Alexandre Dumas (1802-1870) kimdir, bilirsiniz:
“Üç Silahşorler”, “Monte Kristo Kontu”, “Demir Maskeli Adam” romanlarının yazarı.
Teodor Kasap (1835-1905)...
Kayserili idi. Manifaturacı babası Sarafim Bey vefat edince İstanbul’a akrabalarının yanına göç etti. Kuruçeşme Rum Okulu’nu bitirdikten sonra bir Rum tüccarın yanında çalışmaya başladı.
Kırım Savaşı sebebiyle İstanbul’da bulunan Fransız bir askerle arkadaş olup savaş sonunda Paris’e gitti...
İddiaya göre, Alexandre Dumas’ın asistanlarından biri oldu. (Dumas’ın çok asistanı vardı ve bunların en bilineni Auguste Maquet idi. “Monte Kristo Kontu” ve “Üç Silahşorler” romanlarının ana hatlarının ona ait olduğu mahkemelere bile yansıdı.)
Bizim Teodor Kasap İstanbul’a dönünce Paris’te gördüklerini hayata geçirmek istedi. İlk yaptığı “Monte Kristo Kontu”nu Türkçeye çevirmek oldu. Arkasından...
Tarih, 23 Aralık 1869.
Namık Kemal ile birlikte “Diyojen” adlı mizah dergisi çıkardı. Fransızlardan 246 yıl gecikmiş olarak!
Yine de şanslılardı; Sultan Abdülaziz Avrupa seyahatinden yeni dönmüştü; Batı fikir hayatına tanıklık etmiş ve Osmanlı’nın bunun dışında kalamayacağını düşünüyordu. Keza sadrazamı Ali Paşa Avrupa görevinden yeni dönmüştü. Görünüşte iktidarda “hoşgörü” vardı.
Başlığının altında, “Gölge Etme Başka İhsan İstemem” diye yazan “Diyojen”e izin verdiler. Aslında mizah mecmuasının yaşamayacağına inanıyorlardı!
Ummadıkları oldu; Osmanlılar, mizah dergisine çok ilgi gösterdi...

Cehennemde ziyaret


Mizah dergisi “Diyojen”i size niçin anımsattım?
Namık Kemal, iki yüzlü siyaseti eleştirdiği makalelerinde, İtalyan devlet adamı ve iktidar sahiplerine tavsiyelerde bulunduğu “Prens” kitabının yazarı Niccolo Machiavelli’den çok alıntı yaptı.
Bunun mizaha yansıması kaçınılmazdı:
Tarih: 2 Ağustos 1870.
Dergiye adını veren filozof “Diyojen” cehennemde oturan Machiavelli’yi ziyaret edip sohbete başlarlar:
- Koca Machiavelli neden zulmün üstadı oldun?
- Biçare Diyojen, acaba ben kitaplarımda zalimlere nasıl gayelerine erebileceğinin yolunu mu gösterdim? Yanılıyorsun, benim muradım zulümlerin sebeplerini ortaya koyup halkı uyarmaktı. Sen neden bana kindarsın?
- Düşündüğün şeye bak! Biliyor musun ki sen buraya taşındıktan sonra dünyada ne Machiavelliler peydah oldu ne (devlet büyüklerini öven) kasideler çıktı...
- İlginç, benim tanımını yapmadığım hile ve aldatmanın hiçbir tarafı yoktu...
- Söyle bakalım koca Machiavelli sen bir adamı başından defetmek istediğin zaman ne yapardın?
- Bundan kolay ne var? Bulunduğum yerde cellat mı yok, iftira için satın alınacak vicdansız mı yok? Bıçak sallayacak kiralık katil mi yok? Dinsiz diye eline vereceğim engizisyon papazı mı yok? İlahi Diyojen bir de filozofum diye övünürsün; bir ülkede iktidar olur da onun zulme kayacak bir tarafını yaratmak bu kadar zor olur mu?
- Ama her yer İtalya değil, devir o zaman değil...
- Laf o, hiçbir şey yapamazsam öylesine iftiralarla mahkemeye sürüklerim ki, hakimlerde şaşırır kanunlar da...

Hapiste olanlar


Sohbet filozof Diyojen’in şu sözüyle sona erdi:
- Sen ‘cellatsız, zindansız, işkencesiz iş göremem’ dedin. Amma şimdi senin yerinde olanlar zulmü daha zarif ve edebiyle yapıyorlar; adamı işten atıyorlar, maaşsız açlığa mahkum ediyorlar, çoluk çocuğuna baskı yapıyorlar, bunlar da yeterli olmazsa hastaneye gönderip deli raporu aldırıveriyorlar. Bunlar senin devrinde var mıydı? Sen bu yolları gösterdin mi?
Evet, düşünceyi boyama zekasıdır mizah!
Aslında gülünç olanlar mizahın konusu değildir.
Bu sebeple...
“Diyojen” en sık kapatılan mizah dergisi oldu. Öyle baskıya uğradı ki, çıkan tüm sayılarının bugün koleksiyonu bile yok.
Konumuza gelirsek...
Bu yıl...
150’nci yaşını kutluyor mizahımız.
“Diyojen” 150 yaşında.
Ne acı ki, sorunlar 150 yıldır değişmedi!
150 yıl sonra...
Nuri Kurtcebe’den Musa Kart’a karikatür üstatları hapislere atıldı.
Umarım...
Yeni yargı reformu şiddete bulaşmamış düşün insanlarına özgürlük sağlar.