ABD’de görülen Zarrab davasında çok ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Türkiye, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın New York’ta tutuklanmasını konuşuyor.
Oysa çok yakın zamanda Zarrab davasıyla çok yakından ilişkili bir isim daha yakalandı.
Hem de ne yakalanmak! Tam bir “insan avı” şeklinde...
Yakalanan isim, Zarrab ve İran’daki ortağı Babek Zencani’yle birlikte bir yandan İran ambargosunu delip, diğer yandan İranlıları da dolandıran çetenin üçüncü kilit ismi Ali Reza Monfared.
Monfared, tıpkı Zarrab ve Zencani gibi İran vatandaşı... Ancak Reza’nın Türkiye ve Makedonya pasaportları taşımasına benzer şekilde Monfared’in de “Dominik Cumhuriyeti diplomatik pasaportu” var.
Bu “diplomatik pasaport” kendisini kurtarmaya yetmemiş olacak ki, Monfared, Interpol tarafından Dominik’te tespit edildi. Havana’da gözaltına alınıp, buradan Rusya’ya gönderildi. Rusya da Monfared’i İran’a teslim etti.
Monfared, ABD tarafından da Zarrab davasıyla bağlantılı olarak aranan isimlerden biri.
Ancak Sovyet döneminde çok kullanılan Havana-Moskova bağlantısı çalıştırılarak, Monfared Amerikan adaletinin radarından çıkarıldı, Tahran’a gönderiliverdi.
Şimdi İran’da, bu kez Monfared için yeni mahkeme süreci başlıyor. Tıpkı Zencani gibi, Monfared de idamla yargılanacak.

ZARRAB’IN İŞİ ARTIK DAHA ZOR

Türkiye, Reza Zarrab davasını 17-25 Aralık soruşturması bağlantıları nedeniyle yakından izliyor.
Ancak şu unutulmamalı:
ABD’deki Zarrab davası bir “Türkiye davası” değil. Doğrudan ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarıyla ilişkili. Türkiye ise Zarrab’ın kurduğu şirketler aracılığıyla bu yaptırımların delinmesinde rol oynayan ülkelerden sadece bir tanesi.
Monfared’le birlikte, çetenin “Latin Amerika ayağı” ortaya çıkmaya başladı. Kanada, Rusya, Malezya ve hatta Çin de, bu çetenin “faaliyet alanları” arasında yer alıyor. Çeteyle ilgili bulunan her yeni bağlantı, dallanıp budaklanıyor, yeni bağlantılar ortaya çıkarıyor.
Çıkan her bağlantıyla da Zarrab’ın “itirafçı” olma ihtimali de, itirafçı olsa bile alabileceği ceza süresi de artıyor.
AKP hükümeti ise hâlâ Zarrab davasının “FETÖ bağlantılı” olduğu konusunda ısrarlı...

Bharara neden görevden alındı?


Washington bugünlerde Zarrab davasını açan Savcı Preet Bharara’yı tartışıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, seçilir seçilmez, o dönemde New York Güney Bölge Federal Başsavcısı olan Bharara’yla görüşmüş ve kendisinden “görevine devam etmesini” istemişti.
Ancak ne olduysa oldu, Trump dört ay içinde fikir değiştirdi. Ve kısa süre önce sürpriz bir kararla Bharara’yı görevden aldı.
Türkiye kamuoyundaki algının aksine bugünlerde yaşanan tartışma, Bharara’nın görevden alınmasının Zarrab davasıyla hiç ilgisi olmadığını düşündürüyor.
Washington’daki, giderek büyüyen “Bharara tartışması” özetle şöyle:
Amerikalı 3 senatör ABD Başkanı Donald Trump’a bir mektup yazarak, “görevde kalacaksın” dediği Bharara’yı neden kovduğunu sordu. Ardından aynı mektuba 6 senatör daha imza attı, sayı 9’a yükseldi.
Mektupta sorulan sorular Bharara’nın son dönemde açtığı yeni bir soruşturmayla ilgili.
Soruşturma, Trump’ın göreve başlar başlamaz Sağlık Bakanı olarak atadığı Tom Price’ın “borsa işlemleri” konusunda...
Price, Sağlık Bakanlığı’na atanmadan önce ABD Kongresi’nde Atlanta vekili olarak görev yapıyordu. Senatörlerin mektubunda, Bharara’nın açtığı soruşturmanın da, Price’ın vekillik döneminde yaptığı borsa işlemlerine yönelik olduğu ifade edildi.
Mektupta yer alan iddialara göre; Trump’ın sağlık bakanı vekil olduğu dönemde “konumunu kullanarak aldığı gizli bilgiler ışığında borsa işlemleri yapmış ve kâr sağlamış” olabilir.
Ve Trump’ın da, “görevde kalacaksın” dediği Bharara’yı, sırf bu soruşturma nedeniyle görevden almış olduğuna dair kuşkular var.
ABD’de çok ilginç siyasi gelişmeler kapıda...
Elbette bundan, bir şekilde, Türkiye de etkilenecek gibi görünüyor.
Bakalım...

