DEDİKODU

Damat ve 6 bakan gidiyor, Soylu şimdilik beklemede


Ankara’daki en önemli kaynağım aradı yine.
Bugüne kadar söyledikleri hiç yanlış çıkmayan ve sarayı da çok iyi bilen, buradan çok doğru bilgiler alan dostum, “Sonunda bakanlarla ilgili operasyon başlıyor” dedi. Bazı bakanlar değişecek.
Bu hayli zamandır konuşuluyor.
Ancak her seferinde önceden sızmalar olduğu için Erdoğan konuyu gurur meselesi haline getiriyor ve “Birileri söylüyor diye bakanlar mı değişirmiş” tavrı ile operasyonu erteliyor.
Ancak bu kez artık sona gelinmiş.
En az 7 bakanın değişeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Ankaralı dostum, “Aslına bakarsan” dedi, ve ekledi “Erdoğan, hükümetin tamamını değiştirebilir, belki de doğrusu bu olacak.”
Açıkçası bakanlar arasında değişikliği ben de bekliyorum. Dostuma, “Neden hepsi birden de değişebilir diyorsun?” diye sordum.
Asılında size daha önce de yazdığım bazı kaygılardan kaynaklandığını anlattı. Biliyorsunuz yeni sistemle Meclis devreden çıkarıldı.
Bakanlar da dışarıdan atanıyor.
Bu Amerikan sistemi ile amaçlanan yasama ile yürütmeyi tamamen ayırmak, icra rahat çalışırken Meclis de yasama görevini hakkıyla yerine getirsin isteniyor.
Oysa bu Türkiye’de asla tutmayacaktı, zamanında anlattık, nitekim öyle de oldu.
Bu sistemle Meclis devre dışı kaldığı gibi, parti de devre dışı kaldı aslında.
Bütün bakanlar dışarıdan getirilince, partililerle hükümetin arası koptu. Partililer, bakanlara ulaşamaz hale geldi.
Böyle olduğu gibi bakanlık kadroları yeni bakanların insafına kaldığı gibi daha önce bakanlıklarla iş yapmaya alışık olan AKP’liler de bir anda dışarıda kaldı. AKP Başkanı’na en çok bu açıdan şikayet geliyor.
Erdoğan bu şikayetleri önceleri hiç dinlemiyormuş.
Ancak yerel seçimlerdeki ağır hezimetten sonra yakınları, “Partiyi bu kadar dışlarsanız bu işin sonu iyi olmayacak” uyarıları yapmışlar, Erdoğan da artık düğmeye basmaya karar vermiş. Bu durumda okul sahibi Milli Eğitim Bakanı, turizm şirketi sahibi Turizm Bakanı, hastane sahibi Sağlık Bakanı gidiyormuş Ankaralı dostumun söylediğine göre.
Ticaret Bakanı ile Orman ve Tarım Bakanı da değişecek bakanlar arasında.
Adalet Bakanı’nın da “gidebileceğini” söyledi Ankaralı dostum, belki de “Metin Feyzioğlu’na yer açmak içindir” diye de ekledi.
En önemlisi ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da görevi sona erdirilecek bakanlar arasında sayılması. Son bir haftadır ortada hiç görünmeyen Berat Albayrak’ın “ailevi sorunlar” yaşadığı hatta eşinden ayrıldığı bile söyleniyor.
Damat Bey’in Erdoğan’dan itibarının sarsılmaması için bir dış görev talep ettiğini söyleyen Ankaralı dostum, “Ama duyduğum kadarıyla Erdoğan bu talebe çok sıcak bakmamış” dedi.
Bir de Süleyman Soylu konusu var. Ankaralı dostuma göre, AKP teşkilatının pek fazla sevmediği Soylu’nun da değişmesi ihtimali varmış. Dostum “Ama son günlerdeki çıkışları nedeniyle sarayı sıkıntıya soktu. Erdoğan, Soylu’yu şu aşamada görevden alması halinde yanlış anlaşılmalara neden olacağını ve tepki yaratabileceğini hesaplıyor galiba” dedi.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Üniversite dinin değil, bilimin odak noktasıdır


Geçen cuma sabah İstanbul Teknik Üniversitesi Maslak kampusundaydım sabah saatlerinde bir işim gereği.
Alışılmışın dışında bir hareketlilik ve güvenlik vardı.
Önce bir anlam veremedim, kapıdaki görevli, “Bugüne mahsus hocam” dedi. (Üniversite girişlerinde belki de yaşım gereği genellikle okulda hoca sanıyorlar, hitap şekli bu yüzden.) Üniversite alanına girdikten sonra gözüme ilk çarpan devasa bir cami oldu. Çoktandır içeri girmediğim için ilk kez görüyordum, şaşırdım “Bir üniversite içinde bu kadar büyük camiye, aslında bir camiye, neden ihtiyaç var ki” diye de içimden geçirdim.
Meğer o telaşın ve güvenliğin sebebi bu camiymiş. AKP Genel Başkanı, cami açılışına gelecekmiş.
Sonra medyadan camii açılışını okudum.



