Önce “neden ve nasıl buraya gelindi” sorusuna bakalım...
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İlnur Çevik, Devlet Bahçeli’nin, adeti olduğu üzere yaptığı “erken seçim” açıklamasının hemen ardından, “Ok yaydan çıktı” dedikten sonra ekledi:
-Bahçeli’nin bu teklifini kimsenin kestirip atma lüksü yok!..
Bakıyorum bu lafların üstüne hâlâ bir takım romantikler “acaba danışıklı dövüş mü?”, “Yoksa Bahçeli AKP’ye tuzak mı kuruyor?” türünden saçmalıklarla vakit geçiriyorlar!.. Devlet Bey’in geçmişte yaptıklarına geçmeden önce, AKP’ye yakınlığı ile bilinen kamuoyu araştırma şirketi ANAR’ın Genel Müdürü İbrahim Uslu’nun söylediklerini hatırlatmam gerek... Yaklaşık 3 hafta önce, 1 Nisan’da yaptığı açıklamada aynen şöyle demişti:
-MHP, parlamentonun artık misyonunu tamamladığını, yeni dönemin başlaması gerektiğini söyleyip erken seçim isteyebilir!..
Bingo! 3 hafta dolmadan Devlet Bey, Uslu’nun işaret ettiği gerekçelerle erken seçim isteğini açıklayıverdi!.. Uslu o açıklamasında AKP cenahının konuya nasıl bakacağını da mealen şöyle tarif etmişti:
-AKP’nin bu teklifi reddetme lüksü yok!..
Şimdiii, bütün bunlar ne anlama geliyor sorusunun yanıtına bakalım; demek ki epey bir zamandır üstünde çalışılan, pazarlıklara konu olan bir “baskın seçim” hazırlığı gizliden gizliye sürdürülüyordu... Yani Uslu’nun söyledikleri kehanet filan değildi! Her şey inceden inceye tasarlandı... İşin sözcülüğünü en iyi yapacak isim ise en tecrübeli, geçmişte aynı görevi başarıyla yerine getiren Devlet Bey olacaktı tabii!.. Kadayıf ocakta pişirildi...
-Altının kızardığına kanaat getirildiğinde düğmeye basıldı!..
Bu kadar basit! Bu yazı herkesin heyecanla beklediği 13.30 toplantısından 1 saat önce kaleme alındı! Niçin beklemedim acaba?
-Malumun ilanını beklemeye gerek yoktur da ondan!..

Devlet Bey bunu hep yapıyor!..


Ortalığı karıştırmak Devlet Bey’in en önemli, başlıca özelliği...
Mesela 2002’de, DSP-MHP-ANAP koalisyonunun önünde en az 2 yıl daha varken, halkı inim inim inleten “acı ekonomik kararlar” henüz alınmışken, halkın öfkesi burnundayken, Kemal Derviş’le el ele ülkeyi seçime götürmüş kendi partisi dahil koalisyon partilerinin tümü silinmiş, AKP yüzde 34 oyla Meclis’in yüzde 66’sını ele geçirmişti!..
Örneğin, 7 Haziran 2015 seçiminin sabahında, AKP iktidarını devirmek, Meclis Başkanlığı dahil, her alanda silmek mümkünken hatta Kılıçdaroğlu Başbakanlık’ı altın tepsi içinde sunmuşken, “erken seçim çağrısı” yapıp AKP’yi düştüğü bataklıktan kurtarmış, 6 ay sonra yapılan seçimlerde tekrar iktidar olmasını sağlamıştı!..
Yine örneğin, iktidarın Başkanlık hayalleri suya düşmüş, rafa kaldırılmışken yani durup dururken, yıllar boyu en ağır suçlamaları yaptığı, en hakaretamiz tartışmalar girdiği Erdoğan’a “Başkanlık inadını sürdürecekse TBMM’ye getirmeli” çağrısı yaparak “Tek adam rejiminin” kapısını ardına kadar açmıştı!..
Yani Devlet Bey’in son çıkışı hiç de sürpriz değil! Pekii, bu çıkış niçin ve umulan sonuç ne diye bir soru çıkıyor ortaya, doğal olarak...
-Yanıt “alarm zilleri” olabilir mi acaba?!.

İttifak yasası ve OHAL güvencesi!..


Uzun süredir görülen, yadsınamayacak gerçekle başlayalım:
-Bu terazi, bu sıkleti çekmiyordu!..
Ekonomi sürekli baş aşağı seyrediyordu... Çiftçisinden emekçisine, memurundan emeklisine, öğrencisine insanlar burnundan solumaya başlamıştı... işsizlik tavana vurmuş, açlık ve yoksulluk sınırı devasa boyutlara ulaşmıştı... Dolar 4 lirayı, Euro 5 lirayı, benzin 6 lirayı geçmiş, zamlar peş peşe yağmaya başlamıştı...
Afrin “zaferi”, dünyaya sürekli yapılan “Eyyy” çıkışmaları istenen oy çıkışını sağlayamamıştı!.. Dış politikada yapılan çaresiz politik manevralar da giderek zavallı bir görünüme bürünüyordu...
Sözün özü; deniz bitmişti!.. Giderek kaybetmektense İttifak yasası ve OHAL düzeninin getirdiği avantajlara yaslanarak bir erken(baskın) seçim çok daha evla görünüyordu... İşte tüm bu nedenlerle düğmeye basıldı!..
Aynı anda da bilinen anket şirketlerinden ve cismi belli odaklardan AKP’nin(Tabii Erdoğan’ın da) oy oranının en az yüzde 55, ilk turda başkanlığın da “cepte keklik” olduğu propagandası başlatıldı!..
-Plan bu kadar basittir işte!..
Muhalefetin yapacağı da çok basittir aslında; bir araya gelmek, referandumda her türden baskı ve tehdide karşı elde edilen muazzam oranı yukarı çekmek... Bir de sandıkları, bilgisayarları, trafoları kontrol altında tutmak...
-Demokrasinin bu türden “kedilere” tahammülü yok artık!..

Ve son dakika!..


Tam da yukarıda anlattığım gibi oldu!.. Bu yazı yazıldıktan yaklaşık 4 saat sonra malum olan ilan edildi!..
Bahçeli’nin verdiği pası Cumhurbaşkanı Erdoğan 5 dakikalık bir konuşmayla ağlara gönderdi:
-Erken seçim 24 Haziran 2018’de yapılacak!..
Süre o kadar kısa ki, amacını hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ilan ediyor:
-Daha cumhurbaşkanı adayı bile belirlememiş, ittifak görüşmelerinde dahi emekleyerek yol alan muhalefeti afiyetle yemek!..
Hedefe alınan İYİ Parti’nin seçimlere girip giremeyeceği, açıklamanın yapıldığı dakikadan itibaren gündemin ilk sırasına oturmuştur!..
Şayet muhalefet tek adam rejimini altın tepsi içinde iktidar ve yandaşına teslim etmek istemiyorsa, derhal “yekvücut” olacak seçeneği masanın üzerine koymalı, kurtlar masasına ziyafet olmaktan sıyrılmalı, halka umut verecek atılımı yapmalıdır...
-Yoksa tarih babanın defterinde bir virgül kadar değeri olmayacak, “halkına ihanet eden” konumundan da asla kurtulamayacaktır, biline!..

sozcu-banner-1