Ayrıldıklarında “Onno gitti, Sezen bitti” diye bir laf çıkmıştı. Yetenek avlama konusunda özel bir yetenek olan Sezen Aksu kişisel tarihinde iki müzikal dehayla çalıştı: Onno Tunç ve Uzay Heparı. Ne yazık ki ikisi de hayatını kaybetti ve o aşamadan sonra Sezen Aksu da, tıpkı diğer şarkıcılar gibi eldeki malzemeyle yetinmeye mecbur kaldı.
Sezen Aksu belki bitmedi, ama iki müzisyenden sonraki kariyerine bakıldığında büyük başarılara imza atsa da tarihe kalmayacak, gelip geçici günü kurtaran şarkılar yaptığı anlaşılır. Hatta üzerinden biraz vakit geçince beynimiz ikisini karıştırarak “İkili Delilik” ve “Sarı Odalar”ın aslında aynı şarkılar olduğunu hatırlatır.
İnsan malzemesinin kısıtlı olduğu Türkiye’de Mustafa Ceceli işte eldekiyle yetinmenin, vasata teslimin ürünüdür. Ama her vasat gibi kurnazlıkla kendisine yer etmiş, yeteneğin ikinci planda olduğunu erkenden kavramıştır.
Daha adını aranjör olarak ilk duyduğumuz günlerde Sezen Aksu’nun albümü kartonetinde “Hacı” unvanını kullanmayı tercih etmişti. Hacca giden herkes isimlerinin her geçtiği yerde önlerine Hacı diye ekleme yapmıyor. Oysa daha ilk anda Hac macerasını kendi babasının bacağına, babasına kurşun sıkmasıyla başlatıyordu: Annesi Hacca gitmek istemiş ama babasının içeceği rakılar henüz bitmediği için ona eşlik etmemiş.
Kendi ayakları üzerinde yaptığı ilk hit şarkıda pop müziğe “Ya Rabbi duy sesimi” dini motifleri monte ederek tam da AKP’li yılların film müziğini oluşturuyordu: “Tekinsiz bir mecrada dua etsem seni dileyen... Olacak duam olsan... Amin desem hamdetsem...”
Aynı yıllar Mazhar Alanson’un belki de hayatında yazdığı en güzel şarkı olan “Yandım”ı Mekke’de Kabe’ye ilk gittiği gün yazdığını açıklamasına denk düşüyordu. İkinci gidişinde ise “ki ne yandım” kısmını eklemiş ve “Bana yeniden şarkılar söyleten kadın” sözlerinin sevgiliye yazılmadığını anlatmıştı. Artık “alkolsüz” yaşamı seçen Alanson’a göre şarkı Peygamber Efendimiz için yazılmıştı...

Bayi toplantıları ve ekstraların aranılan ismi Mustafa Ceceli. Bayi toplantıları ve ekstraların aranılan ismi Mustafa Ceceli.


Yaptığı hafızasız bir toplumu düpedüz kandırmaktan başka bir şey değildi. Yıllar önce, Okan Bayülgen’in “Zaga” programında ikinci Bodrum şarkısını söylemiş, hikayesini de anlatmıştı. Aklına önce bir satır gelmiş, “Hatıralarımın üstüne oteller yapmışlar” diye. Sonra da içinde hem “yandım” hem de “bana yeniden şarkılar söyleten kadın” sözleri geçen şarkıyı yazmıştı. Bugün “Yandım” olarak bildiğimiz şarkının esası oydu, toplu İslamlaşma öncesi 1999 yılında çıkış hikayesi de epey farklıydı.
Hatıralarının üzerine oteller yapılan Mazhar Alanson’dan vahşi yapılaşma ve inşaat fetişizmine dair bir tek çıkış duymadık. Aksine AKP’li yılları AKP’nin Türkiye’nin en zengini yaptığı Ferit Şahenk’in bankasının reklamlarına çıkarak zengin olmakla geçirdi.
Alanson’un tasavvuf merakı AKP öncesine de dayanıyor, tekkelere düzenli ziyarette bulunuyor, her albümde bir ilahi seslendiriyordu. Ancak AKP’ye kadar afişe olmamıştı; toplum baskısından çekindiğinden değil, para etmediği için.
Alanson hayatı boyunca müthiş yeteneğine kıyasla çok düşük profilli bir hayat yaşadı. Ankara’da oturup röportaj vermedi, medyadan kaçtı, ünlü insanlarla görüşmedi ama para onun hayatını da, onunla ilgiyi algıyı da yerle bir etti. Ardında pek çoklarımızın önünde düğme iliklediği bir kataloğu olduğu için belki de çıkarcı hesaplarıyla olması gerekenden daha az yara aldı.
Oysa Mustafa Ceceli hep ürünleri vasat, hem de suratından kurnazlık okunan bir hesapçı olarak formülü iyi belledi. Dinin reklamını yapmak bir yana, bu konunun uzmanı olmuşlara bile pabucunu ters giydirecek kadar alenileştirdi. Gizlice yıllardır ezan okuyormuş ve cemaat kendinden geçiyormuş... Hiç kimse de bunu bilmezmiş... Peki biz nereden öğreniyoruz? Gazetelerden.
Mustafa Ceceli bir ödül töreninde Alevifobi’den nasibini alarak Ozan Aşık Daimi’nin sözlerini değiştirip, bir kısmını da sansürleyerek söylemişti. Bu ayıbını uyduruk bir YouTube özrüyle geçiştirdi, halbuki asla yanına kar kalmaması gerekiyordu ama ne yazık ki Türkiye’de Alevileri rencide etmek insanın siciline pek işlenmiyor.
Ceceli’nin oruç tutmadığını iddia edenlere karşı çirkefleşmesinin özrü ise 61 gün ekstradan oruç tutacağını afişe etmesi oldu. Asıl motivasyonu dini alet ederek bayi toplantısında ekstra almak olmasın?

İletişim: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @orayegin.