Sevgili okurlarım,
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında coğrafyamızda operasyonlarına devam eden ABD, son dönemde dikkat çekici hamleler yapıyor.
Türkiye’nin güvenliğini büyük ölçüde etkileyen bu hamleleri, dış politikada tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, Roma’nın zıt yönlere bakan iki yüzlü tanrısı Janus’a benzetiyor.
Çünkü ABD bir yandan 3 PKK elebaşısının yerini bildirene para ödülü vaat ederek Türkiye’nin PKK’ya yönelik terör endişelerini gidermeyi hedefliyor. Yani Janus’un bir yüzüne, kandırma amaçlı bu politikayı yansıtıyor.

★★★

Janus’un diğer yüzünde ise PKK’nın Suriye’deki uzantıları olan PYD/YPG’ye dünya kamuoyu önünde meşruiyet kazandırma çabalarının yer aldığı görülüyor.
ABD, 3 PKK’lı ile ilgili kararıyla dünya kamuoyuna Suriye’deki PYD/YPG varlığının ve askeri kadrolarının, PKK ile hiçbir organik, operasyonel, yönetim ve denetim bağı olmadığı mesajını veriyor.
Böylece, PYD’nin (ve onun askeri kanadı olan YPG’nin), terörle ilgili olmak şöyle dursun, IŞİD’le mücadelede başarısı nedeniyle her türlü övgüyü hak eden, 60 bin kişilik modern bir orduya ve Suriye’nin kuzeydoğusunda demokratik yapılanmaya sahip bir siyasi aktör olarak, çözüm masasında yer almasını garanti etmeyi amaçlıyor.
ABD tüm hazırlıklarını, Suriye sorununun çözüleceği masada, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne benzer bir siyasi yapının (PYD/YPG) Kuzey Suriye’de de hukuki ve siyasi temellerinin atılmasına yönelik olarak yapıyor.
Son aşamada da bu yapıyı İran tehdidine karşı, bölgedeki enerji kaynaklarının ve İsrail’in güvenliğini sağlayacak “Garnizon Devlet”e dönüştürmeyi hedefliyor.

Çift yüzlü Janus Çift yüzlü Janus


Bu arada Washington’un Ankara’ya şöyle bir mesaj vermek istediği anlaşılıyor: “Çözüm sürecini yeniden başlatırsanız, ben de yanınızda olmaya ve icabında PKK’ya baskı yapmaya hazırım. Bakın, 3 PKK’lının yakalanması için ödül bile koydum. Yeter ki Fırat’ın doğusunda “Garnizon Devlet” kurma projeme karşı çıkmayın...”

★★★

Ancak, Ankara’nın bu sefer faka basmaya niyetli olmadığı anlaşılıyor. Zaten AKP iktidarının, PKK’yla mücadelede şahlandırmış olduğu milliyetçi akıma ve MHP ile gerçekleştirdiği “Cumhur İttifakı”na sırt çevirmesi, en azından Türkiye’nin yerel seçimlere koştuğu şu süreçte hiç mümkün görünmüyor.

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre önce Fırat’ın doğusuna her an bir askeri operasyon yapılabileceğini kastederek “Bir gece ansızın gelebiliriz” demişti. Kısa bir süre sonra ABD, IŞİD teröristlerinin geçişlerine karşı önlem olarak Suriye sınırımızda yeni gözlem noktaları oluşturacağını açıkladı. Buna tepki olarak son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın doğusuna yönelik sözleri yumuşatılarak da olsa desteklendi.

★★★

Şimdi cevap bekleyen kritik soru şu:
Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD’nin sınırımıza gözlem noktaları kurma kararı aldığı bir dönemde PYD/YPG’yi temizlemek amacıyla Fırat’ın doğusuna operasyon yapacak mı?..
Sorunun cevabını 14 Kasım tarihli röportajımızda, yine Şükrü Elekdağ veriyor:
“Türkiye ile 500 kilometrelik ortak sınırı olan Fırat’ın doğusundaki bölge, ABD’nin ve onun vesayetindeki PYD/PKK’nın kontrolü altında... Bu uzun sınır boyunca ABD’nin 12 askeri karargâhı bulunuyor. Buradaki ABD askerleri bir dış müdahaleye karşı canlı kalkan görevi yapıyorlar. Daha önce de vurguladığımız gibi, ABD, burada Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne benzer bir devlet kurmayı planlıyor, Türkiye’yi de uyararak ‘Buraya giremezsin’ diyor. Bu itibarla TSK, ABD ile savaşı göze almadan Fırat’ın doğusuna PYD ve PKK teröristlerini temizlemek için giremez!..
‘Girer’ diyenler, Türkiye’nin, Cerabulus/Fırat Kalkanı harekâtını ABD’nin mutabakatı ile yaptığını unutuyorlar.
Ayrıca ABD ile yaşanacak yeni gerginlikler, yerel seçimler öncesinde rahip Brunson krizinde olduğu gibi, ekonomide ağır tahribatlara yol açar.
Bu bakımdan, bir gece ansızın Fırat’ın doğusuna gireceğiz nakaratı iç kamuoyuna dönük bir seçim propagandasından öte geçemez!..”