Atıyoruz, tutuyoruz. Mektubu alıp yine yazana gidiyoruz.

Ne oldu?

Ağızdan çıktı laf!

Geri geldi.

Yine ağza girdi laf!

Hani “namludan çıkan mermi ve ağızdan çıkan laf geri gelmez, çıktığı yere geri girmez” diye insanlığın gözlem imbiğinden süzülerek varılan bir gerçek vardı.

Gerçek bile yıkıldı.

Hayat böyle dayattı.

Erdoğan, “çöpe attım” dediği mektubu alıp Trump’a gidiyor.

★★★

Ciddi analizler şunu yazıyor: Trump’ın ülkesi ABD’de “oligarşik-plütokratik” bir yapı var. Bu yapı her zaman, her dönem ABD’de iktidar bloğudur. Dünyanın para kasaları Wall Street Bankaları, dünyanın acımasız tiranları askeri ve sivil kurumlar, dünyanın algı avcıları medya kartelleri ve dünyanın ışık ile gölge ve karanlık ile aydınlık yansıtıcıları kültür endüstrisi bir olurlar, Trump’ın ülkesinde iktidarı bunlar yürütür.

Obama, “ben” dedi.

Ben tedavi ederim.

İktidarımızın “Wall Street Bankaları” ayağı hastalandı. Ben onu tedavi edebilirim sözünü verdi. Bunun için seçildi.

Trump niçin seçildi?

Trump da “ben” dedi.

Ben iyileştiririm.

İktidarımızın “silah kartelleri” yatağa düştü. Ben onu yeniden en zalim tiran yapacak güce getirebilirim sözünü verdi.

Bunun için seçildi.

Trump şimdi “Attı, tuttu, mektubu alıp geldi” yapacak ve Türkiye’ye Patriot füzesi ile iptali kaldırıp F-35 uçağı satacak.

★★★

Türkiye’nin Suriye’ye toprağında “güvenli bölge kurmak” amacıyla asker çıkartmasına insani nedenler ileri sürüp “silah ambargosu ve yaptırım koyan” Trump’ın “oligarşik-plütokratik” iktidarı, Yemen’i bombalayıp yıkan, on binlerce insanın ölümüne neden olan Suudi Arabistan’a “daha çok silah satın alın... “ diye ayaklarına gidip kılıçla kral dansı yaptırıyor.

Ne ahlaka sığar!

Ne insanlığa!

“Evlatlık Ferhat’tan General Mazlum” yaratıp, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup gönderen Trump’ın iktidarı, “ABD ordusunun Suriye’de petrolü koruma görevi” olduğuna onay verdi. Suriye’nin petrolüne el koyup, çalmayı ABD’nin hakkı sayıp, bölgede zırhlı araç gezdiriyor.

Doğal kaynak yağmalıyor.

★★★

Aynısını Nazi Almanya’sı döneminde Hitler de yapmış, Alman ordusunun işgal ettiği ülkelerdeki petrol ve maden kaynaklarına el koyarak gelirini, ordunun harcamaları için kullanmıştı. Nürnberg Mahkemesi’nde “doğal kaynak yağmacılığından” yargılanıp mahkum olmuştu.

Tarih tekerrür eder mi!

Ben bilmiyorum!

Ama “kim güçlüyse tarihin ona göre yazıldığını” herkes görüyor.

★★★

Yolsuzluk, işsizlik, ülkesini terk edip mülteci olan milyonların çektiği ağır insanlık acıları kıskacına girmiş Orta Doğu’nun süper güçler arasında yeniden paylaşımını yaşıyoruz.

Attım, tuttum.

Mektubu alıp gittim.

Neresinden tutsak!

Elimizde kalıyor!