Edda SÖNMEZ

Müzik kariyerinin 40’ıncı yılı için “40 yılın 40 şarkısı” isimli bir albüm hazırlayan Selda Bağcan, yasaklı yıllarından kendine koyduğu yasaklara, müzik aşkından en büyük hayaline, özel hayatından hapishane günlerine kadar samimi açıklamalar yaptı.

Bağcan en büyük arzusunu ise “Pişman olmadım ama çocuk sahibi olmayı çok isterdim” diye itiraf etti. Olamama nedenini ise “Hayatıma giren bütün erkekler hep evliydi. Sahtekârlar bir de yüzüklerini çıkarıyorlar. Sonradan öğrenince şoke oldum” diye anlattı...

“Koçero” şarkısı yüzünden ilk kez 33 yaşında hapishane ile tanışan ünlü sanatçı, “Yattığım 40 gün boyunca beni tuvalete bile göndermediler” dedi. Bağcan, devam eden yıllarda da iki kere hapse girip çıktığını söyledi

Müzik benim için her şey

Müzik kariyerinin 40. yılı için ‘40 yılın 40 şarkısı’ adlı bir proje hazırlayan Selda Bağcan, sahnelerle 15 yaşında tanışmış. Yasaklı yıllarının intikamı olarak TRT’den ekran ücreti de alan Bağcan, Hollywood yıldızı hayranlarını 12 Eylül’ü ve anılarını bizimle paylaştı.

- Yeni albümünüzden başlamak istiyorum...
Şimdilik şansı bol gözüküyor, inşallah devam eder. Zaten arşiv albümü olduğu için mutlaka hak ettiği yere gelecektir.
- Niçin adı 40 yılın 40 şarkısı?
Benim 40. yılımda bu projeye karar verdik. 40 yılda 400 şarkı söylemişim. Bunlardan 20 tane hit seçtim birinci bölüme. Birinci bölümde halkın seçtikleri, ikinci bölümde de benim seçtiklerim var. Onlar tabi araya gitti biraz yasaklı yıllarda. Gerçi yasaklı yıllarda da hit şarkılar yasağı dinlemiyorlar. Ama benim tercih ettiklerim daha ağırbaşlı şarkılar.
- Müzik aşkınız nereden geliyor?
Çocukluktan geliyor. 15 yaşındayken şan dersi almaya başladım. İlkokulda sahneye çıkmıştım. Orta 1’de gitar çalmaya başladım. Ağabeyimle bir grup kurduk. Lise 1’de bir konserimiz oldu. O dönemler için çok önemli şeyler bunlar.



1972’de yasaklandım

- Yasaklı yıllarınızı anlatır mısınız?
O zamanlar başka şeyler yasaktı şimdi ise başka şeyler... Mesela 12 Eylül döneminde. 1972’de yasaklandım ben. Çıktığımdan üç ay sonra yasaklandım yani TRT’de. Türkiye’nin tek kanalı... Bir şey söylüyorsunuz hit olacağına inanarak, belki olmuyor ama o dönemde başkaları, benim akranlarım her gün televizyondalar. Onun için onlar hep görüldü, ben görülemedim. Ama buna rağmen sevildim.

iLK iÇERi DÜŞTÜĞÜMDE 33 YAŞINDAYDIM

- Hapis yılları için neler söylersiniz?
1981’de bir kere, 1984’te iki kere gidip geldim. 1981’deki Koçero yüzünden. Bu girdiğimde 40 gün kaldım. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu. Hapishane ve asker arkadaşları unutulmazmış. 1984’te yine bir gözaltı, tutuklamalar falan oldu. Yazmak lazım hikaye olur. Adnan Kahveci yaz demişti bana. Bir sabah kapı çalındı ‘hadi gidiyoruz’ dedi sivil giyimli kibar bir adam. Komşulara rezil olmayalım diye içeri davet ettik. Kapıda da araba bekliyormuş. Gerçekten kadife eldivenli bir darbeydi 80 darbesi. Yallah içeri atıldım. 1981’de 27 Mayıs günü alındım. 33 yaşındaydım. İlk içeri düştüğüm zaman o zaman. Ben şaşırdım. Ellerime kelepçe vurdular. İsyan etmedim ama şaşırdım. Cezavine gittik. Askerler kızıldereyi söylüyordu. Cezaevinde kızlar beni marşlarla karşıladılar.
- Fiziksel bir şiddet gördünüz mü?
Evet gördüm ve tehditleri duydum. Ama pişman değilim. Çünkü o dönemde Kenan Evren ve o 5’li. 5’i bir yerde işkence yok diyorlardı ve ben de inanıyordum. Ama gidince gördüm. Ne tür işkenceler vardı. Filistin askısından elektirikli sandalyeye.

