Önce Ermeniler gitti...
Arkasından Rumlar kaçtı...
Peşinden Yahudiler gitti...
Şimdi Türkler kaçıyor Türkiye’den...

*

Her sene on binlerce yetenekli-pırıl pırıl genç Türkiye’yi terk ediyor... Az çok parası pulu olan aileler çocuklarını ABD ya da AB ülkelerine gönderiyorlar... Parası olmayanlar, fonlardan yararlanmak için koşturuyor...
Zengin Türkler; Yunan adalarından, İngiltere, Fransa, İtalya, Avustralya, Kanada’ya kadar, binlerce ev satın aldılar...
Akademik kariyeri olanlar çoktan dünyanın dört bir yanına dağıldılar...
Hangi üniversiteli gençle konuşsanız, yurt dışına kaçmaktan söz ediyor...
Kaçan kaçana...

*

O sene bir mesaj almıştım:
“Ben üniversiteyi okumak için yaklaşık üç yıldır Amerika’dayım... ABD’nin doğu kıyılarında bir yerde...
Son üç senedir babamı ve kardeşlerimi bir kez gördüm, annemi ise iki kez...
Kız kardeşimle didişmeyeli iki sene oluyor...
Babamla oturup bir maç seyretmeyeli de bir o kadar...
Benim Türkiye’de olmadığım süre içinde, ölen sevdiklerim oldu... Ne onlara karşı bir son görev yapabildim, ne son bir dua, ne de mezarlarına bir çiçek bırakabildim...
Evlilikleri, doğumları kaçırdım...
Dün gece Türkiye’den gelen bir arkadaşım annesinin yaptığı biber dolmasından verdi bize, annemin biber dolmaları gibiydi, yerken ağladım...
Biber dolmasında yaşadığım birkaç dakikalık Türkiye için...’’

*

Böyle bir şeydir vatan hasreti...
Teyzeni görmüş gibi, dolmayı görünce ağlarsın...
(Uzun zaman bizim evde biber dolması pişirilmedi...)
Kimse doğduğu ana kucağını, büyüdüğü baba ocağını terk ederek, elin önyargılı bakışları altında yaşamak istemez...

*

O zaman...
Ne haldesin ki vatan...
Çocukların kaçıyor senden...