Amerikalı bakanın ilginç ziyareti


Trump yönetiminin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson geçen hafta Ankara’daydı.
Amerikalı bakanla görüşmelerin en ağırlıklı konularından birini de, ABD’de bulunan FETÖ lideri Fethullah Gülen’in öncelikle gözaltına alınması, ardından da Türkiye’ye iadesi oluşturdu.
Buna karşılık Tillerson’un da Türkiye’de çok yakından ilgilendiği bir dava oldu:
Amerikalı bakan da sarayda, Çankaya Köşkü’nde, Dışişleri Bakanlığı’ndaki temaslarında, aralık ayında İzmir’de tutuklanan Amerikalı bir papazın durumunu gündeme getirdi.
Tillerson, Ankara’daki görüşmelerinden hemen sonra da, sessiz sedasız papazın eşiyle buluştu. Amerikalı yetkililer, Tillerson’un papazın eşine Türk hükümetiyle Brunson’un durumuyla ilgili yaptığı görüşmeler konusunda bilgi verdiğini aktardılar.
İşin en ilginç kısmı ise şu...
Tillerson’un durumunu yakından izlediği, İzmir’deki Protestan cemaatine ait Diriliş Kilisesi’nde papaz olan Brunson, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklanmış durumda...
Yani Türk yetkililerin “Fethullah Gülen’i iade edin” dediği Amerikalı bakan, Ankara’da “FETÖ sanığının eşiyle” buluştu.
Karışık işler...

ANKARA FISILTISI

Cumhurbaşkanı yine ağlayacak mı?


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldikten sonra Türkiye’de gerçekleşen her kilit seçimden önce, farklı nedenlerle duygulanıp tutamadığı “gözyaşları”yla anıldı.
Referandumun artık neredeyse tek gündem maddesi olduğu Ankara kulislerinde de, Erdoğan’ın 16 Nisan’dan hemen önce “gözyaşlarına hakim olup olamayacağı” konuşuluyor.
Erdoğan başbakanlık döneminde;
2004 yerel seçimleri öncesinde dinlediği bir türküden dolayı;
2007 seçimleri öncesinde İstiklal Marşı’nı bizzat okuduktan sonra;
2009 yerel seçimleri öncesinde okuduğu bir şiirden etkilenerek;
2010 referandumu öncesi Meclis’te kürsüden okuduğu bir mektubun etkisiyle;
2011 seçimlerinden önce yine Meclis’te okuduğu bir gazete haberi üzerine;
2014 yerel seçimleri öncesinde, televizyonda Mısırlı Esma’nın mektubu okunduğunda;
2015 seçimleri öncesinde Arnavutluk’ta öğrencilerin okuduğu bir şiir üzerine...
Duygulanarak gözyaşlarına hakim olamamıştı.
Ankara kulislerinde, Erdoğan’ı 16 Nisan öncesinde de duygulandıracak, gözyaşlarını tutamamasına neden olabilecek bir olay yaşanıp yaşanmayacağı merakla bekleniyor.
Bizden duymuş olmayın...
Ama bu konuda iddiaya girenler bile var...