TUVALETiMi SÜT KABINA YAPTIM

- Hapishanede işkenceye maruz kaldınız mı?
Aynen yallah işkeceye. Birinci şube işkencehane zaten. Hücreleri gösterdiler. İkisinde şilte vardı. İkisinde yoktu. Bana şilteliyi verdiler. Tuvalete gitmek yok. Benim de sürekli tuvaletim gelir böyle durumlarda. Süt kabı verdiler. Gerçek bir işkenceydi benim için. Birisi geldi akşam için yemek istiyor musunuz dedi ‘hayır’ dedim. İstemiyorum dedikten sonra adam alındı mazgalı kapatıp iki de sopa vurdu mazgala. Nereye düştüm derken işkence sesleri duydum. Gözü kapalı birbirinin omzuna tutunan işkenceden gelen insanları gördüm.
- Bir anınız var mı?
Mesela bir gün mahkemeye çıkacağım kızlardan cımbız istedim. Bizim koğuşta yokmuş, yukarıdaki koğuştan istediler. Nasıl da haberleşiyorlar. Borulara vurarak haberleştiler derken bir iple cımbız indi.

FİLM OLACAK ŞEYLER YAŞADIM

Ertesi gün giderken ekip başı olan adam beni çekti siz mesajlaşmışsınız dedi. Başka koğuştan mesaj geldi. Adamın yanında kahkaha atmaya başladım. Dedim ne mesajı allah aşkına cımbız geldi dedim. Film olacak kadar komedi şeyler yaşadım. Bir de yurtdışından mesaj geldi diyorlar. Yurtdışından yurda dön çağrısı almıştım. Ben sadece konser veriyorum mesajım yok benim. Ben bağımsızlar koğuşuna gittim önce. Oradaki itirafçı kızların tavırları hoşuma gitmedi. Kendinden vazgeçmiş kızlardı. Bir gün biriyle rastladım siyasi koğuştan bize gelin dedi. Ben de dilekçe verdim siyasi koğuşa geçmek istediğimi söyledim. Ama Selda Hanım o koğuşları basıyoruz ve dövüyoruz sizi de döveriz dediler. Dövün dedim. Kızlarda öğretti kalın giyineceksiniz dediler dayağı hissetmemek için. Bir gün gerçekten bastılar koğuşu. İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm günü anma yaptılar. 18 Mayıs’tı. Koğuş basıldı. Alttan tazyikli su fışkırttılar. Kalın kıyafetler giydim ama coplamadılar. Yatakları talan ettiler. Mesaj aradılar.

TRT’DEN TEKLiF GELiRSE PARA iSTiYORUM

- Bi­zim ül­ke­miz­de ya­sak­la­nı­yor­su­nuz ama yurt­dı­şın­da si­zi çok se­vi­yor­lar. Bir kır­gın­lı­ğı­nız var.
Kır­gın­lı­ğım yok as­lın­da te­le­viz­yon­la­ra çık­mı­yo­rum. Ben ken­di­me ya­sak ko­yu­yo­rum çık­ma­mak için. Halk be­ni te­le­viz­yon­da he­le ki ma­ga­zin prog­ram­la­rın­da gö­rür­se “Si­ze ya­kı­şı­yor mu?” di­yor. Ha­ber­le­re çık­mam la­zım, her gün de ha­ber­le­re çı­ka­mam ki. Çok gö­rün­ce bir de nef­ret ge­li­yor in­san­la­ra. Me­se­la ben çok çı­kan­lar­dan nef­ret edi­yo­rum. O yüz­den az ve öz çık­mak la­zım. TRT’­den tek­lif ge­lir­se pa­ra is­ti­yo­rum.

