Dün yazdım... Kısaca hatırlatayım: CHP, “Meclis’te Menzil için komisyon kurulsun” dedi ancak kabul edilmedi...CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, tarikat ve cemaatlerin ekonomik ve siyasi nüfuzlarının Meclis’te kurulacak bir komisyon eliyle araştırılması için önerge verdi. Önergenin gerekçesi şöyleydi: Geçmişi 40 yıl önceye dayanan Fethullah Gülen Cemaati, AKP iktidarından aldığı güçle palazlandıkça palazlanmış, darbe yapacak aşamaya dahi ulaşabilmiştir. AKP iktidarının, devleti ele geçirmek için işbirliği yaptığı tek cemaat ve tarikat, Fethullah Gülen Cemaati değildir. Belki bu Cemaat ile çok daha fazla içli dışlı olmuş, iş yapmıştır ancak Türkiye’de bilinen diğer tarikatlar da bu dönemde AKP iktidar için ‘al gülüm ver gülüm’ dostluğu içinde etkinleşmiştir. Menzil tarikatı da bu yapılar arasında son dönemde en etkin olanlardandır. Söz konusu tarikat, günümüzde başta sağlık sektörü olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde geniş ticari faaliyetler yürüten bir yapıya dönüşmüştür.”

Peki Meclis Başkanlığı bu önergeyi neden işleme koymadı?

Çünkü...

CHP’li Emre’nin önergesindeki bir cümle “Kaba ve yaralayıcı’ymış! Kimi ‘yaralamış’? AKP’yi...

Nasıl mı?


AKP’ye kabalık yapılmış


İlk önce TBMM İç Tüzüğü’ndeki 67’nci maddeyi okuyalım:

“... Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için, o yazı veya önergeyi sahibine geri verir.”

Şimdi, Menzil tarikatı başta olmak üzere tarikatların araştırılması için komisyon öneren CHP’ye ne yanıt verildiğini paylaşayım:

Tarih 12 Kasım 2018... Önergeden 3 ay sonra...

“... Önergenin ikinci paragrafında yer alan, ‘Fethullah Gülen Cemaati, AKP iktidarından aldığı güçle palazlandıkça palazlanmış, darbe yapacak aşamaya dahi ulaşabilmiştir. AKP iktidarının, devleti ele geçirmek için işbirliği yaptığı tek cemaat ve tarikat, Fethullah Gülen Cemaati değildir. Belki bu Cemaat ile çok daha fazla içli dışlı olmuş, iş yapmıştır ancak Türkiye’de bilinen diğer tarikatlar da bu dönemde AKP iktidar için ‘al gülüm ver gülüm’ dostluğu içinde etkinleşmiştir’ ifadesi TBMM İçtüzüğü’nün 67’nci maddesi kapsamında görülmüş olup... Söz konusu bölümlerin çıkarılması veya İçtüzük hükümlerine uygun hale getirilerek yeniden düzenlenmesi halinde önerge işleme alınabilecektir...”

Yani... Meclis Başkanı, ‘AKP-cemaat’ ortaklığını dile getirdiği için CHP’li Zeynel Emre’nin önergesini işleme koymuyor... Emre’ye “Yeniden bir önerge sundunuz mu?” sorusunu yönelttim ve şu yanıtı aldım: “Hayır... Değişikliği yapmadığım için önergemiz işleme konulmadı...”

Soru şu: 2007-2013 arasında AKP-cemaat ortaklık kurmadı mı?

Arşiv unutmaz! Neyi mi?

Aynı menzile gitmek


4 Ağustos 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Olağanüstü Din Şurası’nda, Fetullahçıları şöyle anlatmıştı ve özeleştiri yapmıştı:

“Hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Dedik ki ‘Bir ortak yanımız var.’ Ama inanın bana aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının aslında bambaşka niyetlerin, sinsi hesapların aleti, aracı, örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik...”

Bu kadar net! ‘Aynı menzile farklı yollardan gitmek’ cümlesini Erdoğan kurdu... O zaman... Neden başka tarikatlar için ya da ‘Menzil’ için komisyon kurulmasın?

Bir hatırlatma daha: İktidar, 2010 Anayasa değişikliği ve referandumla, Fetullah’la birlikte amaçlarına ulaşabilmek için Anayasa’yı araç olarak kullandı. Elbirliğiyle yargı büyük oranda ele geçirildi. Özel Yetkili Mahkemeler, FETÖ’cü hakim ve savcılarla dolduruldu. Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Askeri Casusluk, Şike adlarıyla anılan kumpas davaları FETÖ’nün en önemli kadrolarıyla birlikte yürütüldü. Gizli tanık uygulamaları, isimsiz, imzasız ihbarlar, dışarıda üretilen sahte deliller bu kumpas davalarına dayanak yapıldı. Ülkenin demokrasiye bağlı, yurtsever, Atatürkçü subayları ve aydınları cezaevlerine kondu; cezaevlerinde ölenler, yaşamlarına son verenler, aileleriyle birlikte giderilmesi imkansız mağduriyetlere sürüklenen binlerce insan...”


İnce Memed... Che... Deniz Gezmiş...


