Yeni seçim sürecine girdik...
Erdoğan’ın ağzından “Kılıçdaroğlu” sözü yine düşmez oldu! Geçen cuma günü...
“İkinci 100 Günlük İcraat Programı”nı açıklarken eleştirilerinin odağına CHP liderini koydu.
Kılıçdaroğlu’nu hizmete girecek yeni şehir hastanelerinin açılışına davet eden Erdoğan, “Bay Kemal, açılışta beraber olalım. İnan mutluluk duyarım. Bu hastanelerin ne kadar muhteşem, güzel olduğunu gör. Gör de yalandan kurtul” dedi.
17 yıldır sadece inşaatla övünen iktidara sahibiz!
Yeni gurur duydukları icraat, Batı’nın terk ettiği şehir hastaneleri!
Bakınız: ABD’de...
1873 yılında 173 hastane vardı.
1909’da hastane sayısı 4 bin 300 sayısına ulaştı.
1946 yılında 6 bine, 1970’te 7 bin 200’e kadar yükseldi.
Bu sayı bugün 5 bin 7’ye kadar düştü.
Çünkü hastane sistemi Batı’da farklı ilerliyor...
Nedir bu farklılık?
Teknolojinin gösterdiği çok büyük gelişim, 21. yüzyılda sağlıkta olağanüstü dönüşüme neden oluyor. Geleceğin hastaneleri entegre dijital yapıya kavuşuyor. Hastanelerde akıllı bina uygulaması rutinleşiyor...
Sağlık sektöründe çalışan pek çok beyaz yakalı çalışanın -hatta doktor ve hemşirenin- işlevini görebilecek yapay zekalar yaygınlaşıyor...
Erdoğan ise, büyük binaya yatırım yapıyor! Oysa...
Sağlık dünyasında yaşanan transformasyon/dönüşüm, sisteme yeni oyuncuların girmesine sebep oluyor. Mobil sağlık kuruluşları bunlardan biri...

Kökten değişiyor


Eric Jeffrey Topol (d. 1954) Amerikalı kardiyo­log, genetikçi ve dijital tıp araştırmacısı. (Dünya onu, ağrı kesici “vioxx” ilacının kalp krizi ve inme gibi yan etkileri sebebiyle piyasadan toplattırma mücadelesinden tanıyor! Bu nedenle -sözüm ona kâr amacı gütmeyen- Amerika’daki Cleveland Clinic’teki işinden bile oldu! Neyse, konumuz başka...)
Bir gün...
Profesör Topol, yeni gö­rev yeri Scripps Health’e gitmek için Washington’dan San Diego’ya uçarken, pilo­tun “uçakta doktor var mı” anonsuyla, hemen hastanın yanına gitti. iPhone’u­nu, AliveCor EKG ciha­zına tutturarak hastanın EKG’sini çekti. Kalp krizi geçirmekte olduğunu anlayıp, uçağın acil iniş yapmasını sağlayıp hastayı kurtardı. Yani...
Akıllı telefonlar, gelece­ğin tıbbının seyyar tanı cihazlarla nereye gideceği­nin somut göstergesi!
iPhone ve iPad’e bağlana­rak ilk kan şekerini ölçen iB­Gstar gibi (ki DNA kopya­layarak sayısız hastalığa tanı koyanların olduğu) küçük seyyar cihazlar, evleri hızla klinik laboratuvara dönüştürüyor!
Anımsatırım: Sadece iPhone/iPad kullanımda 18 bin üzerinde sağlık uygu­laması var. Tıp, binaya değil teknolojiye yatırım yapıyor!
Sekiz ülkeden 13 partner kuruluşu kapsayan “çip üze­rinde laboratuvar” projesi olan “Labonfoil”e AB, 5.3 milyar dolarlık fon verdi.
ABD-Dallas’taki Wal­nut Hill Tıp Merkezi’ne, tasarımı ve inovatif/yenilikçi niteliğinden ötürü “Apple Deneme Hastanesi” de­niyor! Bunların sayısı hızla artıyor...
Erdoğan ise, “dünyanın en büyük hastane binası­nı yapmakla” övünüyor! Bu sağlık sistemi anlayışı 1960’larda-1970’lerde kaldı. Sağlık hizmetlerinde devrim oluyor...

Oy kazanma icraatı


Altı yıl önce...
Teknoloji ve sağlığın geleceği üzerine araştırma programları yürüten Gelecek İçin Enstitüsü (IFTF) adlı düşünce kuruluşu, 9 Ocak 2013’ten başlayarak beş kıtadan 600 aşkın kişinin 4500 fikir ürettiği toplantılar yaptı.
Aynı yıl...
Teknoloji şirketi Intel Corporation “sağlık inovasyon barometresini” açıkladı.
Her ikisinde de altı yıl önce ortaya çıkan sonuç şu oldu:
İnsanların yüzde 57’si geleneksel hastanelerin gelecekte geçeriz olacağını düşünüyor. Bu sayı bugün daha da arttı kuşkusuz...
Erdoğan ise, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana pek az değişiklik yapılan demode hastane odalarının çokluğuyla övünüyor! Oysa...
Hastane ve doktor odaklı sağlık sisteminin birey odaklı hale geleceği ve “kişiselleşeceği” artık yaygın görüş. Örneğin...
Kronik hastalıklarla baş etmenin önemli bir yolu, hastaları evde ve iş yerlerinde kontrol altında tutarak yaşam kalitelerini artırmak, hem de işgücü kayıplarını azaltmak!
Erdoğan ise, şehir hastanelerine doluluk oranı garantisi veriyor!
Ne diyeyim:
Yakında transparan holografik hasta görüntüleri kullanılmaya başlanacak ve sanal ortamlarda doktorlar bu üç boyutlu görüntüler üzerinden teşhis koyup, uzak mesafedeki meslektaşlarıyla hastanın durumunu tartışabilecek!
Tıp nereye gidiyor, AKP nereye savruluyor? Hâlâ... Batı’nın 30 yıl önceki bitmiş tükenmiş şehir hastaneleri projesini hayata geçirmekle övünüyorlar. Ne diyeyim...
Seçim kazanmayı amaç edinen siyasal görüş ülke gelirlerini, göze sokulamayan teknolojiye yatırmıyor! Sadece şehir hastanesi değil söz konusu olan...
Oy odaklı anlayış her yerde karşımıza çıkıyor:
Göze gözükmeyecek, yani oy getirmeyecek sinyalizasyona para harcamıyorlar!