Gelişmeleri yakından izleyen 21. Yüzyıl Türkiye Araştırmalar Enstitüsü Başkanı, Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, “Türkiye’nin karşısında yer alan bu ülkeler, kendi emellerine ulaşmak adına, Türkiye’yi aynı anda birçok cephede çatışmaya girmesini arzulamakta ve böylece gücünü geniş bir sahaya yayılmasını sağlayarak, kendi inisiyatifleri doğrultusunda yeni senaryolara dahil etme peşindedirler” dedi.

Saygı Öztürk - Ünal Atabay


YENİ İTTİFAKLAR

“Hedef tahtasına” konulan Türkiye’nin, bazı ülkelerin hesaplarını bozduğunu belirten Atabay, güvenlikle ilgili SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

* Özellikle Suriye-Libya sahasında Türkiye’nin ortaya koyduğu etkiden, siyasi ve ekonomik anlamda çıkarları ve sömürgeci alışkanlıkları zedelenen bu ülkeler, seslerini yükseltmeye, yeni ittifak grupları oluşturmaya ve olabildiğince Türkiye’yi yalnız bırakmaya çalışıyor.

ÇATIŞMA RİSKİ

* Türkiye’nin önemli bir etkiyle bulunduğu Suriye ve Libya sahası; Kıbrıs dahil olmak üzere Akdeniz coğrafyası ile bir bütünlük arz ediyor.

* Buradaki gelişmeleri birlikte değerlendirmek ve eş zamanlı faaliyette bulunulması bir zorunluluk halidir. Benzer şekilde Kuzey Irak sahasını da, bu ülkelerden / bölgelerden ayırt etmek mümkün değildir. Aynı şekilde Ege bölgesi de, Akdeniz’de ki gelişmelere eklemlenmek durumundadır.

* Tüm bu coğrafyanın dayattığı zorunluluklar bakımından Türkiye; birden fazla cephede aynı anda mücadele ve çatışma ortamına girme potansiyelini taşımaktadır.

* Bu kaçınılmaz çatışma ortamını Türkiye’nin; askeri ve politik sahada bir bütün halinde ve öncelikler zinciri içerisinde yönetmesi hayatidir.

KİRLİ İTTİFAKLAR

Türkiye’nin, Suriye, Libya ve Kuzey Irak'ta faaliyetlerine devam ederken, son olarak Azerbaycan-Ermenistan çatışmasıyla yeni çatışma alanlarına, kirli ittifaklara sürüklenmek istendiğini kaydeden Atabay, şunları söyledi:

* Libya ile yapılan deniz yetki alanlarının sürdürülebilirliği ve korunması bakımından; Yunanistan ile Mısır’ın Akdeniz’de engelleyici hamleleri, hukuksuz birlikteliğinin boşa çıkartılması, uluslararası kamuoyuna sahada gösterilmesi ve kabulünün sağlanması bir zorunluluk olarak karşımızdadır.

* Bu çerçevede Meis-Rodos hattı ve Girit bölgesi başta olmak üzere, Ege-Akdeniz’de Türkiye’nin hukuki haklarının korunması Libya-Suriye-Kıbrıs ve Doğu Akdeniz denkleminin vazgeçilmez bir parçasıdır.

KİRLİ OYUNLAR

Son gelişmeler ışığında, önümüzdeki süreçte muhtemel gelişmeler ve yapılmak istenilenleri  Atabay şöyle sıraladı:

* Libya’da; Türkiye-Rusya arasında İdlib benzeri bir anlaşma ile ateşkes sağlamak ve ikiye bölünmüş bir Libya yaratmak, bu kapsamda Türkiye’nin de iknası için Hafter tarafında yeni bir siyasi figür devreye almak.

* Libya sahasını şekillendirmek adına, İdlib’de Türkiye’yi tazyik etmek.

* Fırat’ın doğusunda YPG-Esad rejimince oluşturulacak bir tehdit odağıyla Türkiye’nin müdahalesine açık bir durum yaratmak ve burada yeni bir cephe daha açılmasını sağlamak.

* Kıbrıs’ta Rum Milli Muhafız Ordusu’nu, ABD’nin “Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim Programı” çerçevesinde eğitmek, silah desteği sağlamak ve Kıbrıs Adası’nı bir çatışma ortamına sürüklemek.

* Ege’de Türkiye’nin hak ve menfaatlerine yönelik sistematik saldırılarla Fransa’nın desteğinde Yunanistan tarafından Ege’de kontrollü krizler yaratmak.

* Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik taciz ve saldırılarıyla Türkiye’yi Azerbaycan’da çatışmaya sokmak.

Atabay, kirli oyunlara karşı Türkiye’nin her şart ve risk altından rahatlıkla sıyrılabilme, aynı anda birçok cephede mücadele yeteneğine sahip olduğunu belirtti, “TSK’nın bu yeteneği, her türlü siyasi mülahazaların üstünde, ordumuzun tarihsel birikiminden ve yüzyıllara dayalı kurumsal kültürünün yarattığı güçten kaynaklanıyor” dedi.