Bir kıta düşünün ki...
Batı’nın “medeniyet” ya­lanıyla sömürgesi 500 yıldır sürüyor!
Aztekleri yok ettiler...
Mayaları yok ettiler...
İnkaları yok ettiler...
Bu zulmün 200 yıldır başını ABD çekiyor; “de­mokrasi” yalanıyla, yerli halka yönelik kirli savaş yürütüyor. Hepsini yazsam bu köşeye sığmaz; 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinden örnekler vereyim. O dönem ABD “Big Stick” (Kalın Sopa) politikası yürüttü; başını kaldırana vurdu:
1903,1907, 1911, 1912, 1924, 1924 Honduras...
1906, 1912, 1917 Küba...
1907, 1910, 1912 Nika­ragua...
1903, 1914, 1916 Do­minik...
1914 Haiti...
1908, 1912, 1918, 1921, 1925 Panama...
1914 Meksika...
1920 Guatemala...
ABD askeri müda­haleler/ işgaller yaptı; yüzbinlerce ölüme sebep oldu.
Hiç bitmedi zorbalığı...
ABD’li Komutan Smed­ley D. Butler (1881-1940) anılarını yazdığı “War Is A Racket” adlı kitabında şöyle dedi:
“Deniz piyade sınıfında asker olarak otuz üç yıl, dört ay geçirdim. Bütün bu süre boyunca, çoğu zaman büyük işadamları, Wall Street ve bankerler hesabına kısa­cası kapitalizmin hiz­metinde kiralık katillik yaptım... Örneğin 1914’te, Meksika’nın, özellikle Tam­pico’nun, ABD petrolcü­lerinin çıkarlarına kurban edilmesine yardım et­tim. Haiti ve Küba’nın, Na­tional City Bank’ın faizini kolayca toplayabileceği yerler olmasına yardım et­tim... 1909-1912 arasında, Nikaragua’nın tasfiyesinde uluslararası Brown Brot­hers Bankası’na yardım ettim.1916’da ABD şeker endüstrisinin çıkarları­nı korumak için Dominik Cumhuriyeti’ni işgal ettim. 1903’te, ABD meyve şirketleri yararına Hondu­ras’ın sindirilmesine yardım ettim...”
Bu kitabı yazan Komutan Butler, “ABD’de darbe ya­pacak” kumpasıyla hapse atılmak istendi!
ABD ne diyor: Ya bizden­sin, ya da düşmansın!

Elliott Abrams


Emperyalist ABD...
Başkan Franklin Roo­sevelt’in 1930’larda “İyi Komşuluk” politikasıyla kendini biraz dizginleyebil­di. Müdahalenin şekli de­ğişti; doğrudan müdahaleler yerini Amerikan yandaşla­rının iktidara gelmesini des­tekleyen politikaya bıraktı. Gerektiğinde yardım alacağı ülke ordularını “eğitim” adı altında ele geçirdi. Böylece...
Şili, Paraguay, Brezilya, Bolivya, Uruguay, Arjantin gibi ülkelerde benzer faşist askeri diktatörlükler kur­du. Nikaragua, Guatemala ve El Salvador gibi faşist askeri yönetimlere karşı çıkan yerel sol direnişçilere karşı kontra güçler oluşturdu.
1973’de Şili’de Salvador Allende’den 1983’de Gre­nada’da Maurice Bishop’a kadar sosyalist başkanları katlettirdi.
Castro’yu Chavez’i öldürt­mek istedi.
Bugün hedefinde Ma­duro var!
Bu amaçla eli kanlı Elli­ott Abrams’ı “Venezuela özel temsilcisi” olarak atadı.
Ronald Reagan ve Ge­orge W. Bush’un yıllarca kirli işlerini yapan Abrams’ın Venezuela’da ne yapacağı belli değil mi?
Nikaragua’da, El Sal­vador’da, Guetama­la’da, Honduras’da ne yaptıysa Venezuela’da onu yapacak! Faili meçhul cina­yetler, ayaklanmalar, darbeler ve geride on binlerce kayıp.
Ki düşünün Abrams Beyaz Saray’da “İnsan Hakları Sekretaryası” biriminde çalıştı! Bunlar “insan hakları” kavramının içini boşalttı! (Solcu-demokrat New Yorklu bir Yahudi aile­nin çocuğu; Harvard me­zunu, London School of Economics yüksek lisans dereceli Abrams’ın, kan­lı-karanlık işlere girmesini sadece psikolojik açıdan mı değerlendirmek lazım!)

Ne demokrasisi


Elliot Abrams’ın atan­ması Venezuela’nın yakın geleceğinde neler yaşanaca­ğına ışık tutuyor. Örnekler vereyim:
“El Salvador Gerçeği Ko­misyonu” 1993’de yayınladı­ğı raporunda Aralık 1981’de 500’den fazla sivilin “ka­sıtlı ve sistematik ola­rak” idam edildiğini bildirdi. Arkasındaki isim Abrams idi.
Nikaragua’daki solcu Sandinista hüküme­tini devirmek isteyen Abrams’ın, Brunei Sul­tanlığı Savunma Bakanı General Ibnu’dan Lond­ra’da 10 milyon dolar aldığı ortaya çıktı. Aptallar parayı yanlışlıkla - İran-Kontra skan­dalı “kahramanı”- Oliver North’un ofisinden İsviç­re’deki bir banka hesabına göndermişti!
Uzatmayayım: Nikara­gua’daki katliamı sürdürmek için el altından İran’a silah satan Abrams- North iki­lisi suç üstü yakalanıp ceza aldı.
CIA eski direktörü Baş­kan Bush, bunları affetti!
Sonra Abrams’ı “Or­tadoğu uzmanı” olarak görüyoruz! İsrail’in “Gazze Planı” arkasındaki kilit isim oydu! İsrail’e yeteri kadar yakın olmayıp, İran ile iliş­kiler geliştirdiği için Başkan Obama’ya muhalefet edenle­rin başında yine o vardı.
Son 40 yılda ABD’nin en karanlık işlerini plan­layan bu adam, şimdi Venezuela’ya demokrasi mi getirecek?
Türkiye’de öyle düşün­sel savruluş yaşanıyor ki, meydan popülist birkaç köşe yazara kaldı! Küresel medya ne diyorsa tekrarlıyorlar. En azından Venezuela yakın tarihine bakın: Chavez’i 2002’de darbeyle yıktıkla­rında yerine İş Adamla­rı Derneği Başkanı Pedro Carmona getirildi. Bunun ilk icraatı; Anayasa’yı askı­ya almak, Ulusal Parlamento, Yüksek Mahkeme, Başsav­cılık, Yüksek Seçim Kurulu ve valiliklerin çalışmalarını durdurmak oldu.
Abrams’ın da yapacağı bu!
Ne demokrasisinden bah­sediyorsunuz, çocuk musu­nuz?