ŞÖHRET; HAPiS VE YASAKLARI GETiRDi

- Sizden şöhretin götürdüğü şeyler var mı?
Hapisler ve yasaklanmalar. Hatta 1980-1987 arasında konser izni de verilmedi. Pasaportum elimden alındı. Yurtdışına çıkamadım. Herkes sürgünde olduğumu düşündü. Melike Demirağ ile karıştırdılar. 12 Eylül’den 6 ay önce ülkeye giriş yaptım. Darbe geliyorum diyordu zaten. Bile bile geldim ama başıma bir şey geleceğini düşünmemiştim. Çünkü her şeyim legal. Tahmin edemezdim. Göstermelikti. Şarkıcınızı içeri attık böyle şarkılar söylemeyin demeye çalıştılar. Bir de örgütlere yapıştırmaya çalıştılar. Hatta beni kenara çektikleri gün niye buraya düştün dediler. Şarkılardan dedim. İnşallah öyledir dediler. Örgüt bağlantısı arıyorlardı. Benim kendi bir şablonum var. Bir sol düşünce. Biraz daha reel ve daha hümanist. Bütün doktrinlerin üzerinde. Birine körü körüne saplanmam. Hep bir yere yapıştımaya çalıştılar ama olmadı delil yok. Yıllar geçti üzerinden 30 seneyi geçti ama hiçbir şey unutmadım. Keşke yazsaydım ....
- Konuşmaktan korkmuyor musunuz?
Korkmuyorum. Herkes daha ağırını söylüyor. Gazeteciler o kadar cesur ki. Bu gazeteciler ahir zaman kahramanları. Onlar daha korkusuz.

KÜÇÜK KONSERLER BiLE BENiM iÇiN BiR ZEVK...

- En özel şarkınız hangisi?
Birkaç tanesi var. Bir tanesi ‘Ağlama annem’. Sezen Aksu’nun sözlerini yazdığı bir beste. En güzel söylediğim şarkıdır. O bir numarada gelir. İki numarada ‘Bahar geldi’ diye bir türkü gelir. Üçüncü olarak ‘An’ gelir.
- Yeni projeleriniz var mı?
Konserler var önümüzde. Amerika, Kıbrıs ve Türkiye’de... Küçük yerlere de gitmek istiyorum. Yurtdışındaki konserlerden ne kadar zevk alıyorsam 4 bin kişilik köy konserlerinden de o kadar zevk alıyorum. Bunu bir de Fazıl Say yapıyor. Köylere piyano ile gidiyor.
- Sizce neden Türkiye’de algı bu kadar kısıtlı?
Fazıl Say’a yaptıkları en fecisi. Adama büyükelçi pasaportu verip tüm dünyaya bakın bizim böyle bir sanatçımız var diyeceklerine neler yapıyorlar. Yurtdışında “Selda Bağcan neden Türk, nasıl Türkiye’den çıkmış olabilir?” gibisinden konuşuyorlar.

HALKIMIZ BENi ASEKSÜEL OLARAK GÖRÜYOR!..

- Çocuğunuz var mıydı?
Çocuğum yok kedim var 20 tane.
- Hiç pişmanlık duydunuz mu çocuğunuz olmadığı için?
Pişmanlık duymadım ama isterdim. Rastladığım adamlar evliydi. Bir de yüzüklerini çıkarıyorlar sahtekarlar. Sonradan öğrenince şok oldum. Halkımız beni aseksüel olarak görüyor. Yani bu insanın seksi yok. Çünkü ana bacı olarak görüyor.

ELIJAH ÇOK MÜTEVAZI BiR ÇOCUK

- Yüzüklerin Efendisi serisinin başrol oyuncu Elijah Wood’un size olan hayranlığı hakkında neler söyleyeceksiniz?
Şimdi dünyada öyle bir trend olunca o da haberdar olmuş. Zaten hem DJ, hem de meraklı bir çocuk. Daha önce zaten videolarını izliyordum. Yaylalar’ı tanıtıyor, benim plağımı gösteriyor. Türkiye’ye gelince, Ekşi Fest’e katıldı. Sonra orada kuliste sarıldık. Çok mütevazı bir çocuk o da benim gibi. Onun için doku uyuşması oldu.