AKP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistin'e uyguladığı saldırıların bir numaralı sorumlusunun Birleşmiş Milletler olduğunu kaydederek, "Eğer dünya barışını sağlamak için Birleşmiş Milletler bu görevini yerine getiremiyorsa kendini check etmesi lazım, gözden geçirmesi lazım. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne bakıyorsunuz, zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sevilmez, tabii sevilmez. Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki, ama biz doğruları söylemeye devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan, AKP Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından parti genel merkezinde düzenlenen 7. Geleneksel Büyükelçiler İftarı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, geleneksel hale gelen iftar programında katılımlarından dolayı büyükelçilere teşekkür etti.

Müslümanlar için Ramazan ayının nefis muhasebesinin yapıldığı, insanların kendilerini etraflıca değerlendirdiği bir dönem olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu mübarek ay affetme ve kötülüklerden arında için, yoksulun yokluğunu, açın açlığını en iyi şekilde anlamamız, onlara yardım eli uzatmamız için bizlere fırsatlar sunar. Ramazan ayı bizler için dargınlıkların unutulup, anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığı, aile ve kardeşlik bağlarının güçlendiği, birlik ve beraberlik duygusunun en geniş şekilde hissedildiği gerçekten müstesna bir ay, müstesna bir dönemdir. Maalesef yaşadığımız şu günlerde şöyle kısa bir değerlendirme yapacak olursak, bu temennilerin gerçekleşmediğini görüyoruz. Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Myanmar’a kadar birçok ülkede dinler arası bir çatışma tetiklenmeye çalışılıyor. Suriye’de 200 binden fazla masumun canına mal olan bir iç savaş, dünyanın gözleri önünde tüm vahşetiyle sürüyor” dedi.

“IŞİD DOĞRUDAN VE DOLAYLI OLARAK BİZİ DE ETKİLİYOR”-

Türkiye’de 1 milyon 150 bin Suriyeli sığınmacı olduğunu kaydeden Erdoğan, “Hemen yanı başımızda Irak, hızla Suriye’nin sürüklendiği şiddet sarmalının içine çekiliyor. Filistin’e İsrail’in bu mübarek ayda başlattığı operasyon ne yazık ki 8. gününe girdi. Ve orada da 200’e yakın insan hayatını kaybetti ve bin 750 sivil yaralandı. Ortadoğu’da kimlik siyasetinin tüm çoğulcu hareketlerin üzerine çıktığı bir dönemden geçiliyor. Din ve mezhep ayrımı toplumları ayıran, tehlikeli fay hatları olarak bilerek derinleşiyor” ifadelerini kullandı.
Irak’ta 2006’lı yıllarda yaşanan şiddetli bir mezhep çatışmasından endişe duyduğunu kaydeden Erdoğan, “Biz Irak’ta mezhepsel, dayatmacı ve çatışmacı politikaların ülkeyi nasıl bir uçuruma sürüklediğini muhataplarımıza anlatabilmek için yıllardır adeta çırpınıyoruz. Maalesef ülkenin şuan içinde bulunduğu durum bizim endişelerimizi haklı çıkardı” diye konuştu.
Irak Anayasasında yer alan ilkeler doğrultusunda hareket etmeyen merkezi yönetimin bugünkü tabloya neden olduğunu kaydeden Erdoğan, “Ne yazık ki Irak’ta IŞİD adlı örgütün faaliyetleri bölgeyi olduğu kadar, bizi de doğrudan ve dolaylı olarak etkilemiştir” diye konuştu.

“BÖLGE KAYNAKLI GÜVENLİK VE İSTİKRAR TEHDİDİNİN TÜM DÜNYAYI ETKİSİ ALTINA ALMASI KAÇINILMAZ”

Irak’ın Musul şehrinde Türkiye haricinde başka bir ülkenin diplomatik misyonu bulmadığını kaydeden Erdoğan, orada alıkonulan konsolosluk çalışanlarının kurtarılması için çabaların sürdürüldüğünü kaydetti.
Irak ve Suriye’de din, mezhep ve etnik ayrımcılığın üzerine çıkılarak hakların ülkeye aidiyet hislerini güçlendirecek siyasi süreçlerin geliştirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Bölgenin radikal unsurların mücadele alanı haline dönüşmesi ancak bu şekilde engellenebilir. Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı bölgede yaşanan olumsuzluklardan doğrudan etkileniyor. Ancak sorunun daha da büyümesi halinde bölge kaynaklı güvenlik ve istikrar tehdidinin tüm dünyaya etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktır. Batı başta olmak üzere, diğer ülkelerden Suriye’ye ve Irak’a savaşmaya gelen gençlerle ilgili öncelikle kendi ülkelerinde önlemler alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Suriye’ye geçerek radikal unsurlara katılmak isteyen 3. ülke vatandaşları hakkında gerekli önlemlerin alındığını ve bu kişilerin sınır dışı edildiğini belirten Erdoğan, fakat diğer devletlerin bu konuda yeterli hassasiyet göstermediğini belirtti.
Bu konuda tüm ülkelerin sorumluluğu paylaşması gerektiğini anlatan Erdoğan, “Irak halkı bugün büyük ölçüde uluslararası toplumun Suriye’de işlediği günahın bedelini ödemektedir. Kulaklarımızda halen Srebrenitsa’nın çığlıkları uğuldarken. Şam’a birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Yermuk kampındaki çocukların abluka altında açlıktan can vermeleri dahi Suriye rejiminin üzerinde gerekli baskının kurulmasına yetmedi. Suriye rejimi BMGK kararını hiçe sayarak ülkeye insani yardım ulaştırılmasını engellemeyi sürdürüyor. Uluslararası toplumun Suriye rejimi üzerinde gerekli baskıyı oluşturmak için süratli ve somut adımlar atması gerekiyor. Gerçi bugün bazı gelişmelerin olduğunun haberini alıyoruz ama bizim için uygulama çok önemli. Aksi takdirde 21. yüzyılın bu en büyük insanlık trajedisi giderek büyüyecek çok daha vahim bir hal alacaktır” dedi.

