Anneliği her fırsatta teşvik eden hükümetin, çalışan annelerin sorunlarına karşı duyarsız kaldığı ortaya çıktı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan Küresel Ücret Raporu’na göre, dünyada anne olmanın en ağır bedelini, anne olmayan bir kadına göre yüzde 29.6 daha az ücret alarak çalışan Türk kadını ödüyor. Rapora göre Türkiye, yüzde 29.6 ile 70 ülke arasında annelik ücret farkının en yüksek olduğu ülke. Öte yandan, annelik çalışma hayatının kesilmesine ve kadının kalıcı olarak işgücü piyasasının dışına itilmesine de neden oluyor. Kadınların işgücüne katılma oranı, kazanç seviyesinden ve yaş grubundan bağımsız olarak zaten tüm ülkelerde erkeklerin işgücüne katılma oranının altında kalıyor. Daha da olumsuz bir gelişme 25-35 yaş grubundaki kadınlar açısından yaşanıyor. Genellikle ilk kez anne oldukları bu yaşlarda kadınların işgücüne katılma oranı daha da azalıyor. Ne yazık ki, 25-35 yaş grubunda anne olduğu için işgücü piyasasından çıkan kadınların, çoğunlukla yeniden çalışma hayatına girmediği görülüyor.

BABALAR ÖDÜLLENDİRİLİYOR

Son yıllarda yapılan araştırmalar, cinsiyete dayalı ücret farklılıklarının kaynaklarından birinin “annelik ücret farkı” olduğunu gösteriyor. Anne olan ve olmayan kadınlar arasındaki ücret farklılıklarını ifade eden bu gösterge, baba olan ve olmayanlar arasındaki ücret farklarını ifade eden “babalık ücret farkı” ile birlikte değerlendirildiğinde çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
Anneler, çalışma hayatının kesintiye uğraması, çalışma saatlerinin azalması, daha düşük gelir sağlamasına rağmen daha esnek ve daha düşük saatlerle çalışma imkanı sunan kısmi-süreli çalışma gibi “aile-dostu” işlerin tercih edilmesi, işe alma ve yükselmede karşı karşıya kalınan ayrımcılık gibi nedenlerle anne olmayan kadınlara göre daha az kazanıyor. Babalar ise baba olmalarına bağlı olarak sunulan ek ücretler sayesinde, baba olmayan erkeklere göre daha yüksek ücret seviyeleri ile ödüllendiriliyor. Bir başka deyişle, kadınlar anne oldukları için ücret yönünden cezalandırılırken, babalar ödüllendiriliyor.

GELİR EŞİTSİZLİĞİ ARTIYOR

Dünyada 70 ülke ve ücretli çalışan dünya nüfusunun yüzde 80’ini kapsayan araştırmaya göre, kadınları ve erkekleri, “eğitim durumu”, “yaş”, “çalışılan saatler” ve “kamu-özel sektör” faktörlerine dayalı olarak değerlendiren faktör bazında ağırlıklandırılmış ölçme yöntemine göre, küresel düzeyde cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği yüzde 18.8 . Türkiye’de bu oran yüzde 12 düzeyinde. Ücret eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke yüzde 36.3’le Pakistan. Onu yüzde 28.5’le Güney Afrika izliyor. Belçika’da yüzde 2.7 iken, Norveç’te yüzde 11.7, Fransa’da yüzde 13.3; İngiltere’de yüzde 16.6 seviyelerinde bulunuyor.

basliksiz-2

Reel ücret artışı yüzde 1’e geriledi


Rapora göre, gelişmiş G20 ülkelerinde reel ücret artışları 2015 yılından bu yana gerilemeyi sürdürüyor. Bu grupta, 2015 yılında yüzde 1.7 seviyesinde olan reel ücret artış hızı, 2016 yılında yüzde 0.9’a, 2017 yılında ise yüzde 0.4’e kadar geriledi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu G20 ülkelerinin yükselen piyasalarında da reel ücret artış hızı 2017 yılında bir önceki yıla göre 0.6 puan azalarak yüzde 4.3 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de gerçek ücretler 2009’dan beri artış gösteriyor ancak 2015-2017 döneminde reel ücretlerdeki artışın yavaşladığı açıkça görülüyor. Türkiye’de reel ücret artış hızı (enflasyondan arındırılmış) 2014 yılında yüzde 6.1 iken 2017’de yüzde 1’e kadar geriledi.