Bir fotoğraf çok ibretlikti.
Atatürk düşmanının cenazesine koşan Meclis Başkanı, 30 Ağustos’u kutlamayı aklına bile getirmeyen Diyanet İşleri Başkanı ve AKP Genel Başkanı, yan yana durmuşlar kurdele kesiyorlar.
Fazla detaya gerek yok. Şunu sormak isterim; Bir üniversiteye cami çok mu gerekli? Pek çok fakültesi bu kampus dışında toplam 23 bin öğrencisi olan bir üniversiteye 4 bin kişilik cami açmak akla uygun mu?
Tabii camisi olan tek üniversite İTÜ değil, artık hepsinde cami var.
Üniversiteler bilimin araştırmanın merkezi, dinin değil.
Fransızcadan gelen adı üstünde üniversite (universe-evren) evrensel bir anlam taşır.
Böyle bir yerde her dinden, her ırktan, her cinsten, her yaşam biçiminden insanlar bilim ve araştırma için bir araya gelir. Böyle bir yere sadece tek bir dinin görkemli bir ibadethanesini yapmak üniversiteye dayatmadır. Bu kamuoyu içinse bir din istismarıdır.
Keşke bu iktidarı üniversitelere görkemli camiler yaparken değil de bilime, sanata, kültüre katkı sağlarken de görebilsek.



Ama önce içlerinde bu nitelikte kişilerin olması gerek değil mi?
Bu arada üniversitenin en görünür yerine inşa edilen caminin adı da ilgimi çekti. Abdülhakim Sancak adını hiç bilmiyordum ve aklıma ilk olarak tarihteki bir Müslüman bilim adamı olabileceği geldi.
Öyle ya Türkiye’nin en önemli teknik üniversitesinin bahçesine yapılan camiye bir bilim adamının adı yakışır gibi geldi bana.
Meğer tank fabrikasını Katarlılar adına alan Ethem Sancak isimli kişinin babasıymış.
Caminin parasını bu zengin kişi verdiği için babasının adını koymuşlar.

FIKRA GİBİ

Bir kere de söyleyin, yer yerinden nasıl oynuyor bir görelim


En klasik sözlerden biridir; “Konuşturmayın şimdi beni, konuşursam yer yerinden oynar.”
Bu cümlede o kadar çok şey gizlidir ki. Bir kere kibir vardır, küçük dağları ben yarattım havası.
Sonra tehdit ve şantaj vardır.
Üçüncüsü korku vardır, bir şeyden korunmak için üste çıkma çabasıdır.
Yıllardır o kadar çok duydum ki bu “Bir konuşursam yer yerinden oynar” lafını. Ama hiç yer yerinden oynamadı, çünkü bunu söyleyenlerin hiçbiri konuşmadı.
Bu kervana şimdi Egemen Bağış’ın karısı Beyhan Bağış katılmış. Nedendir bilemem Instagram sayfasına bir yazı koymuş.
Şöyle diyor hanımefendi; “Söyleyecek çok söz var ama bir kerede söylersem yer yerinden oynar... Peyderpey gelecek merak etmeyin, çok doldum, çok yoruldum artık, insanlardan, insancıklardan... Kullanandan, kullandırtandan çok yoruldum... En çok da kendime kızdım... Naif olmanın bile sınırı olmalı... Ama neyse, iyi ki varsın bir tanem, daha evvel de yazdım ya hayatın önsözündeyiz...”
Bu ailede ve çevresinde neler oluyor, bilmiyorum tabii.
Kim bilir belki de bu sözler “anlayana” gönderilmiş bir mesajdır.
Ama ben diyorum ki “Hanımefendi, Allah aşkına konuşun, yer yerinden nasıl oynuyor biz de öğrenelim artık.”

ÖNERİ

AKP’li belediyeler bu işçilere neden sahip çıkmıyor?


İstanbul Belediye Başkanlığı binası önünde günlerdir bir gösteri sürüyor.
Belediyeden haksız yere işten atıldıklarını söyleyen bir grup işçi oturma eylemi yapıyor.
Bu tür her eylemi “Burası gösteri yeri değil” diyerek dağıtan İstanbul Valisi ise durumu uzaktan izlemekle yetiniyor. Aslına bakarsanız bu eylem işçilerin eyleminden çok, iktidarın düzenlediği bir organizasyon olarak görülüyor.
Bu tür sokak eylemleri ile nasıl bir sonuç alınır bilemiyorum ama yeni CHP’li belediyeye hem de AKP’ye önerilerim var.
Öncelikle bir anda “işçi haklarını, emeğin sömürülmesini” falan düşünmeye başlayan AKP’li belediyeler işten çıkarılan bu işçileri kendi belediyelerine alabilirler.
Bu işçilerin başka belediyelerde işe girmeleri, mevcut haklarının ellerinden alınması anlamına gelmez.
İşçiler hem çalışmaya devam ederek ücretlerini alırlar hem de büyükşehir belediyesine yönelik hukuk mücadelelerini sürdürebilirler.
CHP’li büyükşehir belediyesine de önerilerim şunlar;
Birincisi; burada kaç işçi olduğu açıklanmalı. Çünkü kalabalık, iktidar ve polis aracılığı ile her gün artırılıyor. Sonuçta millet, gözüne takılana bakar ve o kadar insanın haksız hukuksuz biçimde kapı önüne konduğunu zanneder.
İkincisi; haklı olduğunuzu düşünüp eylemi görmezden gelmeye kalkmayın. Çünkü bu tür eylemler bir anda çığ gibi büyür ve altından kalkamazsınız. Bu nedenle çıkarılan her işçi hakkında bilgi verilmeli, işten çıkarılma gerekçeleri açıklanmalı.
Bu konuda açıklamaların yapılmış olması bir şeyi değiştirmiyor. Herkes ikna olana kadar bıkmadan buna devam edilmeli.