Sevgili okurlarım, uzun uğraşlar sonrasında Moskova’da Putin görüşmesi yapıldı. Ne olduğunu, neler söyleneceğini öğrenmek için ekranların başında saatlerce bekledik.

Türkiye olarak elde ettiğimiz kazançlar acaba var mıydı?

Önce Putin konuştu, tercümesini izledik. Söylediği somut bir şey yoktu.

Acaba Recep Bey ne diyecekti?

O da konuştu...

Ve o da somut bir şey söylemedi. Anlaşıldı ki, iki tarafın da belli konulara değinme gibi bir niyeti yoktu.

Sonuç olarak bizim gözümüz kulağımız, elde ettiğimiz somut kazançları (!) öğrenmeye yönelikti.

Ağızlarından çıkan en önemli cümle “Bu gece itibarıyla ateşkes ilan edilmesine karar verilmiştir” oldu.

★★★

Eeee!.. Peki ama Suriye’de üslenen PKK ne olacaktı?

Şeriatçı terör örgütleri ne olacaktı?

Bizim yanımızda savaşan, bizim tarafımızdan eğitilip beslenen ve adına Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denilen profesyonel teröristler ne olacaktı?

Önemli olan bu sorulara verilecek yanıtların ortaya çıkmasıydı.

Hiçbir şey çıkmadı.

Yapılan bu açıklama öncesinde iki lider ve iki ülkenin heyetleri saatler süren baş başa görüşmeler yapmıştı. Alınan kararlara (eğer alındı ise) hiç değinen olmadı.

Açıklamanın yapıldığı salonda acaba gazeteciler var mıydı?

Eğer var idiyse onların görüntüsü ekrana gelmedi.

İki tarafa da soru sorulmadı.

★★★

Dün sabah merakla, yandaşlar başta olmak üzere diğer gazetelere baktım...

Hemen hepsinin manşetleri aynı idi:

“Ateşkes kabul edildi.”

Başka bir şey yok!

Oysa bu konuda ne kadar iddialı idik...

Suriye rejimi inat ettiği takdirde omuzlarının üzerinde baş kalmayacaktı!

Gerekirse onları mahvedecektik.

Takviye güçlerimizin sevk edilme süreci devam ediyordu.

A, B ve C planlarımız her konuda hazırdı.

Ama olmadı...

Bence görüşmelerden civciv çıktı kuş çıktı!

★★★

Yani biz Rusya’ya ateşkes ilanını sağlamak için mi gitmiştik?

Onlarca şehidi bu amaçla mı vermiştik?

Televizyon kanallarında her gün boy gösterip bilir bilmez ahkâm kesen dış politika uzmanlarından, terör uzmanlarından biri falan değilim ama bence bu soruların yanıtı benim sıradan
vatandaş kafama göre ortada kaldı.

Dünkü yandaş gazetelere ve internet haber sitelerine de bu gözle bir daha baktım, herhangi bir kazancımızı göremedim.

Onlar bile bayram havası estirememişti!

Oysa beklerdik ki Moskova görüşmesi sonrasında Recep Bey her zaman olduğu gibi yine esip gürlesin, neler kazandığımızı bütün dünyaya açıklasın ve bizler de gurur duyalım!

★★★

Sevgili okurlarım, yukarıda anlatmaya çalıştığım hususlar ve sorduğum sorular sadece Moskova görüşmesiyle ilgili.

Ama işin genelini de hiçbir zaman unutmamak gerek.

Sıra ona da gelecek, aynı soruları sormayı sürdüreceğiz...

Yandaş internet sitelerine dün öğleden sonra saatlerinde bir kez daha baktım.

Olur ya, bazı olumlu haberleri ıskalamış olabilirdim...

Spor vardı, magazin vardı, siyasi olaylar, polisiye olaylar, baldır bacak ne ararsanız vardı ama uğruna nice şehitler verdiğimiz Suriye konusuna ilişkin hiçbir şey yoktu!

★★★

Şimdi bir kez daha ve rahatlıkla söylüyorum...

Sadece Moskova’da değil, dokuz yıldan bu yana sürüp giden Suriye maceramızda da torbadan civciv çıktı kuş çıktı!

Dağ fare doğurdu!

Meğer biz nice şehitlerimizi bir ateşkes uğruna toprağa vermişiz.

Allah hepsine rahmet eylesin, başka ne diyeyim.



Sevgili okurlarım, burada bir kez daha açıkça söylemeyi bir görev biliyorum.

İktidardan yana tavır almayan bütün gazeteciler, üzerimizdeki büyük baskılarla yazıp konuşuyoruz.

Kendi kendimizi sansür etmek zorunda kalıyoruz.

Odatv’den iki gazeteci arkadaşımızın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın başına gelenler bunun son örneği.

Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç tutuklandı, Pehlivan bu yazının hazırlandığı saatlerde tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.

İktidarın yanlış siyaseti işte burada...

Baskıyı giderek artırmak ve bizleri yazamaz duruma getirmek için elinden geleni yapıyor ve bu işin içine yargıyı da (ne yazık ki) katıyor.

Düşünün ki, bizler bile SÖZCÜ Gazetesi’nin ve internet sitesinin çalışanları olarak FETÖ’cü-terörist olduğumuz iddiasıyla hapis cezaları aldık!

İstediklerini yapsınlar, her türlü baskıyı uygulasınlar da, bu işe yargıyı alet etmesinler.

Yargıyı daha fazla yıpratmasınlar.