FETULLAHÇILAR VE GENÇ SİVİLLER ÖRGÜTÜ SÖZDE ‘ASKERİ VESAYET’ KARŞITIYDI...


AKINCI ÜSSÜ’NDE GENERALLERE TALİMAT VEREN İSE ‘SİVİL İMAMLAR’ OLDU...


1 - Sivil toplumun yaşayan savunucularından, siyaset bilimci Avustralyalı John Keane’le başlayalım: “Sivil toplum, şiddet karşıtı, kendi kendine örgütlenen, devlet kurumlarıyla sürekli bir gerilim içerisinde olma eyleminde bulunan, yasal koruma altındaki devlet-dışı kurumların karmaşık ve dinamik bir topluluğunu hem tanımlayan hem de tasavvur eden bir ideal-tip kategorisidir.” (Civil Society: Old Images New Visions/Oxford, Cambridge: Polity Press, 1998)

Tanımlamanın en dikkat çekici yanı ‘kendi kendine örgütlenen, ‘devlet kurumlarıyla sürekli bir gerilim içerisinde olan’... Peki, Keane’nin ‘sivil toplumu’ Türkiye’de nasıl vücut buldu? Özellikle 1980 sonrasında liberalizmle birlikte ‘sivil toplum’ denilen kavram kol kola yürüdü ve ortak noktada buluştu: Bir ekonomik-siyasal iktidar hedefleyen neo-liberalizm meydanlara indi. ‘Görünmez bir el’ piyasalara hakim oldu, özelleştirmelerle birlikte ‘egemen-resmi ideoloji’ye karşı özgürlükleri savunanlar sahne aldı! Aslında ‘resmi ideoloji’ diye karşı çıkılan, insanın pazarda kaybolması, 1923’te kurulan Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk’tü...

FETÖ, GENÇ SİVİLLER, MAZLUM-DER...

Ancak... 2007’den sonra ‘Genç Siviller’le, İslamcı Mazlum-Der, Özgür-Der ve Fetullah Gülen ‘cemaati’ ortak bir hedefe yöneldi. ‘Askeri vesayeti kaldıracağız’ yalanıyla, sözde ‘kendi kendine’ örgütlenen gruplar, Türkiye Cumhuriyeti’nin dibine dinamit koydu. Ve...15 Temmuz 2016’da, Akıncı Üssü’nde ‘sivil imamların’ yönettiği ‘askeri vesayet’, NATO güdümlü bir darbeye kalkıştı. Peki 2007’den 2016’ya kadar süren ‘yıkımın’ mimarları ne yapmıştı? Açalım...

19 Mayıs’ın karşısında ilk duran ‘siviller’ oldu


2 - Genç Siviller, 2000’li yıllarda ODTÜ’lüler tarafından kurulan bir mail grubu. Oluşum, adını ilk kez, “19 Mayısları, militarize stadyum gösterilerinden kurtaralım” kampanyasıyla, 19 Mayıs 2003’te, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in davetiyle gittikleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde duyurmuştu. Gazetelerin manşetlerinde de ‘Siviller’ vardı! Liderleri Turgay Oğur’du.

2008’de Genç Sivil eylemi...


‘ONLAR KADER MAHKUMU DEĞİL’

“Yetmez ama Evet” kampanyasını yürüttüler. Peki durum ne zaman değişti? Turgay Oğur, 21 Temmuz 2014’te Radikal’de şunları söylemişti: “...17 Aralık’ta anladım ki, meğerse hemen hemen herkes anti-cemaatmiş. Ben cemaatleşmeyi destekliyorum. Şimdi Yehova Şahitlerinin ya da Nurcuların etrafında pervane olması, seni kendi gövdesine katmaya çalışması insan olarak değer görmek demek. Bu çok hoş. Hatta memurlar için bu özellikle iyi bir şeydir. Devletlü olma reflekslerini yumuşatır. Çünkü esas tehlikeli olan devletin kendisidir. Peki devleti Gülen mi yönetiyor? Yok sanmıyorum. Ergenekon ve Balyoz’dan hapse girenler benim için kader mahkumu değil.”

EYLEMLERE BAKIN

Ancak...‘Genç Siviller’ sözde bir vesayetten kurtulurken ‘sivil vesayet’in boyunduruğu altına giriyordu. Eylemlerinde ‘Cumhuriyet’in sonu” dövizi taşıyan, nerede asker görse ‘Ergenekoncu’ ilan eden Genç Siviller, Fetullahçıların yalanına bilerek mi destek verdi yoksa kullanıldılar mı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz ise Akıncı Üssü’nde 15 Temmuz’da yaşananlar. Devam edelim...

“1923’te kuruldu 2008’de arınıyor” kimin sloganı?


3 - Askeri darbelere, militarizme karşı olan bu Genç Siviller ve ortak hareket ettikleri Mazlum-Der gibi kuruluşlar, 15 Temmuz gecesi büyük bir yanılgı yaşadı! Çünkü, FETÖ’cü darbe girişiminde koca koca generalleri ‘sivil imamların’ yönettiği ortaya çıktı. Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç, askerlere talimat verdi, karargahta ellerini kollarını sallayarak gezdi. Hatta generallerden Hakan Evrim’in Kemal Batmaz’a baş selamı verdiği bile görüldü. Sonra ne oldu? Her subayın ‘sözde imamı’ olduğu, talimatları onlardan aldıkları delillerle ortaya kondu.

26 Temmuz 2008 tarihli Taraf Gazetesi


CIA’NIN ‘KEMALİZM BİTTİ’ KAMPANYASI

Netleşen en net bilgilerden birisi de şuydu: FETÖ’nün TSK imamı Adil Öksüz, 27 Aralık 2015-Haziran 2016 tarihleri arasında 12 defa Ankara’da, örgüt mensubu askerlerle darbe toplantıları yaptı. Bu toplantıların ardından ABD’ye giderek, FETÖ elebaşına bilgi verdi, talimatlarını aldı. 11 Temmuz’da askerlerle hazırlık toplantılarını tamamlayan Öksüz, darbe planını Gülen’e sunmak için tekrar ABD’ye gitti. 13 Temmuz’da Türkiye’ye döndü. 15 Temmuz’da da darbe girişimi yaşandı. Sormak gerekmiyor mu...
‘Askeri vesayeti’ de yöneten sivil vesayet değil mi? Gerçek şu: Türkiye’deki darbelerin arkasında NATO ve ABD var. ‘Resmi ideoloji’ denilen ise Graham Fuller gibi CIA ajanlarının ‘Kemalizm bitti’ sloganı. Yani hesaplaşılan, Taraf Gazetesi’nin 26 Temmuz 2008 tarihli şu manşetinde gizli: 1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor! Başka söze gerek var mı?