Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı’nın koordinesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından 1999 yılının kasım ayında önemli bir operasyon başlıyordu. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, operasyon için start vermiş, uzun süredir takip altında bulundurulan Adnan Hoca (Adnan Oktar) ve müritleri olduğu belirtilen kişilere yönelik gözaltılar başlamıştı.

Operasyon sırasında, Adnan Hoca’nın villası televizyonlarda gösteriliyor, villada bulunan tarihi eserler, süslemeler herkesi şaşırtıyordu. Olay her yönüyle ilginçti. Mankenlerin isimleri geçiyor, Adnan Hoca ile ilgili haberler manşetlerden düşmüyor, televizyon haberlerinde hep Adnan Hocacılar yer alıyordu. Müthiş bir operasyon planı hazırlanmıştı. Adnan Hoca ile müritleri 18 Kasım 1999’da gözaltına alındı.

DOSYA DOLAŞMAYA BAŞLIYOR

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi DGM (Bu mahkemeler daha sonra kapatıldı) Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Ocak 2000 tarihinde Adnan Oktar ve 34 müridiyle ilgili davayı açtı. Sanıklar, “Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, örgüte üye olmak ve yardım ve yataklık etmek, şantajla” suçlanıyor ve cezalandırılmaları isteniyordu.

Dava, İstanbul 1 No.lu DGM’de başladı. Ancak sanıklar mahkeme heyetinin reddini talep etti. Heyet davadan çekildi. Bunun üzerine davaya bakmaya başlayan İstanbul 2 No.lu DGM dosyayı “görevsizlik kararı” ile İstanbul 3 No.lu DGM’ye gönderdi.

İki mahkeme arasında uyuşmazlık çıktı ve dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 3 No.lu Mahkeme’nin görevli olduğuna karar verdi.

Bu sırada, sanıklar hakkındaki “Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve örgüte üye olmak” suçlarını düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 313. maddesinin DGM kapsamından çıkarılması üzerine dosya İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

VİLLANIN YERİNDE ANLAŞAMADILAR

Adnan Hoca’nın müritleri arasında kimler yoktu ki... Bunlar arasında bakanlara, üst düzey bürokratlara ulaşabilen, onları davanın seyri konusunda bilgilendirenler, nasıl bir haksızlıkla karşılaştıklarını öne sürüyorlardı. Her gittiği makama, Adnan Hoca’nın “Harun Yahya” takma ismiyle yazdığı kitapları götürüyor, Adnan Hoca’nın kendileri için niçin önemli bir kişi olduğunu vurguluyorlardı.

Dava dosyası ve savunmalarını kitap haline getiriyor, kendileri aleyhine ifade veren kişilerle ilgili çarpıcı belgelerle dolu dergiler dağıtılıyordu. Hele, dava devam ederken bir avukatla yapılan pazarlık günlerce konuşulmuştu...

Bu arada ilginç bir gelişme daha oldu. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, dava konusu olayların Adnan Oktar’ın Silivri’deki villasında geçtiği gerekçesiyle “görevsizlik kararı” vererek dosyayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

HEYET YİNE ÇEKİLDİ

Ancak Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi bu görüşe katılmadı. Bakırköy Ağır Ceza, olayların Beykoz’daki villada geçtiğini belirterek dosyayı Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

“Hangi villa?” sorusuna iki mahkeme cevap bulamayınca bu mahkemeler arasında oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosya yeniden Yargıtay’a gitti ve davaya bakmakla İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verildi.

Bu arada sanık avukatları İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin reddini istedi ve heyet davadan çekildi. Dava dosyası bu defa İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti. Bu mahkemenin bankacılık suçları konusunda ihtisas mahkemesi olması nedeniyle dosya bu kez İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

ZAMAN AŞIMINA UĞRATTILAR

İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ana davanın iddianamesinde, sanık Adnan Oktar’ın 4 kez “tehditle menfaat sağlamak” ve “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek” suçlarından dolayı 7 ile 18 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılması isteniyordu.

Dava kapsamında 18 Kasım 1999 tarihinde gözaltına alınan Adnan Oktar’ın İstanbul 1 No.lu DGM’de 4 Ağustos 2000 tarihinde yapılan duruşmada tahliyesine karar verilmişti. Oyalama taktiklerini başarılı bir biçimde kullanan Adnan Hocacılar davanın zaman aşımına uğraması için çaba gösteriyorlardı. Nitekim 28 Kasım 2005 tarihine gelindi. Davadaki zaman aşımı süresi de bu tarihte doldu. Adnan Oktar ile 34 sanık hakkındaki dava dosyası da duruşma sonrası ortadan kaldırıldı. Adnan Oktar ve onunla birlikte yargılananlar davanın zaman aşımına uğramasıyla rahat nefes aldı.

O dönem operasyonu yapanlar hakkında ise davalar devam ediyor. Uzun bir hazırlık soruşturmasından sonra gözaltına alınan Adnan Hocacıların bu kez işi zor. Çünkü, yakın bir döneme kadar siyasi destek görenlerin desteği de kesildi. Bir hatırlatmada daha bulunayım, Harun Yahya (Adnan Oktar) kitabınının Kırklareli Halk Kütüphanesi’ne alınmasını sağlayan vali de hükümetin gözdesiydi.

sozcu-banner-1