Deloitte'un Covid-19 salgınından önce ve salgın sırasında gerçekleştirdiği araştırmanın ilk kısmında 43 ülkeden 13 bin 715 Y kuşağı ve 20 ülkeden 4 bin 711 Z kuşağı mensubu yer aldı. İkinci kısımda ise pandemiden farklı derecelerde etkilenen 5 bin 501 Y kuşağı ve 3 bin 601 Z kuşağından kişi katıldı. Araştırmada, Covid-19 pandemisinin yaşamlarımızda yarattığı radikal değişimden genç jenerasyonun daha fazla etkilendiği halde, Y ve Z kuşaklarının belirsizlik karşısında cesur ve dirençli bir şekilde dünyayı daha iyi hale getirme isteği öne çıktı.

Araştırma, pandeminin genç çalışanların işlerine olan etkisini de gözler önüne seriyor. Anketin yapıldığı dönemde Z kuşağının neredeyse yüzde 30'u ve 25-30 yaş aralığındaki genç Y kuşağının neredeyse çeyreği işini kaybettiğini veya geçici olarak ücretsiz izne çıkarıldıklarını söylüyor. Y kuşağının yalnızca üçte biri ve Z kuşağının yüzde 3'’i istihdamlarının ve gelirlerinin etkilenmediğini söylüyor.

Y KUŞAĞI EN ÇOK BU KONULARDA ENDİŞE DUYUYOR

Türkiye'den 300 katılımcının yer aldığı araştırmada, Y kuşağının sadece yüzde 17'si, ebeveynlerinden daha mutlu olduğunu belirtti. Bu rakam dünyada ise yüzde 26 oranında. Türkiye'de katılımcıların yüzde 66'sı, dünyada ise yüzde 45'i ebeveynlerinden daha az mutlu bir kuşak olduklarını belirtiyor.

Sonuçlara göre Türkiye'de Y kuşağının stres seviyesini en çok etkileyen konular refah seviyesi, kariyer ve iş olanakları, fiziksel ve ruhsal sağlık olarak öne çıkıyor.

İŞ YERİNE BAĞLILIK ARTTI

Strese bağlı nedenlerle son 12 ay içerisinde işten ayrılanların oranı Türkiye'de ve dünyada yüzde 30'lar düzeyinde.

Stres sebebiyle işten ayrılanların bunu işverenleriyle paylaşma oranları ise Türkiye'de yüzde 37 seviyesindeyken, dünyada bu rakam yüzde 44 olarak ortaya çıkıyor. Dünyada Y kuşağını yüzde 69'u, Z kuşağının is yüzde 64'ü pandemi döneminde yaygınlaşan evden çalışma modelinin uygulanmaya devam etmesinin işteki stresi azaltacağını düşünüyor.

Geçen yıl, Türkiye'deki katılımcıların yüzde 71'i önümüzdeki iki yıl içerisinde mevcut iş yerlerinden ayrılacağını belirtirken bu oran bu sene yüzde 52'ye geriledi, dünyada ise yüzde 31 seviyesinde.

KUTUPLAŞMANIN ARTMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR

Finansal konularda Türkiye'deki katılımcıların yalnızca yüzde 22'si finansal durumunun önümüzdeki bir yıl içerisinde daha iyiye gideceğini düşünürken, dünyada bu oran hemen hemen iki katı.

2018'de sosyal-politik ve ekonomik durumun önlerindeki bir yıl içerisinde iyiye gideceğini düşünen Y kuşağı katılımcılarının oranı yüzde 40'lar seviyelerinde iken, 2019'da daha pesimist bir hale bürünerek yüzde 15'lere gerilemişti. 2020 için ise katılımcıların yüzde 21’i ekonomik olarak iyileşme beklerken sosyal-politik anlamda iyileşme bekleyenlerin oranı yüzde 17’de kalıyor.

Hem Türkiye'de hem dünyada araştırmaya katılan Y kuşağı ekonomik, politik ve sosyal anlamda kutuplaşmanın ve ayrışmanın daha da artacağı konusunda hem fikir.

Çevresel konulara da oldukça duyarlı olan Y kuşağı, insanların çevreye vermiş olduğu zararın çok büyük olduğunu ve artık geri dönüşü olmadığını düşünüyor. Türkiye’de ve dünyada katılımcıların yarısı bu konuda hem fikir. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 91’i küresel ısınmanın başlıca nedeninin insan olduğu konusunda birleşirken bu oran dünyada yüzde 83 seviyesinde.

GELECEK İÇİN UMUT VAAT EDİYORLAR

Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye Yetenek Lideri Gülfer Irmak, genç neslin pandemi sonrası dönemi ''yeni bir başlangıç olarak'' umutla değerlendirdiklerini belirtti. Bu umudun bir bileşeni de, önceden daha negatif değerlendirdikleri çevre konusunda umutlarının artmış olması.

Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Sinem Tüzer ise belirli olan tek şeyin belirsizlik olduğu bu dönemde, Y ve Z jenerasyonu gençlerin, dünya genelinde pozitif bir değişim yaratma potansiyellerinin yüksek olduğunu belirterek, öne çıkan sağduyu ve kararlılık özellikleri sayesinde, gelecek planlarına ulaşacaklarını söyledi.