JOHNSON MEKTUBU VE KIBRIS HAVA HAREKATI


9 Ağustos 1964’te ABD Dışişleri Bakanı, Türk hükümetinin Kıbrıs’a yönelik hava harekatını durdurmasını istedi. İnönü, Amerika’ya, Kıbrıslı Rumların ertesi gün saat 09.00’a kadar saldırılarına son vermeleri halinde hava harekatını bitireceklerini, aksi halde harekata devam edeceklerini bildirdi.


Geçtiğimiz hafta Barış Pınarı Harekatı devam ederken, ABD Başkanı Trump’un, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a gönderdiği bir mektup ortaya çıktı. Trump, diplomatik nezaketle hiçbir ilgisi olmayan mektubunda tehdit ve hakaretler savuruyordu. Ne ilginçtir ki bu mektuba hiçbir diplomatik cevap verilmediği gibi mektubun ortaya çıktığı gün, Türkiye-ABD arasında yapılan görüşmeler sonrasında Barış Pınarı Harekatı da durduruldu.

ABD Başkanı Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği bu çirkin mektup nedeniyle 1964’te ABD Başkanı Lyndon Johnson’un, Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği “Johnson Mektubu” yeniden gündeme geldi.

Johnson Mektubu’ndan sonra Kıbrıs çıkarmasını erteleyen İnönü, Johnson Mektubu’na rağmen Kıbrıs’a bir hava harekatı gerçekleştirdi.

Hürriyet, 9 Ağustos 1964.


İNÖNÜ: ÇİZMEM YOK, AKLIM VAR!

1959 tarihli Londra ve Zürih antlaşmalarının ardından 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Çok geçmeden adadaki Rumlar Türklere baskı yapmaya başladılar. 21 Aralık 1963’te Kıbrıslı Rumlar, “Akritas Planı” ile adada Türklere yönelik kanlı eylemlere giriştiler. 24 Aralık 1963’te Kıbrıs’ta “Kanlı Noel” yaşandı. Türkler katledildi. Türkiye, Kıbrıs’taki “bu vahşetin derhal durdurulması için ABD ve İngiltere’den gerekli girişimlerde bulunmalarını”  istedi.

25 Aralık 1963’te Başbakan İsmet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın da katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda Türk jetlerinin ada üzerinde ihtar uçuşu yapmasına, İngiltere ve Yunanistan’ın adadaki şiddeti durdurmasına, aksi halde adadaki Türk tugayının harekete geçmesine karar verildi.

Garantör devletlerden aradığı desteği bulamayan İnönü, Genelkurmay’da yapılan toplantıdan sonra İstanbul’daki donanmayı Mersin’e hareket ettirdi. Yunanistan sınırına birlik kaydırdı. Türk uçaklarına Kıbrıs üzerinde alçaktan uçma, buna rağmen Rum saldırıları durmazsa havadan bombardıman etme emri verdi. Hava harekatı öncesinde dünya kamuoyu bilgilendirildi.

25 Aralık 1963’te Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları saat 14.00’den itibaren Lefkoşe üzerinde ihtar uçuşu gerçekleştirdi. İki saat içinde İngiltere ve Yunanistan adaya bir barış gücü göndermeye razı oldu.

İnönü, o gün mecliste yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Bütün meclis ve bütün millet yekpare olarak vazifemizi yapacağız. Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımıza karşı görevimizi yerine getireceğiz. Bugün Türk uçakları, Kıbrıs’taki mücadele alanına gitmişler, görünmüşler ve ilk ihtarı yapmışlardır.”

25 Aralık’ta Kıbrıs semalarında Türk jetlerini, Kıbrıs açıklarında Türk donanmasını gören Rumların lideri Makarios, 26 Aralık’ta garantör devletlerin teklifini kabul etti. 27 Aralık’ta Kıbrıs’ta üçlü bir kuvvet kuruldu. Bir de tarafsız bölge oluşturuldu. ABD Türkiye’nin Kıbrıs’taki “ihtar uçuşlarına” hiç ses çıkarmadı.

