31 Mart yerel seçimlerinin öncesinde ve sonrasında defalarca Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım’ın temiz bir kampanya yürüttüğünü, seçim sonrasında partisinin “İstanbul seçimini iptal ettirme” kampanyasına mesafeli kalarak doğruyu yaptığını söyleyip yazdım. Bunu yaparken,  Yıldırım’ın tavrının sadece kendi partisinden değil CHP tabanından da destek gördüğüne dair şahitliklerime güveniyordum.
Buna karşın, bir çok okurum ve izleyicim, bu yaklaşımım nedeniyle bana ciddi eleştiriler yöneltiyor, Binali Yıldırım’ın da AK Parti’nin seçim sonrasında attığı her adımın arkasında olduğuna dikkat çekiyordu.
Yıldırım’ın dünkü basın toplantısını dinledikten sonra kendisiyle ilgili değerlendirmelerimin çok iyimser olduğunu düşünerek, okuyucu ve izleyicilerden gelen eleştirilere hak verdim.
Hele “bu seçim mundar olmuştur” sözünü duyunca kendi kendime hayıflandım.
Seçim sonuçlarına “mundar” diyerek, sandığa gidip vatandaşlık görevini getiren ve aynı zamanda seçme hakkını kullanan milyonlarca insana (kendisine oy veren 4 milyon 156 bin 170 oya da Ekrem İmamoğlu’na oy veren 4 milyon 170 bin 58 kişiye de) büyük haksızlık ettiğini düşündüm.
Keşke çizgisini hiç bozmasaydı.

Ortaokul çocuğuna anlatır gibi anlatayım

Şimdi gelin, “Seçim mundar oldu mu? Olduysa kim mundar etti?” sorularına yanıt arayalım.
31 Mart akşamından itibaren olup bitenleri ortaokul çağında bir çocuğa anlatır gibi anlatmak istiyorum. Hatırlamakta yarar var:
- 31 Mart
gecesi 23:22’de Yıldırım kamera karşısına geçti ve kazandıklarını açıkladı. O sırada AA’nın verilerine göre kendisi yüzde 48.8, rakibi yüzde 48.7 oy almış görünüyordu. AA bu açıklamadan itibaren İstanbul ile ilgili veri akışını durdurdu.
- Aynı gece Yıldırım’dan bir süre sonra kamera karşısına geçen Ekrem İmamoğlu, AA’nın verileri kestiğini, YSK’nın verilerine göre de kendisinin önde olduğunu söyledi.
- 1 Nisan
sabahı, 10:20’de, YSK Başkanı Sadi Güven o ana kadar açılan sandıklardan çıkanı açıkladı. Güven’e göre o an itibariyle İmamoğlu 4 milyon 159 bin 650, Yıldırım 4 milyon 131 bin 761 oy almıştı. O sırada oyların yüzde 98’inden fazlası sayılmıştı. Aradaki fark 27 bin 889’du.
- 1 Nisan
öğleden sonra, 16:20 itibariyle sandıkların tamamı açıldı. Ekrem İmamoğlu 4 milyon 170 bin 116 oy, Binali Yıldırım ise 4 milyon 145 bin 708 oy aldı. Aradaki fark 24 bin 408’di.
- 1 Nisan
akşamı, AK Parti sandıkların tamamı açıklandıktan sonra sandık kurullarında tutulan ıslak imzalı tutanaklarla ilçe seçim kurullarında oluşturulan birleştirme tutanaklarındaki farklara itiraz etti. Kaydırmalar düzeltildi. CHP’liler de itirazlarını yaptı. İmamoğlu’nun oyu 4 milyon 171 bin 118 Yıldırım’ın oyu ise 4 milyon 149 bin 656 oldu. Aradaki fark 21 bin 462’ydi.
- Kaydırma oylar düzeltildikten sonra fark kapanmayınca AK Parti bu kez
290 bin 276 geçersiz oyun yeniden sayılmasını istedi. Geçersiz oylar sayıldıktan ve bazı yeniden sayımlar tamamlandıktan sonra Yıldırım’ın oy sayısı dün akşam itibariyle 4 milyon 156 bin 179’e çıkmıştı. Aradaki fark 13 bin 888 olmuştu.
- YSK
, 31 ilçedeki yeniden sayım talebini reddetmişti. Yeniden sayım halihazırda sadece Maltepe’de devam ediyor. Orada da 403 sandıktan Yıldırım lehine sadece 134 oy çıkmıştı. Maltepe’deki sandıkların tamamı sayıldığında da bu rakamın yaklaşık 400 olması, aradaki farkın 13 binin üstünde kalması bekleniyor.

Fark kapanmayınca iptal istemi

Gördüğünüz gibi, kaydırma, geçersiz oyların sayımı, bazı ilçelerde yeniden sayma işlemlerine rağmen durum değişmedi. Bu da Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını gösteriyor.
Sayıma dair itirazlardan sonuç çıkmayınca, AK Parti bu kez seçimin iptali konusunu gündeme getirdi.
İşte bu nedenle, YSK şu anda seçimi kimin kazandığını değil, İmamoğlu’nun kazandığı seçimi iptal edip etmeyeceğini karara bağlayacak.
Bugüne dek ortaya çıkan YSK içtihatlarını okuyunca, İmamoğlu’nun Maltepe sayımı tamamlanır tamamlanmaz mazbatayı almasını beklemek mümkün.
Sanırım, şu ana dek anımsattığım detaylardan, İstanbul seçiminin mundar edilip edilmediğine, edildiyse kim tarafından mundar edildiğine dair sizin de bir kanaatiniz oluşmuştur.