9 Ekim 1967: Che Guevara... Arjantinli devrimci... Küba devriminin lideri... Bolivya’da, 39 yaşında öldürüldü...

9 Ekim 1971: 1968 kuşağının öğrenci gençlik hareketinin liderlerinden Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşı idama mahkum edildi... 6 Mayıs 1972’de Gezmiş, Yusuf  Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi...

Hatırlıyorum...

Lise 1’deyim ve Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda sıralı kitapçıları gezerken Deniz Gezmiş’in avukatı Halit Çelenk’in kaleme aldığı “İdam Gecesi Anıları”na gözüm takıldı...

Param da yok...

Uygun bir anda kitabı çaldım...

Ve soluksuz okudum...

Bir ay sonra aynı yerde yine kitap bakarken, tezgahın sahibi “Kitap nasıldı? Beğendin mi?” diye sordu ve yüzümün kızardığını görünce şu cümleleri kurdu: “Kitap çalmak hırsızlık değil... Okumanı istedim ben de... İstediğin kitap olursa al oku ve getir...”

Serüvenim böyle başladı... Sonra... Yaşar Kemal’in İnce Memed (4 kitap) kitabıyla da düşünce iklimim şekillenmeye başladı...

Abdi Ağa’ya karşı çıkan ve eşkıyalığı seçen...

Annesi ve sevdası Hatçe’ye zulüm yapan ağayı öldüren İnce Memed’in hikayesiyle, Deniz Gezmiş ve Che Guevara’nın hikayeleri aslında bizlerin hikayeleri...

Örneğin... Che... Tıp eğitimi alırken Latin Amerika’yı baştan aşağı dolaştı ve bu sayede birçok insanın karşı karşıya kaldığı yoksulluğu doğrudan gözlemleyebildi. Bu deneyimler sonucunda bölgedeki ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmanın tek yolunun devrim olduğuna inanarak Marksizm’i incelemeye başladı ve Başkan Jacobo Arbenz Guzmán’ın önderliğinde Guatemala’nın sosyal devrimine katıldı. Bir süre sonra 1959 yılında Küba’da yönetimi ele geçiren Fidel Castro’nun askeri nitelikli 26 Temmuz Hareketi’nin bir üyesi oldu.

Örneğin... Deniz Gezmiş... İstanbul Hukuk’u okurken Türkiye İşçi Partisi saflarına katıldı ve öğrenci, işçi, köylü eylemlerine önderlik etti... Sloganı belliydi: Tam Bağımsız Türkiye...

Ağalık düzenine, kapitalizmin vahşiliğine ve sömürge olmaya karşı çıkanların buluştuğu düzlem: Bağımsızlık!

[caption id="attachment_6073067" align="alignnone" width="1200"] İnce Memed’in öyküsü, 1968’de yayınlandı.[/caption]

Kemalizm bitti mi?


İstanbul’a gelen 6. Filo’yu protesto eylemlerinde yer alan Deniz Gezmiş, 30 Temmuz 1968’de bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül 1968’de serbest bırakıldı. 1 Kasım 1968...

Türkiye Millî Gençlik Teşkilatı, Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü düzenledi. Başında Gezmiş vardı...

O dönemin gençliği Marks’ı okurken, Mustafa Kemal Atatürk’le heyecanlanıyordu ve “2. Kurtuluş Savaşı”nın başladığını savunuyordu... Hataları, silahlı mücadeleye geçişleri oldu! (Neden olduğu ayrı bir tartışma konusu) Ancak... Bugün adından, fikirlerinden korkulan Atatürk’ün “Emperyalizme karşı direnişi” rehberleriydi...

Düşünsenize... Liberaller, Fetullahçılar ve tarikatçılar neden “Kemalizm bitti” diye yazdı, çizdi... Bunlarla hareket eden ‘solcular’ neden HDP’nin kuyruğunda politikaya mahkum oldu...

Düşünsenize... Neoliberalizmin bittiğini yaratıcıları söylüyor... Bizim ‘solcular’ hâlâ Atatürk’ten kaçıyor! Hatta... Küçümsüyor... Bir taraftan da ‘ağalığa, emperyalizme’ ses çıkarmayan partileri ‘solcu’ diye destekliyor...

Abdi Ağa olma!


Okumayı unutan ‘solcu’... Kendi tarihine yabancılaşan ‘solcu’... Yeniden Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sabahattin Ali vs... okumaya başla... 1930 ile 1938 arasında yaşananlara bak ve CHP’nin parti programını incele... Atatürk’ü keşfet!
Üç gün, üç gece yanan ışığa bak... Nasıl mı?

... Abdi Ağa Ankara’ya telgraf çeker ve Memed’in gizlendiği yeri ihbar eder. Jandarmalar Memed’i kıstırırlar. Aralarında çatışma çıkar. Tam bu sırada Hatçe doğum yapar. Memed eşi ve çocuğu için teslim olur fakat bu esnada Hatçe vurulur. Memed köye gelir ve Abdi Ağa’yı vurur. Bu duruma sevinen köylü bayram eder. Memed ise atını dağlara doğru sürer ve o günden sonra Memed’den haber alınmaz. O gün bu gündür Dikenlidüzü Köylüleri, çift koşmadan önce çakırdikenleri ateşe verirler. İşte tam o günlerde Alidağ’ın doruğunda bir top ışık patlar, üç gün, üç gece yanar durur.