Kıbrıs semalarındaki “ihtar uçuşları” işe yaradı. 15 Ocak 1964’te bütün tarafların katıldığı 3. Londra Konferansı düzenlendi. Ancak görüşmeler sonuçsuz kaldı. İngiliz önerileri de Rumlarca reddedildi. Bu Sırada ABD, adaya 10 bin kişilik bir NATO gücü yerleştirilmesini önerdi. Kıbrıs için bir Amerikan-İngiliz Planı hazırlandı. Ancak Türklerin kabul ettiği bu planı Rumlar reddetti. İngiltere Kıbrıs konusunu BM’ye taşıdı.

28 Ocak 1964’te, İnönü, ABD Ankara Büyükelçisi Raymond Here’ye, Kıbrıs’taki durumla ilgili sabaha kadar kendisine bir teminat verilmemesi halinde Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale edeceğini bildirdi.

Bu sırada Kıbrıs’ta Türklere yönelik saldırılar yeniden başladı. 150’den fazla Türk öldürüldü.

Hükümet, 16 Şubat 1964’te meclisten yetki almayı beklemeden askeri birlikleri İskenderun’dan çıkarma gemilerine bindirdi. 9 savaş gemisinden oluşan bir donanmayla Kıbrıs’a doğru hareket edildi. Rumlara gözdağı vermek için Kıbrıs açıklarına gelen Türk gemileri ertesi gün geri döndüler.

4 Mart 1964’te BM Güvenlik Konseyi bir BM Barış Gücü oluşturup adaya gönderdi Fakat BM’ye rağmen Kıbrıs’ta kan dökülmeye devam etti.

İnönü, son çare olarak, anayasanın 66. maddesiyle Kıbrıs’a asker göndermek için meclisten yetki almak istedi. 10 Mart 1964’te beş buçuk saat süren gizli oturum sonrasında 491 milletvekilinden 487’sinin oyuyla gerektiğinde Kıbrıs’a müdahale yetkisi alındı. Ardından 1930 tarihli Türk-Yunan ticaret ve vize antlaşmaları kaldırıldı. Ortodoks Patriği ve bazı Yunan uyruklular sınır dışı edildi. Bir yasal düzenlemeyle Türk karasuları 6 mile, balıkçı alanları da 12 mile çıkarıldı.

İnönü, o günlerde kendisine “Çizmelerinizi ne zaman giyeceksiniz?” diye soran bir gazeteciye “Çizmem yok, aklım var!” diye cevap vermişti. (Hürriyet, 31 Aralık 1963)

İnönü’nün Time dergisi mülakatı


İnönü, 15 Nisan 1964’te, Time dergisine bir mülakat verdi. Türkiye’nin Kıbrıs’tan asla vazgeçmeyeceğini ve 1965 antlaşmalarını asla pazarlık konusu yapmayacağını söyledi.

İnönü, “NATO sizi desteklemezse ne yapacaksınız?” sorusuna ise şu tarihi cevabı verdi: “Kıbrıs’taki bu haksız durum devam eder, müttefiklerimiz bizi yalnız bırakır, NATO yanımızda olmaz, anlayışsızlık hüküm sürer, Türk azınlığı ezilir, bu böyle devam ederse günün birinde Batı’nın savunma sistemine inanç yıkılır. Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünya içinde yerini alır.”

İnönü’nün bu sözleri, “Johnson Mektubu”ndan sonra söylediği iddia edilse de aslında bu sözler “Johnson Mektubu”ndan 1.5 ay önce söylenmiştir. (Melek Fırat doktora, Ahmet Gülen de yüksek lisans tezinde bu gerçeği belgelemişlerdir.)

