Türkiye’de gazetecilik, bazen sayısız kez yazdığınız konuyu tekrara düşme pahasına, ilk kez ele alıyormuş gibi anlatma gereği doğuruyor. Gazetecilikten söz ediyorum tabii. İktidarın propaganda aparatı bülten ve ekranlar ile onların “dava” uğruna dünyalık peşindeki kadroları, konu dışı.

Dolayısıyla, sözünü ettiğim “tekrar tekrar anlatma ihtiyacı”, büyük oranda gazeteciliğin kuşatma altında oluşuyla ilgili. Bunu not düşmemek okura haksızlık.

★★★

Yıllık kira bedelini önceki yazıda açıkladığım Etlik Şehir Hastanesi ve genelde kamu özel işbirliği (KÖİ) modeline dair bilgiler sürecek. Ancak ona geçmeden, okurlardan gelen mesajlar doğrultusunda açmak istediğim üç husus var:

- İlki, şaşkınlık. Pek çok okur, şehir hastanelerinde Sağlık Bakanlığı’nın her birinde ayrı ayrı 25 yıl süreyle kiracı olduğunu bilmiyormuş. Bu durumu inanılmaz buluyorlar. Mesaj gönderen okurlar “Devlet, kendisinin verdiği bir hazine arazisinde neden şirkete kira ödesin?” diyor. Gazeteci olarak bu soruyu ilk soruşumun üzerinden 5 yıl geçti. Tabip odaları ile üst meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği ise 10 yıldan fazladır soruyor.

- Diğeri,“Devlet kendisi yapsa daha kârlı olmaz mıydı?” Hiç kuşkunuz olmasın, evet. Ama bu bir tercih. Şimdilerde “yurtdışı finansal saldırı” diye tu kaka edilen yabancı bankerler var ya. Şehir hastanesi sözleşmeleri, o yabancı bankerlerin koydurduğu mali şartlarla dolu. Bu gizli sözleşmeler yüzünden, kamudan şirketlere tıkır tıkır kaynak aktarılıyor. Yani KÖİ modeli, yerli ve milli bu iktidarın tercihi.

- Çok sorulan 3. soru: “Hasta garantisi” nedir? “Devlet gerçekten yüzde 70 doluluk garantisi verdi mi?”

Bu tartışma yıllardır sürüyor. Sağlık bakanları bu taahhüdü reddediyor. Buna karşılık Türk Tabipleri Birliği (TTB) yöneticileri, şehir hastanelerinin ihale şartnamelerini yıllar önce incelediklerini, hizmetlerin fiyatlandırılmasının yüzde 70 tahmini doluluk oranına göre yapıldığını defalarca açıkladı. TTB yöneticileri, hasta garantisi verildiği iddiasının da tam bu olduğunu vurguluyor. Hizmet ödeme fiyatlamasının yüzde 70 doluluk tahmini üzerinden yapılması yani. Zaten önceki sağlık bakanlarından Ahmet Demircan, “Sadece miktara bağlı hizmetlerde yatak doluluk oranına bakılmaksızın aylık miktar garantisi vardır” diyerek dolaylı bir kabulü açıklamıştı.

ETLİK’TE HİZMET KARŞILIĞI ÖDEMELER

Bu bilgiler ışığında şimdi Astaldi-Türkerler ortaklığının Etlik Şehir Hastanesi’ndeki hizmet ödemeleriyle ilgili birkaç rakam paylaşayım. 2012 tarihli sözleşmeye konulmuş bu rakamları “çıplak” veri olarak düşünün (Tıpkı kira bedelinde olduğu gibi çok karmaşık ve çok girdili formüllerle artacaklar.) Bir önceki yazıda Sağlık Bakanlığı’nın hizmet ödemeleri isimli ödeme borcunun, “miktara bağlı” ve “miktara bağlı olmayan” diye iki tür olduğunu yazdım. Miktara bağlı olmayanlar, “hastane doluluk oranı, ihtiyaç, tüketim veya kullanıma göre ihtiyaç hacminin değişmeyeceği” hizmet olarak tanımlanıyor. Miktara bağlı olanlar ise tersi.

Etlik Şehir Hastanesi sözleşmesinde bu hizmetler için “fiyatlandırma tabloları” yer alıyor. Misal, bina hizmetlerinin yıllık ödemesi 6 milyon 744 bin 601 TL, 7 kuruş. Yer ve bahçe bakım hizmetleri aylık 132 bin 85 TL 47 kuruş. Mefruşat hizmeti 335 bin 335 TL, 28 kuruş.

Miktara bağlı tıbbi destek hizmetleri, örneğin laboratuvar, görüntüleme, sterilizasyon ve dezenfeksiyon, rehabilitasyon gibi kalemlerden oluşuyor. Bu tablolarda devletin garanti ettiği yıllık işlem puanları var. Ödemeler ise hastane inşaatı bitip teslim edildiğinde Sağlık Uygulama Tebliği’ne göre belirlenecek.

Çağımızın kapitülasyonu KÖİ sözleşmelerine yer yetmiyor. Devam edeceğim.