Erdoğan dedi ki:
- “Ülkemizde et fiyatlarının yüksek seyretmesinin, genel refah seviyemizin artma­sı sebebiyle talepte yaşa­nan yükselişle ilgili olduğunu düşünüyorum!”
Mealen... “Zenginleştiği­miz için çok et tüketiyo­ruz” diyor!
“Saklı Seçilmişler” ki­tabımda kırmızı et konu­sunda ABD-AB dayat­masıyla; tarımsal kamu kurumlarının, hayvancılığın nasıl yok edildiğini, AKP iktidarının et fiyatlarıyla nasıl oynadığını ve ithal et tica­retinde kimleri kolladığı­nı vb. ayrıntılı yazdım...
“Et fiyatlarının nasıl yüksel­diğine, ithal hayvan ve ithal et üzerinden yanıt vereyim” dedim.
“Ama” dedim, “ülkemizde et fiyatlarının artması sebe­binin, talepten değil arz ek­sikliğinden kaynaklandığını bilmeyen mi var? Bilgileri yenilemeye gerek var mı?”
Peki... Halkın yakından bildiği et piyasasını Erdoğan bilmiyor mu?
Keza:
- Talepte yaşanan yükseli­şin sebebi refah seviyesinin yükselişi mi?
- Erdoğan halkın genel refah seviyesinin arttığını mı sanıyor?
Soruların yanıtından önce şunu yazmalıyım:
Tüketim artışının nedenini zenginleşmeye bağlamak yanıltıcı! Hayata/piyasa­ya tek pencereden bak­mamak gerek.
Erdoğan gibi yanılabi­lirsiniz. Baksanıza -şaka gibi- halkın refah seviyesinin arttığını düşünüyor! Bunun gerçek olmadığını hepimiz biliyoruz; zenginleşme sadece AKP iktidarının çevresiyle sınırlı!
Erdoğan, krize-pahalılı­ğa rağmen vatandaşların alışveriş yapmasının sebebini kavrayamıyor mu?
Size birini tanıtacağım...

Beyindeki acı ve haz


Drazen Prelec (d.1955)...
Amerikan MIT üniversitesinden profesör...
Ekonomik davranışların beyinde yarattığı etkiyi araştıran “nöro-ekonomi” alanında öncü.
Prof. Prelec, farklı ödeme yöntemlerinin beynimizde nasıl bir etki yaptığını bir deneyle ortaya koydu:
MIT kampüsünden 500 yüz öğrenciye...
Çok az boş koltuk kalmış basketbol karşılaşması için yapılacak...
Bilet müzayedesine kapalı fiyat teklifler vermesini istedi. Ancak...
Öğrencinin yarısı nakitle, diğer yarısı kredi kartıyla ödeme yapacaktı!
Sonuç?
Kredi kartıyla bilet almak isteyenler, -nakitle bilet alacaklara göre- iki kat yüksek fiyat verdi. Hatta bazı kredi kartı sahipleri, nakitle yapılan tekliflerin altı katı oranında teklifte bulundu!
Prof. Prelec benzer deneyimleri yaptı... Şu gerçeği tespit etti:
İnsanlar, nakitten çok kredi kartıyla alışverişte daha fazla para harcıyor!
Niye?
Deney sırasında öğrencilere MRI taraması yaptı. Bir şeyi almak için nakitle ödeme yaptığımızda beyinde belirli nöral yol parlıyordu. Yani... Beyin paradan ayrıldığında acı hissediyordu!
Kredi kartıyla ürün/mal alanlar acıyı değil, alışveriş yapmanın hazzını yaşıyordu!
Nakit ödemede; paranın tek tek sayılması, ödeme yapılması, paranın üstünün alınması gibi yaşanılan süreç beyinde “ayrılık acısına” sebep oluyordu. Oysa:
Kredi kartıyla yapılan alışveriş o kadar hızlıydı ki beyin takip edemiyordu! Ahlaki yükümlülük bulanıklaşıyor, alırken/tüketirken yapılacak ödemeler düşünülmüyordu! Böylece...
Kredi kartı özgürce harcama gücü veriyordu insana.
Nakdin ortadan kaldırılması, alışverişin önünü açan önemli bir etkendi!
Ve yıl, 2014.
Tarihte ilk kez kartlı ve temassız ödemeler nakit ödemeleri tahtından etti!

Borçla yaşanıyor


Erdoğan’ın sözünü unutmuş değilim, konuşmasına döneceğim.
Önce bazı bilgiler vermeliyim:
2018 Şubat ayı verilerine göre Türkiye’de 62 milyon 900 bin kredi kartı var! AKP’nin iktidar olduğu 2002’de kredi kartı sayısı 15 milyon 705 bindi...
Kredi kartı fetişizminin mucidi neoliberalizm oldu. Aslolan tüketimdi; borçlu borçsuz önemli değildi. Ve vahşi kapitalizm, “tüketim hazzı” keşfiyle nakdi ödemeleri dünyada ortadan kaldırmaya başladı. (Örneğin İsveç’te nakit para toptan kalktı. Güney Kore 2020’de kaldıracak. Vs.)
Tüketim rüzgârına kapılan Türkiye’de ödemeler bugün büyük oranda kredi artıyla yapılıyor. Ve itibarıyla...
Kredi kartı kullananların artışıyla, halkın bankalara olan borcu aynı hızla yükseliyor! Bugün 32 milyon 39 bin kredi kartı borçlusu var ülkemizde. Türkiye’de 20 milyon “hane” olduğunu anımsatırım! Ya mahkemelik olanlar?
- Bireysel kredi borcu yüzünden ihtilaflı, 2 milyon 124 bin...
- Bireysel kredi kartı yüzünden ihtilaflı, 2 milyon 335 bin...
- Bireysel Kredi veya Bireysel Kredi Kartı yüzünden ihtilaflı, 3 milyon 248 bin kişi var ülkemizde!
Vatandaşın bankalara olan kredi kartı vs. borcu 2002’de 6 milyar 605 milyon lira iken, 2018 başında 541 milyar 7 milyon liraya yükseldi.
Kişi başı ortalama borcumuz 18 bin lirayı geçti...
Uzatmayayım:
- Ülke zenginleşmedi...
- Vatandaş kredi kartına bağımlı yapıldı...
- Borçlanma yaşam tarzı oldu...
Mesele sadece et fiyatları değil... Erdoğan’ın önüne yıllık alışveriş verileri konuyor. O da tüketim artışına bakıp sanıyor ki, halkın refahı yükseliyor!
Ya da...
Erdoğan gerçeği biliyor ve bizi kandırmaya çalışıyor!