İnönü, bu mülakatında Kıbrıs konusunda bir de itirafta bulundu: “İttifakın içinde mesuliyeti olan Amerika’nın önderliğine inanıyordum, bunun cezasını çekiyorum” dedi. (Ulus, 17 Nisan 1964)

Johnson Mektubu


Hürriyet, 13 Ocak 1966
(Cüneyt Arcayürek’in haberi)


Bakanlar Kurulu 2 Haziran 1964’te Kıbrıs’a müdahale kararı aldı. 6 Haziran 1964’te çıkarma yapılacaktı. Askeri hazırlıklara başlandı. Çıkarmadan sadece bir gün önce, 5 Haziran 1964’te ABD Başkanı Lyndon Johnson, Başbakan İsmet İnönü’ye bir mektup gönderdi. “Johnson Mektubu”nda şöyle deniliyordu: “Türkiye Kıbrıs’a müdahale sonrası Sovyetler Birliği ile karşı karşıya gelirse NATO ve ABD Türkiye’yi savunmayabilir. (...) ABD, Türkiye’nin Kıbrıs’a yapacağı bir müdahalede (1947 tarihi Türk-Amerikan Yardım Antlaşması hükmü gereği) Amerika tarafından sağlanan askeri malzemenin kullanılmasına onay vermeyecektir.” Ayrıca Johnson, karşılıklı görüşmeler için İnönü’yü Washington’a davet ediyordu.

Başbakan İnönü, 13 Haziran 1964’te Johnson Mektubu’na karşı son derece diplomatik dille bir cevap mektubu yazdı.

İki yıl kamuoyundan saklanan “Johnson Mektubu”nu 13 Ocak 1966’da Cüneyt Arcayürek Hürriyet Gazetesi’nde manşetten yayımladı.

Başbakan İnönü, 21 Haziran 1964’te Johnson’un gönderdiği bir özel uçakla Amerika’ya gidip Johnson’la görüştü. Fakat görüşmeden olumlu bir sonuç alınamadı. İnönü, dönüşte İngiltere’ye uğradı. Londra’da İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Alec Douglas Home kendisine “Eğer Kıbrıs Yunanistan’a verilecek olursa Türkiye buna karşılık ne isteyecek?” diye sordu. İnönü bu soruya “Siz kimin malını kime veriyorsunuz?” diye cevap verdi. İngiltere’den Fransa’ya geçen İnönü, Paris’te de Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle ile görüştü.

İnönü’nün 1964 Kıbrıs Hava Harekatı


Milliyet, 10 Ağustos 1964.


İnönü, meclisten yetki almasına karşın Kıbrıs’a bir çıkarma yapmadı. Milli Mücadele ve Lozan tecrübesine sahip İnönü’nün o günlerde Kıbrıs’a çıkarma yapmamasının tek nedeni Johnson Mektubu değildi: 1- SSCB, Kıbrıslı Rumlara destek veriyordu. 2- Türk donanması yeterli değildi.  3- Çıkarma, muhtemel bir Türk-Yunan savaşını tetikleyebilirdi. 4- ABD, Akdeniz’deki 6. Filo’suna, Türk donanmasına engel olma emri vermişti. 5- Çıkarmanın başarısızlık riski fazlaydı.

1964’te Cenevre Konferansı’nda ABD ve İngiltere,  I. Acheson Planı ile Kıbrıs’ta Türkiye’ye bir üs vermeyi ve Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde özel kantonlar kurmayı önerdiler. İnönü’nün kabul ettiği bu planı Makarios reddetti.

Bu sırada Kıbrıslı Rumlar Türklerin yaşadığı Erenköy’e saldırdılar. BM Barış Gücü Türklere yönelik saldırıları durduramadı. Makarios, Erenköy’deki Türkleri abluka
altına
aldı.

Bunun üzerine Türk hükümeti, 7 Ağustos 1964’te BM ve NATO’ya başvurdu. Aynı gün Türk jetleri Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı.

İnönü hükümeti, 8 Ağustos 1964’te Erenköy’de sıkıştırılan Türkleri kurtarmak için bir hava harekatı yapmaya karar verdi.

