Biz Ankara gazetecileri bayılırız güvenlik ve istihbarat konularında kimselerin duymadığı gelişmelere vakıf olmaya. Bugünlerde Fatih Altaylı’nın 19 Ocak’ta yazdığı yazıdan olsa gerek en çok “Güvenlik Bakanlığı mı kuruluyor” sorusuna muhatap oldum.
Malumunuz, yeni sistemde devlet yapılanmasında “Müsteşarlık” makamı kaldırılmış ve yerine “Bakan Yardımcılıkları” oluşturulmuştu.
O dönemde güvenlik ve istihbarat kurumlarının koordinasyonu için kurulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı kapatılmıştı.
“Güvenlik Bakanlığı” konusunu işte o günlerde Kamu Güvenliği Müsteşarlığı yerine kurulacak yeni bir yapı olarak duyuyorduk.
Ancak bir sonuç çıkmadı ve konu unutuldu.
Gazeteciliğin en önemli ayağı, önemli haberlerin “fikri takibini” yapmaktır.
Yeni bir gelişme duymamış olsam da Altaylı’nın yazısını referans sayarak biraz araştırdım.
Kimler bilirdi bu konuyu?
Elbette İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT). Bir de Türkiye’de yeni sistemin mevzuat altyapısını oluşturan Cumhurbaşkanlığı ekibi.
Ulaşabildiğim herkese sordum. Yaptığım görüşmelerden şu sonucu çıkardım:
-MİT, yeni yapılanmasıyla iç istihbarattan büyük ölçüde çekildi.
-İç istihbarat Jandarma’nın bütünüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasının ardından Emniyet İstihbarat’ın çatısı altında toplandı.
-İç ve dış istihbarat çalışmalarının, istihbarat ile güvenlik kurumlarının uyumu için bazı mekanizmalar oluşturuldu ve koordinasyon en üst seviyeye çıkarıldı. Cumhurbaşkanlığı, yeni sistemde bu koordinasyonun yürütüldüğü en önemli merkez oldu.
-Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmesiyle İçişleri Bakanlığı büyük ölçüde güvenlik meselesine odaklandı. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, polisin üzerindeki pasaport, ehliyet verme gibi yükleri de büyük ölçüde aldı.
-Yine istihbarat ve güvenlik kurumlarının koordinasyonu için oluşturulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın sahada çözüm olmaktan çok süreci yavaşlattığı, işlemediği görüldü.
-Milli Güvenlik Kurumu (MGK) bile yeni düzenlemelerle büyük ölçüde işlevsiz hale geldi ancak MGK Genel Sekreterliği, anayasal bir kurum olduğu için yeni bürokratik sistem içine yerleştirilemedi ya da kaldırılamadı.
-Güvenlik bürokrasisinde yeni yapılacak her değişiklik, başka değişikliklerin önünü açıyor. Yeni kurulacak her yapı da güvenlik bürokrasisini iyice hantallaştıracak.
-Haliyle, yeni sistem güvenlik ve istihbaratta ekstra “tek çatı” ihtiyacını ortadan kaldırdı ve yeni bakanlık arayışından vazgeçildi.

YENİ BAKANLIK KURULABİLİR

Yine Ankara deneyimimle söyleyebilirim:
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Durduk yerde bu konu gündeme gelmez.”
Biraz daha araştırınca Güvenlik Bakanlığı olmasa da seçimden sonra bazı yeni bakanlıkların gündeme gelebileceğini duydum.
Örneğin, Aile Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı birleştirilmişti. Bu bakanlığın yeniden ayrı bakanlıklar olmasını savunanlar var. Bu görüşte olanlara göre SGK dışında o bakanlıkta 20’ye yakın genel müdürlük var ve bu durum işleyişi sıkıntılı hale getiriyor. Bakanın üzerindeki yükü ağırlaştırıyor.
Benzer “işleyiş” şikayetleri başka bakanlıklardan da geliyor.
Bu şikayeti ortaya atanlar, Bakan ve yardımcıları ile genel müdürler arasında ciddi bir iletişim sorunu olduğunu söylüyor.
İki çözüm öneriyorlar:
-Ya bakanlık sayısı artsın.
-Ya müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı düzenine geri dönülsün.
Yeni sistemin mevzuat altyapısını hazırlayanlarla da görüştüm.
Bu taleplere şiddetle karşı çıkıyorlar. Her bakanlığın ayrı teşkilatının bulunduğu “çoklu teşkilat” döneminin geride kaldığına dikkat çekerek, “Bakanlar, bakanlık bürokrasisi, yeni sistemin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında ‘tekli teşkilat’a dayanan bir sistem olduğunu öğrenmeli. Yeni bakanlık kurmak yerine yeni bakan yardımcıları atayabilirler. Pratik olmalılar” görüşünü dile getiriyorlar.