Herkesin gözü kulağı tıp dünyasından ve hükümetlerden gelecek açıklamalara çevrilmiş durumda. Türkiye’nin aldığı tedbirler yeterli mi? Ekonomi nereye gidiyor?

Tüm bunları zaman gösterecek ancak ekonomistler tek bir reçetede hemfikir:

“Devlet vatandaşının ve şirketlerin arkasında olduğunu göstermeli.” Dünyanın adeta bir ‘yüzleşme’ sürecinden geçtiğini ifade eden Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Alkin, “Panik, risk ve baskı altında herkes gerçek yüzünü gösteriyor. Zor durumda olanlara yakınları gerçek yüzlerini gösteriyor. Hükümetler gerçek yüzlerini gösteriyor” diyor.

- Dünya ilk aşaması ABD’yi, ikinci aşaması Avrupa’yı ağır biçimde etkileyen küresel krizler yaşadı, üçüncü küresel krizin başladığı değerlendirmelerine katılıyor musunuz?

*2008’de başlayan krizden çıkmak için ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yoğun çabaları varken, başımıza bunlar geldi. Corona virüsü ile üçüncü krizin başladığını söylemek bence ikinci krizin atlatıldığına dair bir sonuç yaratır.



*Ancak 1998 ve 2008’i bertaraf etmek için kullanılan metotların bu noktada etkili olabileceğini düşünmüyorum. Buradaki iyi haber ekonomilerin toparlanması ile gelmeyecek. Bu süreçte iyi haber pandemik salgının yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu duyduğumuzda gelecek.

ABD TOPARLANMADIKÇA İŞLER ZOR

- Size göre iyi haberi duymamız ne kadar sürer?

*Doktorlardan ve sağlık sektöründen gelen bilgilere göre bu tip salgınların bitişi zirveden aşağı düşüşle başlıyor. Tıbbi taraftan aldığımız bilgilere göre haziran ortasından itibaren düzelme ihtimali var.

*İyileşen kişilerin sayılarının arttığı, ölümlerin azalmaya başladığı zaman kurtulacağız. Ancak bizim kurtulmamız yetmiyor. ABD’de temmuz sonuna kadar devam edeceği öngörülüyor. ABD ekonomisi toparlanmadıkça Türkiye ekonomisinin toparlanması mümkün değil.

*Türkiye’nin büyüme hızının yüzde 5 olması imkansız, yüzde 2’nin aşağısına düşmemek için var gücümüzle çalışmalıyız.

VERGİLER HEMEN İNDİRİLSİN

- Türkiye’nin bu zaman kadar aldığı tedbirler yeterli mi? Sizce Türkiye’nin kurtuluş reçetesi nedir?

*Finansal reçetelerle ile çözemeyiz. Devlet alacağından vazgeçmedi ve sürekli olarak kredilendiriyor. Devlet, firmaların kredi derecelendirmelerine bakılmadan tüm müesseselere yardım elini uzatacağını açıklamalı.

*Sadece bu da değil, vatandaşın her ay satın aldığı mal ve hizmetler üzerindeki ÖTV ve KDV hemen indirilmeli. Vatandaşın belini büken faturalar mesela doğalgaz iki ay boyunca karşılanmalı.

*Özetle ‘Vatandaşımın ve firmaların arkasında duruyorum, ben onları fonlayacağım’ demeli.

KAMULAŞTIRMALAR ZİRVE YAPACAK

- Türkiye’de özel sektör çok borçlu. Devlet bunu nasıl yönetebilir?

*“Resmi olarak yapılmış, belge ile ispat edilen tüm ticari muamelelerin arkasındayım. Bankalara geciktirenlerin üzerine gitmeyin” denmeli. Firmalar da diyecek ki, ‘TMSF kurallarını kabul ediyorum, borçlarımı ödeyeceğim.’

*Bu süreç belki de dünya tarihinin görmediği kadar fazla kamulaştırmalara sahne olabilir. Önemli olan istihdamın ayakta kalması. Bu noktada hükümetlerin tercihi önemli.

*‘Banane batan batar, kalan sağlar bizimdir’ de diyebilir. Bu da siyaset biçimini gösterir. Türkiye’de yönetim “Ben alacağımdan vazgeçtim” demedi.

*Ama finansman yoluyla yardımcı olmaya çalışılıyor, kendi yardımcı olmuyor. Hükümetin IMF’den para istemeyi gurur yapmaması lazım, nerden kaynak gelecekse alınmalı.

EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ AHLAK

- Salgın yurtiçinde arz ve talep şoklarına yol açtı, pahalılık artar mı? Enflasyonda beklentiniz nedir?

*En başta kira, gıda, içecek, temizlik malzemeleri, ısınma, elektrik, haberleşme, eğitim, ulaştırma, sağlık, akaryakıt gibi temel ihtiyaçlardan etkileniyoruz.

*Devletin denetim mekanizmaları devreye girerse, fiyat yükselişleri gerçekleşmez. Enflasyonun yükselmesi için 2 gelişmenin olması gerekiyor:

*Bazı grupların zorunlu mal ve hizmetler üzerinde egemen olmasına göz yumulur, devlet kontrolü elden kaçırırsa hayat pahalılığının artışı kaçınılmaz olur.

*Sonuç olarak enflasyonun raydan çıkmasını gerektirecek herhangi bir teknik sebep yok. Ancak “İktisattan Çıkış” kitabımda bahsettiğim gibi en önemli sorunumuz ahlak.