Saat 17.30’da 34 Türk uçağı (F-100 ve F-86 uçakları) Erenköy’deki Rum gemilerini ve birliklerini bombaladı. Hava harekatında sahra topu bataryaları, bazı ağır silahlar, beş Rum şilebi ve iki Yunan hücumbotu etkisiz hale getirildi. 70 kamyon tahrip edildi. Rum yardım birlikleri de etkisiz hale getirildi. Buna karşın Yüzbaşı Cengiz Topel’in jeti vuruldu. Cengiz Topel şehit oldu. 9 Ağustos 1964 sabahı Yunan uçakları Erenköy’e ateş ettiler. Cami, okul ve bazı evlerin isabet aldığı Yunan hava saldırısında iki kişi şehit oldu. Türk jetleri, 9 Ağustos’ta da belirlenen hedefleri vurmaya devam ettiler. 64 Türk jetinin hava harekatı sonrasında Rumlar ateşkese mecbur oldular.

9 Ağustos’ta ABD Dışişleri Bakanı, Türk hükümetinin harekatı durdurmasını istedi. İnönü, Amerika’ya, Kıbrıslı Rumların ertesi gün saat 09.00’a kadar saldırılarına son vermeleri halinde hava harekatını bitireceklerini, aksi halde harekata devam edeceklerini bildirdi.

BM Güvenlik Konseyi,  12 Ağustos 1964’te Kıbrıs’ta ateşkes kararı aldı. Türk hava harekatıyla dersini alan Makarios ateşkesi kabul etti. Erenköy’deki ablukayı kaldıracağını belirtti. Böylece Türkiye, Erenköy’ü ve oradaki Türkleri kurtardı. Bu zafer Türkiye’ye büyük bir coşku yarattı.

İnönü, 8/9 Ağustos 1964 Kıbrıs Hava Harekatı ve Erenköy Savaşı ile Kıbrıslı Türklere yapılacak saldırılara Türkiye’nin en ağır biçimde cevap vereceğini dosta, düşmana göstermiş oldu. Bu harekattan sonra, 1967’ye kadar, Kıbrıs’ta Türklere yönelik ciddi bir saldırı olmadı.

İnönü hükümeti, 15 Ağustos 1964’te Cenevre’de yapılan barış görüşmelerinde gündeme gelen II. Acheson Planı’nı reddetti. Bunun üzerine ABD, Türkiye’de yeni bir başbakan arayışına girdi. İnönü, 28 Ağustos 1964 tarihli not defterine aynen şöyle yazmıştı: “Amerikalarının benden sonraki hükümet üzerinde araştırmaları...” İnönü 1965’te başbakanlıktan ayrıldı.

Demem o ki, İnönü, Johnson Mektubu’na rağmen 1964 Kıbrıs Hava Harekatı ile Kıbrıs Erenköy’deki Türkleri kurtardı. Kıbrıs’a yönelik 1964 Hava Harekatı, on yıl sonraki 1974 Barış Harekatı’nın habercisi gibiydi.

Kaynakça
1. Ahmet Gülen, İnönü Hükümetinin Kıbrıs Politikası (1961-1965 ) Ankara, 2016
2. Şerafettin Turan, İsmet İnönü Yaşamı, Dönemi Kişiliği, Ankara 2000
3.Metin Toker, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları, 2.bas, Ankara 1992
4. Haluk Şahin, Johnson Mektubu, İstanbul, 2019.
5. Sibel Akgün, "1964 Erenköy Savaşı'nda Türk Hava Kuvvetlerinin Rolü", THK'nın Yüzüncü Yılı, Uluslararası Tarih Sempozyumu, Ankara, 2013.
6.Hürriyet, 31 Aralık 1963, 25 Ekim 1963, 9 Ağustos 1964
7. Ulus, 17 Nisan 1964
8. Milliyet, 10 Ağustos 1964