“İSRAİL’E GAZZE’YE YÖNELİK SALDIRILARINI DERHAL DURDURMA ÇAĞRISINI YAPIYORUM”

Libya’nın da uluslararası toplumun ciddi destek sağlaması gereken bir ülke haline geldiğini kaydeden Erdoğan, “Güvenlik güçlerinin kapasitelerinin geliştirilmesi başta olmak üzere, Libya’nın kendi kendisini yönetebilmesini sağlayacak her çaba ülkenin geleceği için hayati öneme sahiptir” diye konuştu.
Filistin meselesinin bölge istikrarı için önemli konuların başında yer alamaya devam ettiğini kaydeden Erdoğan, “İsrail Gazze üzerindeki hukuksuz ambargosuna devam ederken, aynı zamanda yasa dışı yerleşimleri sürdürerek iki devletli çözümü pratikliği imkansız hale getiriyor. Filistinlilere insan onuruna yakışır bir hayat hakkı tanımayan bu anlayış, bölgede batış umutlarının önündeki en büyük engeldir. Bu umutsuz iklim İsrail’in Gazze’ye yönelik toplu cezalandırma mantığıyla bir haftadır sürdürdüğü saldırılar sebebiyle insani bir drama dönüştü. Burada bir kez daha huzurlarınızda İsrail’e Gazze’ye yönelik saldırılarını derhal durdurma çağrısını yapıyorum” diye konuştu.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BAŞBAKANI SEVİLMEZ, TABİİ SEVİLMEZ”

Mavi Marmara olayı ardından yaşanan özür ve tazminat gelişmelerinin ardından Türkiye’nin İsrail ile normalleşme sürecine doğru ilerlediğini kaydeden Erdoğan, bu şartlar altında İsrail ile Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin mümkün olmadığını söyledi. İsrail’in Türkiye ile normalleşmesi için Türkiye’nin öne sürdüğü şartları kabul etmesi gerektiğini belirten Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

“Bir taraftan ‘dünyada barış’ diyeceğiz. ‘Dünyada barış’ diyorsak, ‘dostluk’ diyorsak, peki bu ölümler niye? Söylenen şey şu; ‘Hamas roket attı.’ Peki Hamas roket attı da kaç tane İsrailli öldü? Bu roketler o zaman herhalde çöle gitti. Bu roketler herhalde sivil yerleşim alanlarına atılmış olsa İsrail şu kadar kişi öldü diye bunu açıklar, bu da yok. Ortada o zaman bir dezenformasyon var. Bir yalan politikası var. Bütün bu politikalar karşısında batının duyarsızlığı var. Dünyanın duyarsızlığı var. Ama öbür tarafta bütün ekranlarda, kameraların çekimlerini görüyoruz. Ve gördüğümüz şu ki çocuklar acımasızca öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, insanlar öldürüyor ve bunun yanında işte 700 bini aşkın yaralı var. Ve bu insanlar hastanelere götürülmek isteniyor, benim bugün itibarıyla saat 19.00’da elime gelmiş kesin ajans rakamları var. Bakın çok ilginç, bin 400 yaralı, 194 ölü, bin 470 İsrail’in vurduğu hedef. Yıkılan ev sayısı 660, zarar gören ev 12 bin 600, vurulan cami 19, yıkılan cami 4. Zarar gören okul 33, zarar gören tıp merkezi 6. Kim yapıyor bunları? İsrail. İsrail’in bu yaptıklarını acaba bizler insan olarak hangi dinden olursak olalım, hangi mezhepden olursak olalım neyle izah edeceğiz? Birleşmiş Milletler bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur. Ben hep soruyorum ‘Birleşmiş Milletler sen ne işe yararsın?’ ne için kuruldu bu Birleşmiş Milletler? Dünya barışını sağlamak için değil mi, bunu temin için değil mi? Eğer dünya barışını sağlamak için Birleşmiş Milletler bu görevini yerine getiremiyorsa kendini check etmesi lazım, gözden geçirmesi lazım. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine bakıyorsunuz, zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sevilmez, tabii sevilmez. Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki, ama biz doğruları söylemeye devam edeceğiz.”
(ANKA)