü. Gökçek’le ilgili haklı-haksız şikayet yağacaktır. Düşene bir tekme atmak da Türk insanının genel karakteridir. İşte, bunu yaparken asla kimseye haksızlık yapılmamalı, iftira edilmemeli. Çünkü, bu ülke Ergenekon, Balyoz, Oda TV, İzmir-İstanbul casusluk gibi onlarca iftira, yalan, sahte belgelerle açılmış davalara sahne oldu. Türkiye, artık bunları kaldıramıyor. Herkes için hak, hukuk, adalet gerekiyor.