Çağdaş laik hukukta “helal-haram” yoktur...

Yani yargıç “Örgüte üye olmamakla birlikte, haram yiyerek örgüte destek olmaktan” diye mahkûm edemez adamı...



Cumhuriyet devriminin yüzlerce kurumunu kapatanlar “Helal Akreditasyon Kurumu” kurdular...

Kısaltılmışı: HAK...

Parlamento dururken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulduğu, peşinden TBMM’den aynen geçtiği için bir kere demokrasi açısından kesinlikle helal...

“Helal-haram” şeriat hukukunda önemli kavramlar... Laik devletin yapısı içine “Helal” monte edildiği için, hukuk kafası bakımından da helal bence...

Bakın daha baştan iki “helalimiz” oldu...



Kurum başkanlığı, genel sekreterlik, yönetim kurulu, genel kurul, arabalar, personel, ofisler, binalar...

Koca bir kurum...

Kısa adı; HAK

Kısacası “helal-haram” kavramı laik devlete biraz daha sokuşturmak maksat...

Bir denk getirip ceza kanununa da koyarlarsa, o zaman hakim “Çaldı ama helal iş yaptı” diyerek hırsızlığı kamu yararına yorabilir...



Yok eğer gıdalarla ilgili ise...

Bakın; birkaç gün önce Sudan’dan at, katır, eşek ithaline izin TBMM komisyonlarından geçti... Anlaşmayla “500 ton at, eşek ve katır ile 500 ton at, eşek ve katırın da aralarında bulunduğu hayvanların sakatatları da gümrük vergisi uygulanmadan ithal edileceği” hükmü var...

Sıfır vergi...

Atlar, katırlar, eşekler nasıl tüketilecek?...

Binip gezecek değiller...



Bir yandan devlet organı olarak “Helal Akreditasyon Kurumu” kurup öte yandan Sudan’dan at, eşek, katır eti ve sakatatları ithal etmek, herhalde katırları-eşekleri kandırmak için yapılmıyor...

Kandırılmak bu milletin yazgısında vardır...

Helal kurumu kurmak hem de eşek-katır eti ithal etmek milleti aptal yerine koymaktan başka nedir?..

Üzerinde “HAK” yazacak kıyma paketleri ile siyasetçiler dini siyasette, paketin içindeki yarı eşek eti ile de tüccar yandaşları dini ticarette kullanacaklar, o kadar...



Tepkisiz, ölü toprağı serpilmiş bir millet nasılsa sessiz...

“Eşek Sudan’dan gelene kadar” artık ne yaparlarsa size...

Helaldir...