
sozcu.com.tr / EKONOMİ SERVİSİ
Çin’in devalüasyona gitmesi, ardından geçen hafta açıklanan Fed tutanaklarıyla piyasalar adeta deprem yaşıyor. Bugün Şanghay Borsası’nın son 7 yedi yılın en büyük günlük düşüşünü yaşaması, Çin öncülüğünde yaşanabilecek yavaşlama endişesiyle tüm piyasalarda ciddi düşüşler meydana geldi.
Dolar 2,9824 seviyesini görürken, esas yükseliş Euro’da yaşandı. Geçtiğimiz haftayı 3,35′ten kapatan Euro sabah saatlerinde 3,42′yi görerek rekor kırdı.
Dolar ve eurodaki yükselişi değerlendiren Destek Menkul Değerler Araştırma Müdürü Murat Tufan da Çin Merkez Bankası’nın günlük referans kurunu üç gün üst üste devalüe etmesi ve Fed tutanaklarının piyasayı şok ettiğini belirterek, “Bu iki gelişmeye ek olarak iç piyasada çizilen karamsar tablo da TL varlıklar üzerinde beklenenden çok daha fazla etkili oldu diyebiliriz” dedi.
Tufan, bugün için ‘Kara pazartesi’ yorumunun yapılmasına neden olan Çin’le ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Çin'in art arda devalüasyona gitmesinin ülkenin ihracat avantajı yakalayacağı konusunda piyasada neredeyse görüş birliği bulunurken, diğer taraftan bu hamlenin rekabet üstünlüğü elde etme yönündeki çabaların "kur savaşlarını" yeniden tetikleyebileceği de iyiden iyiye dile getirilmeye başlandı. Devalüasyon hamlesiyle Çin’in yuanın ticaretteki ağırlığını artırmaya çalıştığı ve böylece büyümeyi canlandırmayı amaçladığını görebiliyoruz, ancak zayıf yuanın öncelikle etkisi Asya piyasasında hissedilirken, küresel piyasalardaki kelebek etkisi de çok geçmeden kendini gösterdi. Çin’in büyüme, ihracat ve PMI verilerindeki yavaşlama göz önüne alındığında, devalüasyon hamlesinin mantıklı olduğu söylenebilir. Ancak, özellikle gelişen ülke hisse senedi piyasalarındaki çıkışların da gözle görülür derece arttığı da bir gerçek.”
İşin bir de FED ayağı olduğunu, bugüne kadar kelime oyunlarıyla piyasaları oyalamayı başaran FED’in geçtiğimiz hafta açıklanan tutanaklarla birlikte köşeye sıkışmaya başladığını gösterdiğine işaret eden Tufan, “Ne demişti FED; bir hatırlayalım. İyileşen istihdam piyasasının FED'i faiz artışına doğru yaklaştırdığına işaret edilse de, dolardaki değerlenme ve emtia fiyatlarındaki düşüşün enflasyonu aşağı çekme riski olduğu öngörülerek, neredeyse tüm Komite üyelerinin, enflasyonun orta vadede yüzde 2 hedefine ulaşacağından yeteri kadar emin olmak için daha fazla veri görmek istediklerini belirtmesi bir anda piyasa aktörlerinde FED’in faiz artırımı için Eylül ayını pas geçebileceği yönünde beklentileri artırdı” diye konuştu.
Çin devalüasyonu sonrasında geçtiğimiz hafta Hindistan rupisi, Endoneya rupiahı ve Tayland bahtının sırasıyla yüzde 2.7, yüzde 2.6 ve yüzde 1.4 oranında dolar karşısında değer kaybettiğine değinen Tufan, şöyle devam etti: “Büyük ticari ortakları için, Çin devalüasyon deflasyon riski yaratmakta, bu risk ABD’yi ve dolayısıyla FED’in faiz artırım hamlesini etkiliyor. Ayrıca düşen fiyatların Avrupa için hassas bir konu olduğunu biliyoruz. Bölgede ekonomik toparlanma yeni yeni oluşmaya başlamış durumda. Çin devalüasyonu ile Avrupa hisse senetlerinin de daha çekici hale geldiğini görüyoruz. Avrupa şirketlerinin yüzde 58’inin ikinci çeyrek karlarını beklentilerin üzerinde arttırması ile bunun yansıması olarak da parite üzerindeki etkisini net bir şekilde görebiliyoruz. Bununla beraber, geçtiğimiz hafta açıklanan tutanaklar ile beklenildiği gibi FED Eylül ayındaki toplantıda 2006’dan bu yana ilk defa kullanacağı faiz hamlesini es geçerse, paritede yükselişler 1.18-1.20 direnç bölgesine dek sürebilir. Önümüzdeki hafta Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam, işsizlik ve saatlik kazançlar verisi bu bağlamda kilit role sahip olacak. Buna ek olarak Eylül ayı enflasyon rakamları da 17 Eylül’deki kritik toplantı öncesinde yakından takip edilecek.”
PEKİ YA İÇ PİYASA?
“Küresel ekonomide bu kadar çalkantı yaşanırken, küresel riskler 2008’den bu yana ilk defa bu kadar ayyuka çıkmışken, emtia fiyatları rekor düşük seviyelerdeyken, bu dönemi fırsata dönüştürme şansını neden tepiyoruz; aslında sorulması gereken soru bu olmalı” diyen Tufan, 1 Kasım’da erken seçime gidileceğinin Cumhurbaşkanı tarafından doğrulandığını, böylece belirsizliğin bir süre daha devam edeceğini ve piyasaları negatif etkileme ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.
Diğer taraftan artan terör saldırılarının da TL varlıkların zayıflamasında en etkili sebepler olarak ön plana çıktığını anlatan Tufan, şöyle devam etti: “İç ve dış piyasadaki son gelişmeler Euro lehine ve TL aleyhine gözükmektedir. Böyle bir ortamda, EURTL paritesinde de yeni rekorların kırılması beklenebilir. TCMB piyasaya ciddi bir müdahale etmek için beklemeye devam ettikçe ve tatmin edici bir önlem almadıkça EURTL için 3.50-3.55 bandının önümüzdeki dönemde hedef haline gelebileceğini düşünüyoruz.”


